tag:blogger.com,1999:blog-206495682024-03-13T15:27:07.576+03:00Crystal's DreamsHayat da benimm, hayaller de...Yaşamak lazım dolu dolu...Tadını çıkarmak lazım hayatın gönlünce...crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.comBlogger139125tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-71149842359115092462018-12-11T14:02:00.001+03:002018-12-11T14:04:54.887+03:00Ağlarsam sesimi duyar mısınız?Duyamazsınız! Duymanızı isterlerse duyarsınız ancak.<br />
<br />
Blog yazmadığım son 5 senede ülkemin gidişatı yeni yapılan korkunç binalarla boyuna doğru epey uzadı; ama bakınca burdan geri kalan herşey azaldı, herşey kısaldı ya da sonlandı...<br />
<br />
Sizi bilmem ama düşününce bana en çok nefes alamama hissi veren kayıp basın oldu...Herşeyi sineye çekmeye uğraşıyorum ama özgürce fikirlerini ifade edebileceğin, farklı bir görüş görebileceğin bir yayın organının olmaması beni gelecekten umutsuz yapıyor.Tek haber kaynağımız sadece sosyal medya artık.Onda da doğru mu yanlış mı araştırıp durman gerekiyor.<br />
Ülkemde yayın yapan gazete ve tv lara bakarsak herşey aynı ; bize ne verilmek isteniyorsa aynı şeyler dönüp duruyor!<br />
<br />
Mesela başınıza bir şey geldi ve kesin haber değeri var ve geniş kitlelere ulaşmak, tüm ülkeye duyurmak istiyorsun ya da bir yerlerde dünyada ya da ülkemde haksızlıklar , çaresizlikler ya da herhangi bişiler yaşanıyor...Eğer izin yoksa yukarıdan asla haber alamazsın olandan bitenden....Asla haber olamadığın gibi...<br />
<br />
Dün kapatılması bir yılan hikayesine dönen, ne zaman nasıl kapatılacağı kimse tarafından bilinmeyen ama kesin kapatılacak olan Atatürk Havalimanındaydım...Malum yeni havalimanı var artık İstanbul'un...O koskoca yılların Atatürk Havalimanı, yetmedi bize diye kapanacak...Koskoca bir mazisiyle Atatürk Havalimanı eğer değişmezse, son haberlere göre yeni moda millet bahçesi yapılacak.Çünkü biz öyle refah içinde bir ülkeyiz ki, elimizin tersiyle yılların yatırımlarını, hazır kurulu Avrupa'nın en çok işleyen havaalanını kapatır bahçe yapabiliriz.Yerine de şehrin epey ucunda, hatta şehrin epey bir bilinmezinde aşırı farklı hava koşullarına sahip bir alanda yeşilliğe çok ihtiyacımız varken yüz yıllık ormanları keserek yeni bir havalimanı yapabiliriz.<br />
Nasıl olsa eskisine tatlı yeni minik ağaçlar dikip, kel bir yeşillikle bahçe yapacağız ya...<br />
<br />
Neyse işte, ben dün yani Aralık 2018 in bir pazartesi günü, yıllanmış emektar havaalanında bir derin hüzün gördüm.Ama aynı zamanda koca da bir karmaşa ve soru işareti, çoklukla ümitsizlik...<br />
Orada çalışan onlarca insan ve esnaf yeni havalimanına önlerine konulan acaip imkansız şartlar sebebiyle geçemediği gibi yıllardır ekmek yediği iş yerlerinin küt diye kapanacak olması sebebiyle şaşkın...Aynı zamanda kapanmayacak mı acaba diye de meraklı! Kapanacaksa ne zaman kapanacak, devam edecekse hangi şartlarda edecek...Kimse bilmiyor! Öyle bir bilinmezde doların artmasıyla astronomikleşen ve asla TL ye çevrilmeyen kiraları ile düşmekte olan yolcu sayısı ile doğru orantılı iş kaybı ile bir bilinmezde mücadele ediyor insanlar...<br />
<br />
Neresinden bakarsan haber değeri olan, 30-40 yıllık eski kiracıların asla yeni havalimanına alınmadığı ama eskisinin de sonlandırılması ile işsiz kalacak bir dünya insanı barındıran bu olay asla bir gazetede ya da tv da yer alamaz ama...Yeni havalimanında aşırı zor şartlarda çalıştırılan işçilerin ojbektif olarak yer almadığı gibi...<br />
<br />
Yapılan ve yapılacak olan icraatlerin aleyhine konuşanların direk hain ilan edildiği, objektif gözle haber yapmaya çalışanların suçlu bulunup hapis cezası aldığı ülkemde aslında her yer açıkhava hapishanesi gibi...<br />
Düşüncelerini yaşadıklarını yaşadığın ülkenin insanına anlatamadığın ulaştıramadığın sürece hep tutsaksın ki...<br />
<br />
Dolayısıyla bir kaç grup insan modeli oluştu Yeni Türkiye'de...<br />
Korkanlar ve susanlar<br />
İşim bozulmasın aman ben de alkışlayayımcılar<br />
Bu ülkeden gidicem oğlum benciler<br />
Ne olacak bu ülkenin hali diyip üzülen ama yine susanlar<br />
Ne oluyor ki herşey harika diyip inanarak alkışlayanlar<br />
Hainler<br />
Yandaşlar<br />
Aşırı muhalif olup muhalifliği düşmanlığa çevirip aklını kaçıranlar...<br />
<br />
Bir tane normal insanın kalmadığı ülkemde bu kadar ahlak kumkuması ve din sömürücüleri aşırı serbest ve en popüler dönemini yaşarken ahlaksızlık, çiğlik de en üst düzeyde yaşanıyor artık...<br />
<br />
Kendi insanımı tanıyamadığım, zaten elimi salladığımda iki elime birden artık kendi vatandaşımdan çok Arap insanının çarptığı , tabelalarda Arapça yazan, radyolarda Arap şarkıları çalan, ülkenin en büyük GSM operatörü müşteri temsilcisinin yaptığımız telefon görüşmesinde Allah'a emanet olun diye telefonu kapattığı çok değişik bir memleket oldu burası...<br />
<br />
Yani diyorum...<br />
Ağlasam...Sesimi duyamazsınız.<br />
Duysanız da pek umursamazsınız...<br />
<br />
<br />
<br />
<br />crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-53609368080703607972018-12-10T15:18:00.001+03:002018-12-10T15:20:53.021+03:00biz büyüdük ve kirlendi dünya''Kapıyı hafif araladım ve kendime gelemedim uzun süre.<br />
Korunaklı, izole hayatımdan çıkıp ilişkilere, insanlara bakınca ne kadar geride kalmışım, kendime şaşırdım.Hala masum, saf ve olduğu gibi olan insanların varlığına inanırken, saflığıma güldü arkadaşlarım.<br />
<br />
Herkes kirlenmiş olamaz.Olmamalı.Ama tanıdığım bekar tüm kızların bile duyguları nasırlaşmış, hemen hepsi olan biteni kanıksamış, kadın erkek ilişkilerinin geldiği -bence- vehametten hiç etkilenmez olmuş.<br />
<br />
Kolay elde etmek herkesin problemi sanki.Kolay,hızlı, anında tüketmek. Nereye kadar peki?<br />
Ne oldu gözlerine bakınca kalbe saplanan ağrıya, ne oldu ki elini tuttuğunda ister istemez oluşan o çarpılma anlarına? Allah aşkına aşka nooldu?<br />
Biz evlenip çoluk çocuğa dalınca aşk da bavulunu alıp gitti mi? Son aşık nesil biz miydik?<br />
Bu kadar kirlenmiş bir dünyada, artık insanlar aşkı değil başka değerleri mi istiyo ki?<br />
Aşk o kadar heyecan verici ve aynı zamanda ızdırap verici de ondan mı yanaşmıyo kimse yanına? Zor geldiği için belki de tüm yaşattıklarını kontrol etmesi?<br />
<br />
Kimsenin kimseyi tanımakla çok fazla zaman kaybetmeye tahammülü yok.Herkes hop hemen hemen olsun istiyor ne olacaksa.. Kafamı bir çeviriyorum , bir arkadaşım dün tanıdığı bir adamın onunla zorla ilgilenmesini sağlamak için türlü yollar deniyor. Ama ortada daha adamın a sı yokken, allem kallem ertesi gün yemeğe gitmeyi başarıyor! Hepsi hepi topu 2 günde oluyor...<br />
<br />
Sonra nerede heyecan, nerede yoğun duygular, nerede iki insanın birbirini tanırken yaşadığı anlar, anılar?<br />
<br />
Yorulmadı mı bu insanlar bu hızdan...Yorulmadı mı bu sürekli değişen yüzlerden...Hayatlarına almadan sadece kenarından sürünerek geçtiği diğer hayatlardan ? Yorgunluk bilmeden, dur durak...sonsuz hazza ulaşma derdi mi bu ki, ne ki bu? ....''<br />
<br />
diye taslakta bırakmışım bu yazıyı 2014 senesinin temmuzunda sanırım...<br />
<br />
yazmak o kadar iyi gelirken bana kendimi vakitsizlikten instagramın foto altı yazılarında ifade ettiğim neredeyse bir 5 sene geçmiş...<br />
<br />
Ortalık çocuğu ile o tanıtım bu tanıtım koşan instamomlar, bloglarından ünlü olup reklam alan yazarlarla dolmuş...E nerde kaldı bizim taaa 2005-2006 larda samimiyetle yazdığımız asla reklam içermeyen tatlı içten bloglarımız...Reklam alırsan özgür kalamazsın ki a akıllım!<br />
<br />
Ben biraz adım atayım bakayım buradan yine...Aklıma gelenleri biraz dökeyim kelimelere özgürce...Belki yine samimiyet moda olur belli mi olur!<br />
Bekle bakiim blogger.com, Kristıl biraz içini açmaya geliyor!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-662392867065949822014-08-18T17:37:00.000+03:002014-08-18T17:48:25.888+03:00kırıntısı yeter<!--[if gte mso 9]><xml>
<o:OfficeDocumentSettings>
<o:AllowPNG/>
</o:OfficeDocumentSettings>
</xml><![endif]-->
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:TrackMoves/>
<w:TrackFormatting/>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:DoNotPromoteQF/>
<w:LidThemeOther>EN-US</w:LidThemeOther>
<w:LidThemeAsian>JA</w:LidThemeAsian>
<w:LidThemeComplexScript>X-NONE</w:LidThemeComplexScript>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
<w:SplitPgBreakAndParaMark/>
<w:EnableOpenTypeKerning/>
<w:DontFlipMirrorIndents/>
<w:OverrideTableStyleHps/>
<w:UseFELayout/>
</w:Compatibility>
<m:mathPr>
<m:mathFont m:val="Cambria Math"/>
<m:brkBin m:val="before"/>
<m:brkBinSub m:val="--"/>
<m:smallFrac m:val="off"/>
<m:dispDef/>
<m:lMargin m:val="0"/>
<m:rMargin m:val="0"/>
<m:defJc m:val="centerGroup"/>
<m:wrapIndent m:val="1440"/>
<m:intLim m:val="subSup"/>
<m:naryLim m:val="undOvr"/>
</m:mathPr></w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdException Locked="false" Priority="0" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Normal"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="heading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="35" QFormat="true" Name="caption"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="10" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" Name="Default Paragraph Font"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="11" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtitle"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="22" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Strong"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="20" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="59" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Table Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Placeholder Text"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="No Spacing"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Revision"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="34" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="List Paragraph"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="29" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="30" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="19" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="21" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="31" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="32" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="33" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Book Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="37" Name="Bibliography"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" QFormat="true" Name="TOC Heading"/>
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]-->
<!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Table Normal";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:Cambria;
mso-ascii-font-family:Cambria;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Cambria;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
</style>
<![endif]-->
<!--StartFragment-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her canlı bir kere aşkı yaşar herhalde. En azından bir kere…<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben genç kızlığımda yaşadım mesela bir tane…Sarılırken
titrerdik birbirimize.Her günümüz beraber geçerdi de; birlikte olamadığımız
saatlerde birbirimize mektup yazardık.O derece yoğun, o derece delilik ve
tutkunluk arası bir hallerdi yaşadığımız.'Aşık oldum işte' dediğim anı da
hatırlıyorum! Gerçekten!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Gece yarıları bitmek tükenmek bilmeyen saatler süren uzun
telefon konuşmalarımız olurdu hani sevgililerimizle…O zamanlar cep telefonları
yeni çıkmıştı, ev telefonlarından konuşmak hala daha popülerdi.Ev telefonun
telsiz değilse, çok zordu işin, o gece konuşmalarında. Kablosu uzun bir
telefonun olması en sağlıklısıydı yatağın içine annen,babandan gizli o ahizeyi
sokabilmek için!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
İşte o uzun gece yarısı ne konuşabildiğimizi hatırlamadığım
telefon seanslarından birinde, daha ilk zamanlarıydı ilişkimizin, gece saat kaç
bilmiyorum ama bana bir şey oldu.Böyle içim ürperdi, kalbim sarsıldı telefonun
ucundaki o çok sevdiğim , bana birşeyler söylerken.Dedim 'bana birşey oldu',
böyle bir sessizlik…'İçime bir şey düştü' dedim. O da; 'ben de hisettim bana da
oldu' deyince, tamam dedim aşk işte bu! Biz aşka düştük! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Saatler boyu süren telefon konuşması sırasında
uykusuzluktan içimiz geçmiş de olabilirdi belki o düşme hali! Ama biz düştük
aşka, o gün veya daha sonra…Ve sonra çok aşıklık halimiz böyle 2 sene kadar
sürdü o aşkta…Kimseyi gözün görmez, çok mutlusundur sadece iki başına…Aslında
iki değil, tek bir kalp olur o iki kalp beraber.Öyle acaip şahane bir kafa.
Arada böyle kıskançlıklar,kavgalar, ama sonu hep sevgi,hep sarılma,hep
mutluluk…<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ben işte o zaman; çok mutlu,karşılıklı aşkı yaşadım. Sonra
bir gün bende bitti o aşk, ya da aşık olmak hali. Ben de gittim.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ama gittikten sonra da aslında hep dönmek istedim o şahane aşk
hissine. Bir daha da kimse ne beni onun gibi sevdi, ne bana o yoğun duyguları
hisettirdi.O aşktan sonra zaten öyle sayısı çok fazla da ilişkim olmadı, uzun
sürerdi benim sevgililiklerim çünkü…Sonra çok sevdiğim bir<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>adam oldu, iyi bir insandı, beni de çok
sevdi, tam da beni dengeleyecek bir karakterdi.Yani ben çılgın, o sakin…Ben
gezgin, o dingin…Dedim tamam arkadaşlarımın çoğu da evleniyor o
dönem…Evleniverdik gitti!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mantık ve sevgi içinde oldu evliliğim evet.Ama ben bu kadar
duygu insanıyken ne mantık yetecekti, ne de sevgi….Eğer duygularınız
davranışlarınıza mantığınızdan daha çok hakimse hayatta, evlilik için tek
gereken; aşk olmalı dostum!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Çünkü evlilik öyle şahane bir şey değil,
tüketiyorsun,tükeniyor o kurum da bir yerde…Aşk varsa inan ne kadar tükenirse
tükensin, mutlaka kırıntıları kalıyor.Ve bence, o kırıntı bile hayat boyu bir
ilişki sürdürmene yetebiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Benim evliliğim de bitti ya aslında bitmezdi. Bitti, aşk
zaten yoktu, sevgimiz de didikleye didikleye hallaç pamuğu gibi olmuştu.Dila
ile beraber mutlu bir aileydik aslında.Ama bir takım dış etkenler, bazı
zorunluluklar bizi öyle bir noktaya getirdi ki dedim kısmet bu demek artık zorlamayalım.İkimiz
de karı koca iyi insanlarız.Kime sorsan bizi , cami yaptırmadık ama bence
derler yani 'ooo çok şahane insanlar , çok iyiler, çok şekerler' diye. Öyle valla; kalbimizde kötülük yoktur bizim, hatta saflık ,aptallık derecesinde
iyiliklerimiz var bizim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ama işte karı ve koca olarak olmadık biz birbirimize. İyi
gelmedik. Yani şu yanlıştı aslında, ben çok enerjiğim, o sakin, yok zıt
kutup..Bunlar olmaz, tamam mı bak daha evlenmemiş arkadaşım!<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Evlilikte; hadi aşık olmadın, sevdin çok, mantık
da kuruyosun madem, peki ama o zaman aynı şeylerden zevk aldığın birini bul<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bak öyle çok nasihat etmem, tek edebileceğim
tavsiye de budur sana, söyleyeyim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biz birbirine iyilik,saflık dışında hiç benzemez iki insan,
eninde sonunda olmadık, olamadık.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ama mutlaka bir sebebi var olamamızın.Yanlış yaptık belki
ama ortaya çok doğru bir şey çıkardık.Doğru olarak kalması da şu an tek ortak
amacımız belki de. Dila, bu süreçte<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>bence bizden daha iyi idare eden bir tavır sergilemekte. Zor ama
üstesinden gelinecek bir hal bu boşanma, çocuk için de anası, babası için de.
Tek düşündüğün en nihayetinde çocuğun olursa, orta yolu bulabiliyorsun
sanki.Bunu tecrübe ettikçe göreceğiz elbet.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dedim ya, mutlaka bir sebebi var olmamamızın.Yoksa ben, asla, hele de çocuk sahibi olduktan sonra dul bir anne rolüne gireceğimi düşünmezdim
hayatta.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
İnsanın başına düşünmediği herşey de geliyormuş, bunlarla
büyüyormuş işte demek insan. Olmadık biz çünkü iyi insanlardık, olmadık ki
gerçekten olacak olanlar hayatımıza girsin ve gökten elmalar düşsün,kızım için,
benim için, iyi insan, eski eş,her daim akrabamız, kuzunun babası için ve
hayatımıza girip bizi mutlu edecek ve mutlu olacak diğerleri için…<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Devam edecek….:)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<!--EndFragment-->crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-84752632764419050892014-02-27T13:32:00.000+02:002014-02-27T13:32:13.465+02:00SIRRI FOBİKBen sır tutamıyorum arkadaşım.Baştan söyliim.Bence sır diye bişi de yok zaten.Sır en fazla kendi içinde tuttuğun duygular,bilgiler,düşüncelerdir.Sen bunu gidip bir başka ağzı olan dili olan beyni olan birine söylediğinde, o sır olayı bitmiştir.O ağzı olan dili olan beyni olan bi gün bi anda o bilgiyi veya adı her neyse 'sırrını' direk başka bir ağızlı, dilli, kişiye iyi niyetli veya yanlışlıkla veya gayet kötü amaçlı olarak söyleyebilir...İnsan çünkü, her an o senin sır zannetiğin duygu,düşünce,bilgi paylaşılmaya hazır bir tehdit unsurudur artık!<br />
Dolayısıyla birinin bilmesini istemediğin neyse o şey, söylemiceksin kimseciklere, içinde tutacaksın...he dayanamadın içini yedi o bilgi ya da his, söyledin birine...o zaman unutacaksın artık, o senin özelin artık genele girmiştir anacım!<br />
Yani ben zaten sır diye bişi taşımıyorum hayatımda, taşımak da istemem, inşallah öyle durumlar yaşamam...ama bana gelip de aman bunu ona söyleme, aman bunu buna deme...diyip bilgi veriyosunuz ya...vermeyin.ben unuturum.unutuyorum! hatta tembihlenince daha çok söyleyesim geliyo içten içe sanki..<br />
böyle kırdığım potlar ,sonra da o potları kurtarıcam diye çektiğim eziyetler, o sır bile olmaya utanan aslında gayet basit bilgi kirliliklerinin bende yaşattığı stresler var ya ne film olur bi bilsen!<br />
<br />
Sır yok bu hayatta haberin olsun.<br />
Bende sır yok en azından.<br />
Sende varsa bana gelme.deme bana.<br />
açık ol, ciğerimi ye!<br />
benden de bişi saklamamı bekleme.<br />
iyi günler.crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-63719503648308663252013-12-12T02:41:00.000+02:002013-12-12T02:41:12.367+02:00yüzünü dökme<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/Fg8TKCn3LJA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
Kolay ağlarım aslında.Küçükken Kemal Sunal'ın filmlerine ağlardım ben.Üzülürdüm Kemal Sunal bi salaklık yapınca,filmde konu gereği üzülünce; ağlardım hemen...Salak derecesinde saflık taa o zamanlardan!<br />
O kadar kolay ağlarken o bebe çağımda, sonra da yaşadığım her duygu dolu anda hemen yaşlar süzülüverdi benim hep...<br />
Fakat şimdi farkettim ki, yıllar geçtikçe, üzüldüğümde değil sinirlendiğimde de daha çok ağlar olmuşum...Haksızlık mı oluyor, ben gereken cevabı veremiyor muyum, o cevabı vermeye çalışırken bile gözlerimden akar oldu yaşlar...Çok kötü bi huy; olmaması gereken...Çünkü bu kadar ağlak bi ruh halinde ben, bi de güçsüz insan sevmem!Tezatlardan tezat beğen zaten benim karakterimde.<br />
<br />
Bu gece de; uzun zaman sonra beni hönkürte hönkürte ağlatacak şarkıyı bulmanın sarhoşluğundayım, evet.<br />
Son derece ağlak ben, uzun zamandır şöyle doya doya haykırarak ağlayamıyordum...Hep içime aktı gözyaşlarım son günlerde.Hep güçlü durdum ben son yaşadıklarımda. Ne biçim bişi oldum böyle ; ana olunca! Anayım ben ana :) Ama işte bunlar hep annelik! Anne olunca oldum böyle, iyice sağlam durma derdinde bi tipleme...<br />
Mayıstan beri çok güçlü duruyorum.Büyük bir şokla aniden gelişen hastalıklar serisinde, babamı hiç hasta görmemem, annemi hiç anlayamamam, hep de bir telaş, hayatı hızla yaşamaya çalışmam, güçlü durma derdimden.Babam hep iyi olacak benim.Hasta hiç değil. Geçecek.Babam hasta değil o kadar.Erkekler hastalıkta hep zayıftır ya ondan o bütün halleri.Naz bazen bunlar .Geçecek.Babam zayıfladı ama yine geri gelecek kiloları.Hepsi olmasa da alır bazısını geri.Yemek de yiyor, annem çok iyi bakıyor.O kadar çok iyi bakıyor ki bana hep kızıyor.Beni hiç içine almıyor o hastalığın annem.Hastalık dışındayım ben. Müdahele hakkım yok.Konuşma hakkım hiç yok. Bi tek annem çok yoruluyor.Üzülüyor.Evet çok yoruluyor.Ama beni hep dışarıda tutuyor.Ben de girmiyorum o hastalık kapısından içeri.Düzelecek babam.Geçecek.Ne bekliyorduk ki. Bu bir süreç.Tedavi olacak, geçecek.Gittikçe değişiyor yaşam kalitesi , düşüyor...Hayır geçecek.Bu bir süreç.Hep olumlu bakıyorum ben.Babam iyileşecek.Üzülenlere kızıyorum.Anneme kızıyorum.O hep yanında babamın.Ben değilim.Ben işteyim, ben Dila'nın yanındayım,ben çarşıdayım,ben arkadaşlarımlayım.Ben belirli saatler yanlarındayım.Babam istiyor, benimle konuşmak istiyor,iş konuşuyoruz.O zaman çok iyi oluyor babam.Ofise geliyor bazen; son zamanlarda her geldiğinde daha yavaş yürüyor.Kızıyorum babama.Naz yapıyor diyorum.Solunum aleti portatif,hep yanımızda.Hep yanında.Bazen onsuz da duruyor, o zaman işte kendimle gurur duyuyorum.Biliyodum! Biliyorum çünkü babam iyi olacak.İşte düzeliyor.Annem boşuna kızıyor bana; boşuna şaşırıyor bu kadar sakin kalmama.İyileşecek babam , biliyorum.İş konuşuyoruz babamla, iyi ki açtım bu ofisi ben.İyi ki açtık bu işi baba.Daha bir sürü fikrin var, o yüzden o oksijen aletini çıkartacaksın baba!Buna ihtiyacım var benim.Benim sana ihtiyacım var.İyi olacaksın.iyi olacaksın.Toparlanacaksın!<br />
<br />
Hep konuşuyorum son günlerde ben.Gerekli gereksiz çok konuşuyorum bu ara.Hep birşeylerden birşeylere geçiyorum.Aynı anda ofiste yılbaşı hediye paketleri yaparken, mayıs ayında fransaya mı gitsek diye thy ile görüşüyorum.O sırada yeni bilmediğim şarkılar var, onları dinliyorum,yeni kitaplar var okumadığım , yeni yazarlar, yeni olaylar, onları bulmaya, anlamaya çalışıyorum.Dila'nın okul arkadaşlarının anneleri ile mesajlaşıyorum.Yeni insanlar; onları tanıyorum.Sonra Begüm'e kurabiye tarifi lazım o sırada onu da halletmem gerek, akşama Begüm'e gitme planı yapıyorum.Ödemeler var şirketin, bankaya giriyorum ,internet bankacılığı ile hemen bitiveriyor işler...Sonra Aslı ile kahve içiyorum , bu ara en çok o iyi geliyor bana.Ben de ona iyi geliyorumdur herhalde diye içimden geçiriyorum.<br />
Hep konuşuyorum bu ara.<br />
Eskiden de konuşurdum.Bu kadar çok telaşta değildim sanki ama.<br />
Şu an sadece içimi dinlememek için konuşuyorum.Bi durup düşünmeyeyim diye.Bi sessizlik olur da düşüncelere dalarım diye.Dalarsam, çıkamam derine çöker,boğulurum diye.<br />
Hep telaşla koşturuyor ve konuşuyorum.<br />
<br />
Bu akşam; on küsür gün sonra hastaneden çıkıp evde ilk gününü geçiren babama gidince, annem yine bütün gün içinde yaptığımız telefon konuşmalarında bana hep kızınca, babamı evde öyle halsiz,sessiz,umutsuz,mutsuz görünce, anneme 'doktor ne diyor,niye bu ağrılar,hangi doktora sorsak 'diye bi ümit sorduğumda , yine bana kızınca; koşarak dışarı attım kendimi.<br />
İlk defa korktum bugün.<br />
Çok üzülmekten korktum bugün.<br />
İlk defa ümitsizliğe düşmek üzere hissettim bugün.<br />
Koştum, eve; koştum dışarıya.Kar yağdı üzerime, soğudu biraz korkularım.<br />
<br />
Ve uzun zaman sonra, hiç aklımda bile yokken aldığım cd 'deki şarkının sözleri, söyleyen Sezen'in sesi ve tüm bunların içime işlemesi ...ağlıyorum ben bugün.Doya doya hem ağlıyor, hem de aklıma geleni yazıyorum bugün...<br />
Geçecek.Bekliyorum.<br />
Babaların küçük kızları babalarını hasta görmezlerse babalar iyileşir,inanıyorum...<br />
<br />crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-64542364879867555872013-11-22T13:27:00.001+02:002013-11-22T13:27:29.253+02:00İzolasyondan çekomastiğe20li yaşlarda başladığım bu blogda, gayet izole hayatımda yazmış durmuşum.Yani başıma gelmiş bişiler ve onları anlatmışım eskiden.Koca yeni o zaman, çok taze herşey,heyecan dorukta.Tek derdim evi nasıl süslesem, kiminle nereye gitsem,haftasonu nerde yesek ne giysem...Böyle nefis bi hayat...Yok çok da kopuk değildim, halkını seven, kimin ne derdi var bilen, gayet bilinçli ,iş hayatından evlenip çıkmış kokoşluğu seven hayat dolu bir tiptim..Yani maaşlı çalışmayı da yaşamışım ama hani ekonomik zorluklar boynumu bükmemiş, evine ekmek götürme derdini acı bir şekilde tecrübe etmemişim Allaha şükür.Ama ne biliim, böyle olan herkese gönlüm açık, yardıma sonsuz niyetli, kendi halinde son derece saf da bir tiptim ben bu blogu ilk yazarken.<br />
O zamanlar; herkesin evlenip mutlu olacağına inanır, aldatmanın, kötü kadınların, bilerek isteyerek kötülük yapan insanların da filmlerde olduğunu sanırdım.Düşün bak yaşım 26-27 o zamanlar! O yaşta bendeki saflığa salaklığa bak!<br />
Hoş saflığım yıllar içinde biraz azalma gösterse de, tam da çıkmadı içimden.Bazen bakıyorum da yaptığım hatalara, kızıyorum kendimdeki bu sonsuz insan sevgisine! Herkes iyi, herkes güzel olamaz ki...Ama iyi düşününce başına çok da kötü şeyler olmuyor, bunu biliyorum.Kalbin temiz olduğunda, mutlaka koruyor seni yaptığın ve düşündüğün güzellikler. Arada seni silkelemek için ortaya çıkan insan ve olaylar olsa da, mutluluk çok uzak olmuyor güzel yüreklerden.<br />
<br />
Ne diyodum...işte böyle izole, sevgi dolu harika mutlu yıllar geçirirken biz sabah şekeri tadında; yıllar geçip, bir takım değişiklikler başlayınca hayatımızda, şekerin yoğunluğu azalmaya, buruk tatlar kalmaya başladı ağzımızda..Her yaşadığın acı,sıkıntı,şok eden bir sürü olay...Tüm bunları paylaştığın zaman kolay oluyor kaldırması. Paylaşmayı unuttukça, uzaklaştıkça paylaşman gerekenlerden zamanla, bir kopuş başlıyor hayatında.<br />
<br />
Anlatacak bir dolu hikaye ve ders alacağım uzuuuuun bir bitiriş yaşadım ben.Hayatımdan, saçımın içine eden kuaförümü bile zor çıkaracak kadar becerksizim ben bitirişlerde.Tek çocukluk konusunda yazmıştım bi yazıda,yıllar önce belki...Tek çocuklar biraz da yalnız kalmak istemediklerinden daha da sarılır etrafındaki insanlara...Herkes daha da kıymetli olur yanında...İşte ben o karaktere sahipken, bayaa bitirişlere giriştim son dönemde.<br />
<br />
Sonra kafamı toz pembe dünyamı yaşadığım delikten dışarı bir çıkarayım dedim. Ağırlığı hala üzerimde o gördüklerimin.Gideceğim yolun zorluğu da korkutmuyor değil.<br />
Biz evlenip çocuk büyütüp yılları bir bir yolcularken maziye, dışarda epey haşin bir dünya bırakmışız.<br />
Teknolojinin gittiği noktada insanların her türlü bakış açısı,yaşamı maneviyatı dahi değişmiş,daha bir yozlaşmış herşey.<br />
<br />
Ben bloğu yazarken sosyalleşme araçları hala icq ve mirc falandı.Sonra bir anda facebook ortaya çıktı,derken twitter ve bir dolu devamı...O zaman da anlayamadım aslında bu kadar fazla sosyalleşmeyi, bu kadar alenen herkesin herkese iletişivermesini...<br />
<br />
Sanatçı denen tipin bir ağırlığı vardı eskiden biz küçükken..Şimdi 'noooldu yavruumm şiştt kocan nerdee' ya da 'o etek seni şişman yapmış be canııım' gibi korkunç dialoglara muhattap olan gayet ünlü,sanatında ya da ne iş yapıyorsa onda başarılı insanlar ...Şaşırmam bitmeyecek bu konuda...Halkınla kaynaşmak güzel de, bu denlisi nereye götürecek bilemem bizi...<br />
Tabii ki süper yönleri var olmaz mı, harika bir tarihi dönem geçirdik sayesinde o sosyal medya araçlarının...Muazzam bir birlikteliğe sahne oldu, Gezi Direnişinde , medyamız tamamen satılmışken...<br />
<br />
Ama ne biliim; biraz ipin ucu kaçmış durumda bence...<br />
Duygusal açıdan en azından.<br />
Kadın erkek ilişkileri için ya da...<br />
<br />
Evet eskiden de İcq dan kız kaldırmak(!) , ya da yeni heyecanlar bulmak durumları vardı.Fakat yıllar çok acımasız olmuş iyice bu teknolojik dünyada..Artık kimsede sabır kalmamış, herşey çok hızlı tüketilir olmuş.<br />
<br />
Ben gördüm ki ; hele de yalnız olduğunu öğrenince karşı taraf, iletişimin bu denli basite indirgendiği zamanda, senin merhaba demen ile karşılıklı bir şeyler içebilmen arasında bırak günü, saati, dakikalar bile uzun kalır olmuş!!!<br />
<br />
Son bir anımı anlatarak bu gittikçe uzayan konuyu bugünlük kapatayım ben canım günlük...<br />
<br />
Ben böyle izole hayatımı hala devam ettirmeye çalışırken, ama bitirişlerimi de yapmışken..Facebookta her gün gelen arkadaşlık isteklerinde tanımadıklarımı,iş yaptığım insanları,ya da sokakta görürsem merhaba demeyeceğim kimseyi listeme eklememe halindeyken; bir adamın teki beni listesine eklemek istemiş...Baktım adam dişçi, ortak arkadaşımız da benim canım eski dişçim...Böyle belki 10 dakika baktım ki acaba daha önce tanıştık mıı, acaba 20 yaş dişimi çeken doktor muydu falan ama ne alaka da diyorumm...Sonra baktım fotoğraflarda adamcağız evli barklı,hanımı manımı...Tanımıyorum da...kapattım gittim isteğini,adamı da kendi facebook hayatına uğurladım böylece...<br />
Neyse sonra aradan biraz zaman geçti, geçenlerde , epeyyy büyüük bir veli organizasyonundayız (bir de böyle birşeyler var artık hayatımda ,analar,danalar buluşmalar,veli olma halleri,manyak,sorumlu bir sürü anne tiplemeleri, onları da anlatıcazz elbet.) Neyse güzel bir kafede akşam saati buluştuk biz analar grubu, öğretmenler günü için hediye konuşulacak...Tam oturduk, hemen arkamızdan bir adamla kadın geldi karşı masamıza...Ben adamı nasıl tanıyorum iyi, ama anında hatırladım!! Bu bizim dişçi abi! Beni listeye eklemek isteyen! Yanındaki kadına baktım hemen , o kadar iyi hatırlıyorum ki çünkü olay daha yeni, hanımını da hatırlıyorum fotolardan..Yokkk..yanındaki abla, maalesef hanımı diil...Adam tam karşımda, gözgöze geldik, ben kafamı çevirdim, o da tabii...Eminin hatırlamadı beni...listesine girmedim ben kendisinin çünkü! Ama karşıdaki abla listeden belli! Ekli!!!<br />
<br />
O zaman dedim ki wellcome to real world beybi!!!...Temiz kalmak bu dünyada; epey meşakkatli!<br />
<br />
Kristalin gerçek dünyayla imtihanı diyebiliriz belki bundan sonrasına...hoşgeliyorum,bekleyin beni anacımm!<br />
<br />
<br />crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-90579971268338341142013-11-20T13:54:00.000+02:002013-11-20T13:54:06.591+02:00Sonrası Tufan...<br />
<br />
Tamam şimdi başlıyorum.Deniyorum en azından.Hayatım gerçekten yeniden başlıyor şu an.<br />
Bir Kristalin hayalleriydi eskiden.Sonra anne Kristalin kaybettiği hayalleri oldu. İşte şimdi yine hazırım.<br />
<i>'Yalnız anne'</i> Kristal olarak...<br />
Yine hayallerim var ve içimde de hala aynı enerjim..Gerçekten var o enerji; hala o eski, kendi kendini şarj edebilen halim. Allaha şükür var!<br />
Başıma neler gelecek bilmiyorum bu yeni çıktığım yolda.Ama şimdi yolumu sürdürürken, daha da güzel bir yolu olsun diye uğraşacağım bir de çok harika insan yavrusu var yanımda.<br />
Zor olabilir, bazen üzücü olabilir, şaşırtıcı olacağı kesin bir çok yaşayacağımın.Çünkü böyle, ben enteresanlıkların,komikliklerin ve bir dolu acaip rastlaşmaların içinde olmalıyım. Son iki yılda çocuk ruhumun son derece terbiye olduğu bir dönemi de yaşasam, sabırsız hallerim gayet hayat tarafından törpülense de; hala telaşlı, hala heyecanlı, hala içi içine sığmama durumundan halliceyim.<br />
Enerjimle dünyayı delerim! İnan delerim...<br />
Ruhumun bir yerlerinde bir kara delik oldu bu zaman içinde ama olsun.Tamiri mümkün;boşluğu doldurabilme ihtimali hep mevcut.<br />
Yeter ki üzerimdeki o ölü toprağını atayım bir ben...Ben yine eski bana yakın şekle dönerim!<br />
Sonrası da tufan!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-eJxn45bvz3M/Uoyfu84Nz6I/AAAAAAAAAOI/JoEDQnWjR4s/s1600/DSC_0879.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://1.bp.blogspot.com/-eJxn45bvz3M/Uoyfu84Nz6I/AAAAAAAAAOI/JoEDQnWjR4s/s320/DSC_0879.JPG" width="320" /></a></div>
foto: Bu Kristal kişisinin hayatında olan bitenlerle ilgili Aydınlanma dönemine girdiği turdan; Hasankeyf hatırası!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-70680319962435576662013-03-16T12:30:00.002+02:002013-03-16T12:30:57.222+02:00Başkasının Çocuğu!Gözümü açıyorum,kapıyorum..Bir bakmışsın yaz,sonra bir daha açıyorum, kış...Arada en harika mevsim olan baharları yaşıyorum, doya doya.Bence mevsim hep bahar olmalı...Ne çok sıcak,insanı yaşamaktan bezdiren, ne de çok soğuk,içini çektiren...<br />
İşte bu mevsimler geliyor,geçiyor...Benim yaş alıyor başını gidiyor,be farkında olmadan...<br />
<br />
Daha dün 18'dim...Sene 95-96, hayatımın ennn ama en mutlu dönemleri...Şimdi o sene doğan bebeler oldu 18...Benim ruhum biraz yara aldı ama hala kendini o bebelerle bir sanıyor çoğu zaman!<br />
Sonra bir bakıyorsun aynaya...Ruhumla biraz çelişkiye düşen bir görüntü yansıyor! Zayıflama derdim de sırf bu yüzden...İçimdeki 18lik kız, bu kiloda değil , dışım başka içim başka olmuş benim!<br />
Korkuyorum da ama istediğim kilolara insem ,eski halime dönsem çok acaip işler peşine düşer miyim diye de hani...18 ken insan acaip şeyler yapar, tecrübesizdir, cahildir, çok pek çok hevesli ve macerapersttir...Yani ben pek macera derdindeydim o zamanlar...Ama şimdi tekrar dönsem eski bene, aynı maceralara düşer miyim...<br />
<br />
Macera deyince korkar oldum aslında...Dila'nın doğumuyla, ödlek de bişi oldum bazen...Hiç korkmadığım aklıma bile gelmeyen değişik şeylerde paranoyam olduğunu farkettim...Bir de Dila doğunca, aslında fena halde kontrol manyağı olduğumu öğrendim...Macera peşini bırak, 1 saat sonra o yeni doğmuş bebemin ne yapacağını bilememek ,ona nasıl davranacağımı kestirememek, o tecrübesizlik, o bilememezlikti beni doğum sonrası bunalıma sokan...<br />
<br />
Sonra işte yıllar yıllar geçti, o doğum sonrası bunalımının yerini her mevsim başka bir bunalımsılar aldı...Ben yine kendi kendimi tedavi etmeye uğraşarak, her sabah doğan güzel güneşe yine bakıp kendimi şarj ederek geçirdim her dönemi...<br />
Şimdi de yeni bir dönem geçiyor...<br />
<br />
Otuz beş sonrası insan epey bir eriyor,ermiş oluyor...Kimin neyi neden dediğini artık eskisinden daha iyi anlıyor...Kimin neyi ne amaçla yaptığının farkında oluyor...Kendinin de farkında oluyor...Bu bazen iyi, bazen de ağır oluyor!<br />
<br />
Böyle kendimi 20lik kızlara öğüt verirken buluyorum bu ara...İnanamıyorum halime...İstiyorum ki onlar faydalansın benim tecrübelerimden, yaptığım hatalardan veya başıma gelen güzel deneyimlerden...<br />
Ama saçma aslında biliyorum...Ben dinledim mi ki kimseyi o yaşta, onlar da beni dinlesin, heh taamam o zaman ben böyle yapmiim de senin yolundan gidiyim desin...Tabii ki o da yaşayacak, görecek, kendi tecrübeleriyle, gözyaşları ya da sevinçleriyle öğrenecek...Ki ileride tam da otuzbeşte belki ayacak...anlayacak yol ayrımlarını...Onu öyle yapmasaydı neler olacağının hesaplaşmalarını!<br />
<br />
İşte böyle otuzbeşlik teyze modunda epey de anne olmuş halimle, 6 yaşını dolduracak bir çok bilmişle tecrübelerime tecrübe ekliyorum iyice...<br />
<br />
Dün bana , ona kızarsam evi terkedeceğini söyledi...Başkasının çocuğu olurmuş...Begümlere gidermiş,yan apartmana yani...Berru-Begümün kızı- ona,' sana yolumuz hep açık ' demiş! Aynen bu cümleleri kurdu! Beni seviyormuş, çok iyi bir anneymişim ama kızarsam gidermiş...Bu kadar kolay:)<br />
<br />
Çok erken değil mi güzel kızım...Evi terketmek için çok erken bir yaş değil mi 6?<br />
Ama zaten sen değil miydin, daha sen 4-5 yaşındayken, bu evin kuralarrına en az 18'e kadar uymak zorundasın dediğimde , hayır 10 diye limitini koyan!<br />
<br />
Korkuyorum gerçekten, sizin dönemin gençliğini korku ve merakla bekliyorum...Bu pek erken ergen hallerin devamını ilerleyen yaşları merak ediyorum!<br />
<br />
Mutlu olman tek dileğim ...Ama sizi doyumsuzluğa iten bu yaşam şekillerimizle mutluluk ne kadar kolay ne kadar zor, gerçekten bilemiyorum!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-8940282567953783142013-02-25T12:26:00.002+02:002013-02-25T12:37:47.031+02:00Bir kristalin rüyası! Part 2!2011'e çağrı yapmışım en son! Duymuş mu ki aceba 2011? Duysun duymasın, sene olmuş 2013...Allaha şükür 2 dolu yıl daha yaşamışım.2 koca ve epey değişikliklerle dolu yıl...İkinci yarıya geçtim canım cicim bi tanecik blogum.Sana uğramayalı,senden uzaklaşalı çok uzun zaman oldu.O arada neredeyse bloglarda devrim oldu.Bırak benim hayatımdaki değişiklikleri, tüm dünya değişti...<br />
<br />
Eskiden biz bloggerlar diye başlayan bir post bile yazacak eskiliğe sahibim aslında blog dünyasında...2005 in sonunda başlayan ve 2011 e kadar ite kaka devam eden bir mazim var...Ama en güzeli bu blog maceram sonucu edindiğim güzel arkadaşlıklarım.Hala var hem de!Blogum sessiz kaldı ama arkadaşlıklarımız daha da keyifli devam ediyor...<br />
Bizim zamanımızda herkes samimiydi,herkes içten kendinden anlatırdı.O yüzden herkes birbirine yakın blogları bulur,hatta sonra neredeyse ailecek görüşürdü! Sonra bir şey oldu.
Bloglar pek bilinir oldu.Bloggerların yarısı moda yazarı,diğer yarısı anne baba çocuk olayında uzman aile yazarları oldu.Bazı gençten olanlarının maceraları o kadar çok tuttu ki kitap oldu.İşte bence o arada bloglar tüm samimiyetinden oldu.
Ben zaten yazmayı bırakmıştım, blogların popülerliği ile geldiği noktada okumayı da bıraktım bir süre sonra.Okuduğum 1 ya da 2 blog kaldı.Biri zaten <a href="http://pi.web.tr/">Ayça cımm.</a>..diğeri yok galiba:)
Yani diyeceğim o ki...İşin içine reklam,maddi kazanımlar girme veya girebilme ihtimali olunca, işin tüm doğallığı bitti.<br />
<br />
Ama ben...uzun zamandır, içimdeki bana iyi gelen yazma işini ihmal ettiğim için içten içe üzüldüğüm için..Ne kadar kalır bu sayfalarda daha bilemem ama tarihe not düşmek adına..tekrar yazmaya karar verdim sanki..
Eski yazılarıma,eski bana bi bakınca...Ne kadar çok değişmişim ve ne kadar çok aynıyım diyebilmek için...Yazayım da rahatliim dedim.<br />
<br />
Neler değişti Kristıl'ın hayatında...Dila'nın büyümesi ışık hızına geçti...5,5 yaşında hatta Haziran'da 6yı dolduracak merhameti üst noktada, hassaslığı yürek tüketen kıvamda,esprileri yere yatıracak komiklikte, inadı iç bayan, bazen son derece uyuz olabilen çok tatlı bi kuzuya sahip olmak ve onunla neredeyse 6 koca yıl geçirmek...Ve o 6 yılda başımızdan geçenleri not düşmemiş olmak da beni buraya getirdi yine.Oturup el yazısı ile bişeyler yazamadığımı neyse ki idrak ettim! kaç defter aldım, yazarım anılarımzı diye..Yok olmadı...<br />
<br />
Sonra; bu bloga ilk yazmaya başladığımda içinde bulunduğum taze evli heyecanlı eş halleri zaman aşımına uğradı.İlişkilerin yıpranma paylarını tecrübe etti bu kristal hanım.Etrafındaki ilişkilerin de gidişatlarına şahit olup, hayattaki tercihlerinle ilgili derin fikirlere sahip olabildi bu geçen zamanda.
34 yılın sonundan kendisi ile yüzleşti bu yürek...Çok acayip oldu.<br />
Kendisi hakkında kendisinin bilmediği,kendisine itiraf etmediği gerçekleri gördü geçen zamanda.Ailesini,annesi,babası ve geçmişini epey sorguladı.<br />
<br />
Sonra tüm bunlar yetmezmiş gibi, köklü değişiklikler başladı tam da 35i devirmeye yakın olduğu zamanlarda...
Bir zamanların hevesli ve süpersonik kariyer insanı,sonraların ev düzenlemeyle kafayı bozmuş asla tam olarak giremediği ev kadını moduyla çaresiz olmamaya çalışan ev insanı Kristal hanım...<br />
35 Yaşını yeniden, ve gayet girişimci bir iş kadını olarak doldurdu!
Yani hayat...İkinci yarısına beni epey zorlayarak soktu!<br />
<br />
Her gün daha da büyüdüğüm, her gün daha da olan olaylara şaşırmadığım, ama kendime şaşıp kaldığım...Hayatımın yeni yarısı.
İçimde hala 15lik eski benin heyecanları, yüzümde artık gözükmeye başlayan çizgiler, bir türlü üzerimden atamadığım ve yapışmaya yüz tutan bir sürü fazla kilo, ama hala ve hep canlı tutmaya çalıştığım neşem...<br />
<br />
Bu kristalin rüyalarının 1.bölümü zaten fazlasıyla bitmişti!<br />
<br />
O zaman gelelim bölüm 2ye!Biraz daha gerçek, biraz daha çetin hallere!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-39111344059268692692011-01-05T23:16:00.003+02:002011-01-05T23:56:36.727+02:002011 e çağrı!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/TSToXTX9RqI/AAAAAAAAAF8/Zy7eAo_3Tm4/s1600/133227_10150156916210031_781175030_8425624_3628035_o-1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 213px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/TSToXTX9RqI/AAAAAAAAAF8/Zy7eAo_3Tm4/s320/133227_10150156916210031_781175030_8425624_3628035_o-1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5558823327117428386" /></a><br />Sanırım bu blogu artık günlük değil de yıllık olarak kullandığımı kabul etmem gerekiyor!<br />Henüz gülme işaretini bile nasıl yapacağımı tam bulamadığım yeni bilgisayarımda-kendisi herkesin bayıldığı bi mac bişi oluyo ve ben hala kıymetini tam bilebilmiş değilim- geçen senenin muhasebesini yapıyorum şu an.<br />Bu blogu ilk yazmaya da koca kişisinin doğum günü hediyesi olarak aldığı bilgisayar sayesinde başlamıştım...Nelerr nelerr oldu o ilk yazıdan sonra hayatımda...Bu aylarca yüzüne bakmadığım blog bana o zamanlar ne büyülü bir dünyanın kapılarını açtı aslında...<br />Ve ben ne yaptım...yine her zamankini...<br />Yeni bi yenilikle karşılaşınca eskiyiverdi heyecanım...Yeni heyecan çook büyük sorumluluk vermişti bana ve başka hiçbişi yapamadım neredeyse 2 yıl...O 2 yıl deli gibi sadece anne olarak hayata devam ederken,(virgülü ve aç kapa parantezi bulmam da uzun sürüyo hala hehehe] kendimi ne çok boşladım...Ortaya Diloş gibi süper bi eser çıkardım ama anası olacak beni epey bi geride bıraktım...<br />Sonra zaman geçti,geçtiiii...Bizim zeytin gözlü hanım epey bi arkadaş modeli oldu bize...Önce 2 saat oyun grubu,derken 4 ay önce yarım gün öğlen 12den akşam 5 e kadar okula başlaması ile büyüdü aciip bişi çıkıverdi ortaya...O çok mutlu,hayat onun için süper keyifli...Annesi de artık bi baltaya sap olmalıydı dii mii..Hani tam 5 koca saat vakit geçireceği bi çocuk da yoktu gün içerisinde...<br />Ama yokkkk...Çocuğu okula bırakıp dili dışarıda salak salak gezen bi tip oluverdi Diloşun pek aklı evvel annesi!<br />Neredeyse gezmekten okuldan alma saatine geç kalacak durumlara düşüverdi bazen!<br />Bir de etrafına neşe saçıyo ya gereksiz bi şekilde bu anne insanı...heh işte onu gören diğer çocuğunu okula gönderen anneler bulmasın mı bu ablayı...Oldu mu sana Dilanın annesi bir gün insanı...ALLAHIM gün ne yaa gün ne! BeNN, kısır bile yapmayı bilmeyen bi insan nereden girdim bu çaresiz gün kadını tipine!<br />Yok,gerçekten yargılamam kimseyi...Herkes istediği gibi yaşar,keyif aldığını yapar...Kısır yapmayı bilen,seven,günlere giyinip süslenerek gitmekten hoşlanan tabii ki yapacak,vakti oldukça,mutlu oldukça...<br />Ama ben öyle saçma bi döngüye girdim ki ulen hem gidiyorum hem söyleniyorum,hem gün adabından bihaberim hem de haftanın en az 2 günü bi sürü yeni arkadaşın evinde topuklu ayakkabılarla en şık kıyafetlerimi giymek isteyip hep de topuklu ayakkabıları yanımda götürmeyi unutup,o evin terliklerine mahkum oluyorum!<br /><br />Uzun lafın kısası...Enerjim bol arkadaşım...Mutlu bi insanım genelde...Diloşu da car car bizimle çene yarıştıracak kıvama getirdim...Bişiler yapmak istiyorum bi dolu fikrimle...Ama o fikirler havada kalıyo,bir türlü yerine oturamıyo...Ben kafadan yeni proje üretip gerçekleştirene kadar başkası mutlaka onu gayet mantıklı bi şekilde uygulamış oluyo...<br />Bu sebeple 2011,<br />senden sağlık,huzur getirmeni diliyorum elbet...<br />Ama en çok bana akıl fikirle beraber ne yapacağımı bilmemi ve harekete geçmemi sağlayacak bir yol açmanı diliyorum!<br />İnan ekonomiye katkım şu an tüketici olarak pek verimli olsa da aile ve iç huzurum için hiç normal değil...Ben bi ne yapacağıma karar versem,bişiyin ucundan tutsam en kralını yaparım biliyorum.O zaman bak hem ben,hem çevrem,ülkem ve dahi tüm dünya daha çok kazanır...<br />Hadi 2011 göreyim seni...yeni yıl yeni umutlar geyiğin ötesine benim için artık geçmeli;)<br /> --hala tam olarak gülme şablonunu bilgisayarında bulamamış ama kendine her konuda çok güvenen macera dolu kıristıl, okuyan varsa bu blogu hala ,herkesin mutlu olacağı doğru seçimleri yapacağı güzeeel bir yıl diler veee gider!<br />sevgiler!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-87412284811422974992010-01-14T23:55:00.003+02:002010-01-15T00:48:47.069+02:00şimdiye kadar aklın nerdeydi düdük cemile!Belki bu blogu bu kadar boşlamasam geçen gece o ana kadar pek severek seyrettiğim diziye gıcık olmicek,noluyo len bana verdiğim tepkiler sapıtma dozunu aştı diye kendime gelip psikologa mı yoksa psikiyatriste mi gitsem acep diye düşünmicektim...<br />Blogum bana terapi görevini görecekti belki de...<br />Ama yapamadım...Günler,aylar ve hatta yıllar gayet tam gaz ilerlerken,ve eskiden neredeyse aklıma her geleni yazmak için an kolladığım bu bloga elim gitmez oldu.<br />Bırak blogu telefonda mesaj bile yazasım gelmedi hiç içimden...<br />Sonra depresyon mu desem,bunalım mı artık adı her neyse habire kahve içmeye gelen kapı komşum gibi oldu...<br />Doğum yapan her kadın en azından bi psikolog görmeli dedi bir kaç gün önce bi arkadaş...5 yaşında oğlu olan ve 2 sene önce herkesi deli kendini akıllı sandığı bi dönem gittiği doktorla aklı başına gelen tatlı bi kadın kendisi...<br />Düşündüm de; doğru olabilir belki de...<br />Günümüz şartlarında herkes zaten sıyırmaya o kadar meyilli ki...Eskiden gayet doğal ve yaşamın getirdiği bi durum olan anneliği şimdiki kadınlar pek kaldıamıyo gibi...O kadar çok ciddiye alıp o kadar çok araştırıp taraştırıp proje haline getiriyo ki günümüz kadını bu anneliği...İşte hayat ondan sonra ananı belliyo ...<br /><br />Yani bana olan sanki bu...ya da biraz daha ötesi...<br /><br />Fakat işte önce ;elimde 3 tane bit boyunda oyuncağı fişi olmadan değişim yapmaya çalışıp başaramaz ve mağaza müdürü genç çocuğa deli gibi kızarken kendimi görünce...(ben eskiden her türlü tezgahtar ya da kibar adıyla satış danışmanı bidi bidi... arkadaşlara en dost tüketiciydim!)<br />Sonra o dizideki sahnede kendi kendime konuşup dizinin en has kadınına küfrederken halimi farkedince...<br />Dur tatlım,dur bebişim dedim...Sen istersen artık git bi psikolocink destek al,bu böyle olmicek...Dizi karakterlerinden tut mağaza elemanlarına herkes senin hiddetinden nasibini almaya başladı...Zavallı kocan,anan baban ve hatta bi denecik baldan tatlı kızoşun tehlikede!<br />Gitmedim hala hali hazırda bi yere,birine...Çok heyecanlıyım gidip de ne anlatıcam zaten gevezeyim,bu delilik halimle bi de tur bindiricem eski gevezeliğime diye endişedeyim...Ama gidicem...Karar verdim,ben de gidip o sahtekar terbiyesiz Cemile gibi oturucem o koltuğa...anlatıcam da anlatıcam...inanıyorum,blogum bile faydasını görecek o koltuğun.İçimde iyi hisler var...bak buraya yazarken iyice inandım...Du bakalım gidiim görücem.<br /><br />Ama gitmeden anacım...<br />O cemile terbiyesizine iki çift lafım var...<br />Ulen dedim çünkü o an; bloga yazıyor olsam kesin bunu yazardım...Sonra dedim ki salak, parayla mı kendi bloguna kendi yazını yazmak...Yuh artık bırak bu tembelliği...bari bunu yaz...belki gerisi gelir...<br /><br />İşte o Cemile oldu beni uyandıran...Bu haftaya kadar pek hevesle izlediğim 'Bu kalp seni unutur mu' Cemilesi...<br />Ben ki inanırım aşka...Aşık olanın gözünün bi mok göremeyecek kadar şuursuz olmasına...Evli insanların da arasına başka bir aşk girebilitesine,böyle bir durumda talihsiz bi olay olmasına rağmen yine de aşkın gücüne...<br /><br />Ama çocuk konusunu öyle işlemicekti canım cicim o dizi...Sen çocuğu doğur,tamam...Sonra diğer adama iyice aşık ol,o da tamam...Ayan beyan adamla başla fingirdeşmeye,ve hatta dürüstlük adı altında kocandan da ayrılmaya uğraş o da tamam..<br />Hiç lüzumun yokken,hatta maaş bile belki almazken genç kız tripleriyle okula gider gibi o işe git,aşık olduğun adamla dizdize göz göze çalış...Olur o da olur...minnacık bebene bakıcı,annen ve bazen kardeşin baksın...<br />Sonra kocan iyice kıllansın,kıllandıkça delirsin ve en son gidip trafik kazasında yatalak olsun...Sen yine de git o adamla çaresizce fingirdeşmeye devam et...Peki...<br />Adamla el ele gözgözelik yetmesin,yeni yetme gençler gibi boş evlerde işi iyice ilerlet....<br />Ve de hamile kal...Ha bi de raporu romantik bi belge gibi sakat kocanın da hala yaşadığı evde sakla...Sonra kocan tam da ayrılmaya ve sana o sadece sepet gibi elinde tuttuğun çocuğunuz ve aşık olduğunn adam ve yine sepet gibi tutacağın bir diğer yeni doğmasını istediğin çocuğunla yeni hayatına gitmene izin vereceği günün gecesi o raporu bulsunn...<br />Ve sana git Cemile tamam desin...Ama çocuğum benimle kalacak diye eklesin...<br />Ve sen o an yıkıl...<br />AMA AMA kızım...Onu benden ayıramazsın diye ağla..Annesiyim ben onun diye hönkür...<br />Hade leeennn derler...derim len ben sana...<br /><br />Çocuk sahibi olmak kolay Cemilecim...Bak 2.yi de yapıveriyodun az kalsın...<br />AMA o çocuğun sorumluluğunu almak öyle kucağında emanet havlu taşır gibi olmuyo tamam mı canım benim:)<br /><br />2,5 Senedir sütüydü,gazıydı,dişiydi,sosyal hayatıydı,2 yaş sendromuydu,otuydu mokuydu...aha bak bööle senin gibi dizi kahramanıyla annelik yüzünden kavga edebilecek kıvama geldim len ben!<br /><br />Senin gibi anne olmaz olsun,de git karşımdan,o bölüme kadar sana verdiğim desteğe yazıklar olsun,nasıl düşünememişim napıo len bu kadın ,insan kedisine bile daha çok bakar,çocuğu habire bırakıp bırakıp kaçıp sevgilisine gidiyo diye farkedememişim, o aşk ortamlarının gazıyla pek doğru bakamamışım diziye!<br /><br />Ben de Cemilenin karakterinde olsam en az 5 çocuk doğururum,Tayyibimin Türkiyesine de katkım olur,ne 2 yaş sendromu bilirim,ne gam ne keder....<br /><br />Ama öyle olmuyo işte bu işler...<br /><br />Neyse işte sayın arkadaşlarım...Ben kafayı fena bozmuşum...En kısa zamanda tamir ettirip geleceğim umarım.<br /><br />He bu arada...<br />Diloş'u anlatsam Cemile ile garibim çocuğundan daha iyi dizi olur bizden...<br />2 yaşının ennnn parlak günlerinde yaptığımız Amerikanya seyahati, sonra 1 ay yaşadığımız Bodrum günleri,geceleri, sonra Diloş Hanımın oyun grubuna başlamasıyla şenlenen evimiz...Ahh ah konular çok da...<br />Resim falan yükliim ben bi ara...<br />Doktor moktor hikayelerimle bi yerden başliim artık..<br />Gelmiş gelmiş..<br />benim bi içim vıoarggghh diye fena kabarmış,anladım..anladın sen de onu da anladım.<br />e o zaman hadi kal sağlıcakla...<br />gelirim.<br />çok öperim.crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-68865050662072668232009-03-08T21:22:00.005+02:002009-03-08T22:29:02.735+02:00dütten bejjjjjAslında yazmayı çok istiyorum; neler yaşıyoruz Diloşla,neler geçiyor başımızdan,başımdan,burda birr birr kayıt altında tutmak istiyorum...Ve hatta sadece Diloş ile ilgili değil,sayıp sövmek istediğim bir çok konuyu da eskiden olduğu gibi burada irdelesem diyorum...Ama neden niçin bilemiyorum,günler geçiyor,aylar hatta, ben bir bakmışım savrulmuşum bi rüzgara oturup iki kelam laf yazamıyorum...<br />Hamileliğimde geldi bu yazamama hali bana,hala gidemedi anasını satayım...Zaten hamileliğimde gelen bir acayip karakter hali de yapıştı üzerime...Kızgınlıklarım,içime attıklarım daha çok oldu...Eskiden böyle değildim ben...Kızardım sonra hemen biterdi...Şimdi daha şiddetli sinirlenir oldum...daha çok kaygılı olmamla paralel....<br />Sonra düşündüm de; eskiden ne macera heveslisiydim ben...Geride bıraktığım her gün, gülünecek,eğlenecek anılar koleksiyonuna sahiptim eskiden.<br />Beni anne olduktan sonra tanıyan insanlar var mesela, onlar bu halimi bile eğlenceli buluyor,sen olunca enerjimiz yükseliyor diyorlar...Ben de hep aynı yorum halinde, ben?eğlence?...sen benim eskimi tanısan şu anki bana ben demezsin bebetimm (bebeğimin diloş versiyonu) diyorum!<br />Mesela düşünüyorum...eskiden anlatacak öyle çok konum vardı ki...her telden,her türden,komedi,macera,duygusal ve hatta bilim kurgu...<br />Şimdi melodram bile olacak konum yok,bir doğa belgeseli benim hayatımın yanında gişe rekorları kırar yeminle...<br /><br />He, Diloşla hayat çoğunlukla süper...Ama belki de benim anlatmak istediklerim bunlar değil...belki de ben aile ve çocuk konulu yazıların yazarı değilim...değilmişim...<br /><br />Oysa bebetim her geçen gün beni eğlendirip şaşırtmaya devam ediyor.Her gün bir önceki günden daha çok şey bilerek başlıyor yeni güne...Her gün yeni bir ruh hali de o hain ikizler burcu ve 2 yaş ergenliğinin karışımı olarak da karşımıza çıkıyor ama yanında bonus olarak...<br />Bu ara bana taktı yine...Üstümde yaşamak,mümkünse kafamın üstüne yerleşmek istiyor...<br />Gel tabii Diloşcan başımın üstünde yerin var ama annen böyle anlarda o başın içindeki kafayı yemek üzere oluyor!<br /><br />Dün çok fena geldiler bana mesela...Sen 20 hatta 21 aydır kendini ada bu cücük insana,şekil şemal,sosyal hayat kalmasın...Her şey bu hanıma göre planlansın ve yaşansın...O seni dakikada başka bi anneye satsın!<br />Arkadaşım nankör mü len bu bebe,çocuk milleti? hayır daha şimdiden böyleyse,bir kaç seneye arkadaşları için sonra da sümüklü bi oğlan için(erkek anneleri alınmasın ööle saydırıyorum şu an:)) satacak bu Diloş Hanımefendi!<br /><br />Diloş bebekken pek sosyal bir tipken,bu ara öyle herkese pas vermemeye,girdiği yeni ortamlarda önce bir olay yeri inceleme yapmaya,utanmaya,sıkılmaya ve alışmak için biraz zamana ihtiyaç duymaya başladı...Bizim haftanın en az 3-4 hatta 5 ve aslında galiba her günü içinde bulunduğumuz tüm gezme,tozma,oyun grubu ve türlü sosyallik durumlarına rağmen...<br />Tanıdıklarıyla bıdı bıdı konuşurken,yeni gördüklerinin yanında benimle bile konuşmamaya falan başladı...Acaba diyorum fazla gezme tozma aşırı sosyallik de mi çocuğu etkiliyor olumsuz yönde...ama ulen öbür türlü de bana geliyorlar sürekli evde iyice şaşırırım ben!<br /><br />Neyse efendim, bu tanımadıklarının yanında böyle çekimser kala dursun, bu ara hemen her gün görüştüğümüz,oturduğumuz sitede geçen yaz Diloş'un tostunu elinden alıp yemek suretiyle tanışıp pek sıkı kanka olduğu can arkadaşı Nehirciğin annesine bir aşık olma durumu var...Nehir'in annesi diyorum ama kendisi de benim yakın arkadaşım oldu geçtiğimiz aylar içinde,gayet kafa,eğlenceli kişilik 'deden'..yani Seden...<br /><a href="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SbQqI9Jk_wI/AAAAAAAAAFk/Lt9uLzr8cnk/s1600-h/dilo%C5%9F-+%C5%9Fubat-seden+069.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SbQqI9Jk_wI/AAAAAAAAAFk/Lt9uLzr8cnk/s320/dilo%C5%9F-+%C5%9Fubat-seden+069.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5310916193918713602" /></a><br />Ama bu Diloş olayı abarttı Seden ile ilşkisinde...Son günlerde,Nehir'i itip Seden'in bacağına yapışmalar,sabah akşam görüşmediğimiz anlarda her faaliyetinin arasında 'deden' diye sayıklamalar...Ulen dedim,yeter:) seni annen Seden olsun mu Diloş dedim saçmalayarak bi sabah, eyet dedi haspam yaw!<br />Dedim ki tamam anacım,bu bebe beni erken yaşta bırakır kocaya da kaçar bu satma huyuyla!<br /><br />Olay bi de şöyle vahim bi hal aldı ve ben kendisinin acayip hassas bi kişiliğe sahip olduğunu iyice gördüm...<br />Dün sabah yine can arkadaşı Nehir Hanımla oynasın diye gittik 'deden'in evine...Bizimki beni yine bıraktı 'dedeen del,Dedeen boya,dedeeen mok şeklinde takılıyor...'deden' de bi ara malesef telefonla konuşma hatasına düştü...Diloş 3 kere 'dedeen,deedeen,dedeeen' diye yırtındı..'Deden' anında cevap veremeyince bizimkinde bir histeri krizi...bir ağlama,ne olduğumu şaşırdım...EYEEE diye yırtınıyor...eve gitmek istiyor hanım...ama susmuyor o hıçkırıkları,dinmiyor o gözyaşları...biz apar topar giyinip çıktık,arabada ancak sakinleşti...eve geldik...ben anladım ama sorayım kendilerine dedim...<br />Diloşçum niye öyle ağladın,ben çok üzüldüm dedim...Kendisi..'deden,deden' dedi ve sonra hıııı hıııı diye ağlama taklidini yaptı...Yani Türkçe meali,ben Sedeni çağırdım,ilgilenmedi ben de ağladım oluyor efenim!<br />Sonra tam 10 dakika boyunca kendimce mantıklı açıklamalar yapmaya çalıştım...Hı hı diyerek onayladı öyle her bişiye ağlanmayacağı,bu kadar hassas olunmamasını gerektiği konusundaki yorumlarımı ama bilmiyorum ne anladı:)<br /><br /><br />Velhasıl kelam...tüm hayatımı ona adamış olduğum bebe kişisinin aslında günün birinde zort diye beni kendimle başbaşa bırakabilecek olma ihtimallerini düşündürdü aslında belki de çok önemsiz olan bu durum ...ve korktum ben çok korktum...<br />Kendime tek iş olarak 2 seneye yakın zamandır Diloş'u görmekten...başka hiç birşey yapmamak,yapamamaktan korktum...<br />Öyle ya da böyle...Diloş büyüyor,ve canım kuzum hep güzel hatıralara büyümeye devam edecek umarım...Ama benim artık silkelenme vaktim gelmiş de geçiyor belki canım ciğerim...<br />Okula başlayınca ne yapacağım ben...ya da okula başladığında bana yapışık bi canlı türü haline mi getireceğim Diloş'u? ne olacak,nasıl olacak...Pedagoga falan gitmeyi düşünüyorum...aslında önce kendimi mi psikologa götürsem,bilemiyorum...<br /><br />Ne zormuş bi insan evladını yetiştirmek...Doğan büyür zihniyetindeki analara bazen imreniyorum!<br /><br /><br />hiç bi yere yazmıyorum bari burada bi kaydı olsun diyerek not:<br />Diloş 'dütten'i keşfetti...Önce zorla,bir şey isterken lütfen de annecim diye kasıyordum kendisini..ben diyince o da diyordu...Sonra kendiliğinden dütten du ittiyom annedim...(lütfen su istiyorum annecim)şeklindeki cümleyi kurunca ben öldüm bittim,büyük tezahüratlar yaptım kendisine...ve artık her istediği,özellikle bizim istemediğimiz ama kendi istediği şeyler için dütteni kullanır oldu:)<br />Asıl bombası ise,kendisinin tuvalet olayına artık iyice yakınlaşmaya başladığını bu dütten ile göstermesi oldu...<br />Geçen hafta bezini değiştirip 1-2 saatliğine çok da yakın olan bi yere çaya gittiğimizde,eğilip annedim e-emm diyip büyük hacetini halletmesi sonucunda nasılsa yakın yer,zaten kakasını da yaptı zihniyetinde olan,yanına bezi bırak çocukla ilgili sadece su matarası alan dangalak anne bana ders verdi...'ee'si biter bitmez herkesin içinde sürekli olarak 'annedimm dütten bejjj,dütteen bejjj' şeklinde çığırmaya...yakınmaya,annesini tacizin kralını yapmaya başladı...nitekim 2 dakika içinde anne ve dahi anneanne kendilerini hala dütten bejjj diye ağlama safhasına geçmek üzere olan Diloş hanımla arabada bulup,hızla evlerinin yolunu tuttular!<br /><br />Gökten üç bejj düştü hepiciini de Diloşuma verdim valla...yakında bez bırakma olayında anlatacak harika anılarım olcek kanaatindeyim:)<br /><br />Zaten anca kaka anlatırım ben,noolcek,moktur işim,moktan çıkmaz başım dı galiba o özlü söz!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-46810252122751324592008-11-25T23:27:00.000+02:002008-11-26T00:30:27.461+02:00Arakçı Tilki:)<a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SSxuFXb8qNI/AAAAAAAAAFc/Y8bods_cJTY/s1600-h/Dilos2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 220px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SSxuFXb8qNI/AAAAAAAAAFc/Y8bods_cJTY/s320/Dilos2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5272710302213646546" /></a><br /><br />17 Aylık bir Dila insanına şu sıralar söyletip söyletip güldüğümüz sıfat tamlamasının ta kendisidir Arakçı Tilki!ağakçı tiki gibi bişi çıkarıyo ağzından bi çırpıda ve hızla ve sonra hep beraber gülüyoruz doya doya:)<br />Sen aylarca televizyon seyrettirmemeye uğraş ama sonra önüne geçemeyeceğini anlayınca bari güzel bişiler seyretsin diye düşün ve bula bula Dora'yı bul:)<br />Annesi biraz daha inatçı olsa aslında Dora'nın kendi ismi olacağından habersiz olan Diloş Hanım da bir bayıl bu çizgi filme...ve hatta Dora'dan daha çok yan karakter Diego'ya gizliden gizli bir aşık ol:)<br />Kızım sürekli Diyegoo diye bağırır oldu evde:)<br />Son bombası da işte bu Dora'daki kötü karakter Arakçı Tilki kardeşimiz:) Arakçı gözüktüğü zaman 'ARAKÇI AYIP SANAA' diye bağırırsa Dora,arkadaşları ve bittabi izleyen sabiler,Arakçı araklayamadan kayboluyo:)<br />Her bölümde bi macera,dadından yinmio bu Dora'da..her macera sonunda da maminle beraber(kendisi maymun oluyo) 'başardık başardık' diye dans ediyo hanım kızımız:)<br />tabi bizim Diloş hanım da durmuyor,o da başarıyo,dansın kralını icra ediyo:)<br /><br />Diceem o ki...<br />Hayat akıp gidiyo...dişi mi çıktı,kabız mı oldu,kakası mı geldi,çişi mi,yedi mi yemedi mi,uyudu mu uyumadı mı diyee diyee...17 ay doldu 1,5 yaşın kutlamalarına az kalıyo...<br /><br />tabii kaç yaşındasın Diloşum sorusunun cevabını update etmek gerekiyor:)<br />parmakla yapılan 1'e eşlik eden ve çok sık sorulunca sıkılıp biy biy biyyyy diye sinirlenen Diloş'a yaşlandığını anlatmak ,1.5 sayısıyla tanıştırmak lazım geliyo:)<br /><br />Sayı demişken...saklambaç oynayan Diloş'un saymasının da hastasıyım tabe annesi olarak:) duvara yüzünü dayayıp,bi,iki,iki,iki,ikiii diye bağırınıp epey saydığına kanaat edip yüzünde bir komik sırıtışla sobelenecek adam aramaya başlaması da çok güzel geliyo bana be anacım:)<br /><br />Sonraaa 17 aylık Diloş insanı 3-4 ay önce başladığı evcilik oyunlarının kompetanı oldu diyebiliriz...kendisi elindeki hayali üzümleri tek tek koparıp,barbi diye adlandırdığı fekat barbinin üçte biri boyutundaki bıdık bebelere sırayla yedirmesi çok eğlenceli oluyo..Kendisi yemek pişiriyo,barbilerin altını değiştiriyo,onları yıkıyo falan..bööle bütün gün bi anaç tavırlar..he tabi bir de klasik tüm bebeler gibi,temizlik ustası...bırak bütün gün ev silsin,çamaşır silkelesin..kızın ruhunda bir acayip ev kadınlığı var hayır olsun demek istiyorum...Anneannesinin bir elçisi gibi son zamanlarda evde yerde gördüğü en ufak bir toz parçasını bana gösterip temizletiyor,bravo kendisine!<br /><br /><br /><br />İşte biz bütün gün bu barbilerle yiyo yediriyo,içiyo içiriyo,zıçıo zıçtırıo durumlarındayız....Barbiler sayesinde tuvalet eğitiminde çığır açıciiz gibime geliyor,kendilerinin kendiliğinden barbi e-e diyip 2 bebeyi de alıp tuvalete koşup dandikten ikea lazımlığına oturup,onları da plastik sandalyeyi ters çevirip içine oturtup ıkınıp göya tuvaletini bile yaptığı oluyo...hadi bakalım,yakında gerçekten yapar belki...o zaman eğitim bile vermeden lazımlığa zıçan bi bebem olur belki,o çakma barbileri yapan çinlilere de teşekkürü borç bilirim o zaman:)<br /><br /><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SSxuFBNOdPI/AAAAAAAAAFU/qjSjng9D1MM/s1600-h/Dilos1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 241px; height: 320px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SSxuFBNOdPI/AAAAAAAAAFU/qjSjng9D1MM/s320/Dilos1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5272710296246318322" /></a><br /><br /><br />Diloş Hanımla böyle eğlene güle duralım,ben napıyorum diye bir durup kendime sorduğumda,bir aynaya baktığımda...onu yedirip,süsleyip,gezdirirken...yazın verdiğim kiloların aynısından bile fazlasını geri aldığımı,başka da bi numero yapmadığımı görüp sinir oluyorum kendime...Tam iş kurucam diye bayramda gaza gelip gecenin 11inde Diloşu uyutup Amerikadaki firmayı aradığımda aldığım cevap ve akabinde patlayan kriz de zaten senin neyine iş dön de kıçını bi küçült önce diyo belki de bana...<br />Bilmiyorum...bu ara sadece anneyim ve aslında ben bi sürü şey olsam daha iyi olabilirim...<br />bekliyorum...<br />Çalışan annelere de özeniyorum hatta galiba onlara gıcık oluyorum...Hele bu ara Diloş son 2 haftadır hastalıklarla boğuşurken iğrenç mızmız ve epey acaip huylara bürününce...ve son günlerimi sabah 8 akşam 9 mesai şeklinde onu eylemeye çalışıp, ne yaparsam yapayım mutlaka bir mızırdanma görüp de delirincce...sabah işe gidip akşam da eve gelip 3-4 saat vakit geçirsem yavruyla daha mı sağlıklı bireyler oluruz sorusuna takılıyorum...<br /><br />Diloş hasta demiştim di mi...O kadar da gürbüz görünümlü anacım...yine de hastalanma oranı çok da düşük değil,onu anlamıyorum...Geçen hafta çok zor geçti.Önce bi ateşi çıktı sebepsiz...aynı gün düştü.sonra 3 gün sonra öksürük,burun akıntısı ve manasız kaprisler...doktora da gittik bişi yok...öksürük şurubu...ama yan etkisi olabilir bişi...sonra pazar günü 2 kere yarımşar saatten içine cin girmiş gibi bağıra bağıra ağlayıp kafasını ordan oraya atan,asla sakinleşemeyen...aralarda dokaaa dokaa diye inleyen Diloş...bi ara uyuuu uyuu diye bağırdı...<br />Sonra dün yeniden doktor ama bu sefer en tecrübelilerinden olan bi tane doktor...ve teşhis 1.dakikada, orta kulak iltihabı...<br />canım bebeğim,o kadar acı çekiyodu ki...sonra anladım;o doka diye bağırışı ,kafasını tokası acıtıyo sanmasındanmış...ulen ben de takıyorum tokayı bağırıyo,açıyorum tokayı yine bağırıyo,aptal olmuşum....<br />Uyuyunca geçiyo diye uuyuuu uyuuu diye inliyodu....<br />Şimdi daha iyiyiz,sonunda 17 aylik hayatında ilk antibiyotiğini de tattı canım benim.<br />Ama çok beter bii durum bu orta kulak iltihabı Allah tüm bebeleri bundan ve her türlü hastalıktan korusun...<br /><br />Durum bu...hasta olduğu günler dışında pek tatlı,sakin bi kızım var benim...Bu ara hem hastalık hem de 2 yaşa doğru ilerleme nedeniyle ara ara bi çıldırıp sinir gösterileri olmaya başladı ama sanırım...Hayırlısı...Daha kimbilir neler olcek...<br />Ha aslında en önemli konum var parmak emme...ama onu da bi sonraki postta yazarım belki...(o kadar uzun ara verince postlara belki yazana kadar emmeyi de bırakır:)nerdeee ve keşke:)<br /><br />Bu fotoğrafları Amerika vizesi için çektirdiydik bu ay...Vizesi de oldu kızımın...fakat gitmekten vazgeçtik bu sıra...Belki seneye...<br /><br />Fakat benim için şu sıra en büyük bomba başka bir seyahat...Bir aksilik çıkmaz da herşey yolunda giderse; 1.5 yıl sonra ilk defa Diloş Hanım bizden ayrı 3 gece 4 gün geçirecek anneannesi ve dedesiyle...Pek heyecanlıyım...Yılbaşında Roma'da olur muyuz...bakalım,İnşallah diyor...<br />Diloş'un beni çok güldüren bir olayını anlatarak bu pek uzamış yazıyı bitiriyorum...<br />Efenim, yatakta yatmış kendisiyle cilveleşip kıkırdıyor,gıdıklıyoruz birbirimizi(ahan da girişe bak,yazının sırf burasını okusa biri,ne farklı bi konu gibi aslında:))<br /><br />Diloş yüzüme bakıyor,inceliyo gayet dikkatli...ve bi anda pek sevinerek uğ bee diyo..<br />O ne be diyorum,sonra bir daha kıkırdayıp yüzüme dokunuyo uğğ bee diyo...Ben uğ bee nin ne olduğunu o an anlıyorum fakat ne alaka diyorum...Sonra diloş dudağımın üstündeki yıllardır 'etbeni mi ne beni bu ' diye sorguladığım ben' e dokunuyor yine..ve yine aynı uğğ beee...<br /><br />AH BEEEEEEE CANIM DİYORUMM:)<br /><br />Bu ara kafayı arılar,böceklere,kelebekere takan Diloş uğur böceklerinin de hastası...Benim o ben' e diyor uğğ bee... diye...sonra aynaya bakıyorum gerçekten de ben diil,bi ara inandığım hiç geçmeyen sivilce de diiil yahu o; yıllardır bulamadığım cevabı kızım buluyor...Uğur böceği len ooooooooo:)<br /><br />Diloş'u çok,pek çok seviyor...herkese de sevgi saygı hürmet gönderiyorum...<br />Issız Adam da güzeldi araya onu da sıkıştıriiim,sayesinde aylar yıllar sonra hafif çakırkeyf bile oldum,teşekkür ediyorum:)crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-10226769340608659552008-08-06T01:16:00.003+03:002008-08-06T23:22:18.998+03:00özledim<a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2Xo2Je3I/AAAAAAAAAC4/dDDBt9teKbY/s1600-h/collage54.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2Xo2Je3I/AAAAAAAAAC4/dDDBt9teKbY/s320/collage54.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5231483328129497970" /></a><br /><br />Epey uzun bir zaman oldu yazmayalı...Değil blog veya gazeteye bir yazı,telefonda mesaj bile yazmadım aylardır ben...<br />Sıkıntı ve muz kabuğu zaman zaman kapımızı çalsa da,hayat pek telaşlı,yorucu genelde eğlenceli ve pek bir öğretici geçiyor Diloş Hanımla...<br />14 ayı geride bırakacağız 2 hafta sonra...O kadar çok şey yaşadım ki nereden başlayacağım bilemiyorum anlatmaya...<br />En sondan belki de...<br />Mesela şu an saat gecenin 1.20 si ve Diloş Hanım Annneee,anneee...ve sonra cevap alamayınca Babaa diye seslenip bağırdıktan sonra tekrar uyudu...Benim de uykum kaçtı bu gece yarısı aktivitesiyle...e başlayayım artık yazmaya dedim.<br />Tekrar uyudu dediysem,ben hanımın yanına gittim,kucağıma aldım,loş odasındaki pembe koltukta oturdum ve fakat nafile...Hanım huzursuzdu...Şu an babasının yanına attım onu,öyle uyuyor...<br />Hiiiç öyle aman yatağa alma,alışır sonra demeyin,demesinler...Demeseydim:)<br />1 yaşına kadar,4 aylıktan itibaren akşam 9.30 da yatıp sabah 8lere kadar deliksiz uyuyan Diloş Hanım 1 yaş itibariyle geceleri mutlaka 1 kez uyanmaya,bazen uyanıp yatağına koyduğumda çıldırmaya ve artık ilk uykuya dalma olayını yatağında yapmamaya başladı...<br />Ağlatarak uyutma? Asla...Bu yöntemi yapabilenleri takdir ediyorum...Yok aslında etmiyorum.Nasıl yani diyorum...Sesi kısılana,aklını-aklımı kaçırana kadar bağıran bir küçük insan yavrusunu nasıl ağlatabilirim ki gecelerce?<br />İnsanoğlu bir garip...ne kadar istemese,onaylamasa da bazı şeyleri sırf gaza gelip,sırf olması gereken bir tek doğru varmış gibi yapmaya çalışıyor bazen...<br />Ben de denedim yani,kitaplarda okuyup,bir kaç arkadaşımdan duyup Diloş'u ağlatmayı...<br />Ama napiiim, aylarca sorunsuz uyuyan bir minik insan bir anda değiştirince halini,alışamadı bünye tabii...Saçmalamak doğamızda var yani!<br /><br />Neyse neyse...kısa bir yazı olacaktı bu...dönüyorum temalı...<br />Diloş geceleri böyle bu ara sapıtsa da,genel olarak pek eğlenceli bi arkadaşımız...<br />O kadar eğlenceli ki kendisini tatil arkadaşı olarak benimseyip,gayet cesaret örneği göstererek eşek ölüsü kadar para bayılıp bir gemi seyahati bile yaptık 10 gün önce...<br />Gemi diyorum,13 aylık ve yürümeye tam da bu tatilden 1 hafta önce başlayan dünyayı tanımaya en bi hevesli insan evladıyla gemi seyahati!İnsanlar tatil köylerine bile bakıcıları,olmadı anneanne babaanne karması ile falan giderken,biz çekirdek aile ve İstanbul'dan çıkıp Venedik'e falan giden ve gittiği limanlarda ada vapuru misali 3 ila 8 saat kalan bir gemi ile seyahatten bahsediyorum!<br /><br />Hangisini yapacaktık?Gittiğimiz şehirde kalınan o kısıtlı sürede 40 derece sıcakta deli gibi turist mi olacaktık,yoksa tek derdi yürümek ve oynamak olan sabi ile atraksiyonlara mı girişecektik...Herbişiyi yaptık evet herbişeyi!<br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2X4ZZuLI/AAAAAAAAADY/ollDp_nawmo/s1600-h/collage59.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2X4ZZuLI/AAAAAAAAADY/ollDp_nawmo/s320/collage59.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5231483332303894706" /></a><br /><br />Sonuç;Diloş pek bir eğlendi fakat ileride hiiiç bi hatırası olmicek!<br />Biz,öküz gibi yorulduk,ve evet ileride o gittiğimiz limanlarda hatırlayacağımız pek yöresel bir anımız olmicek!<br /><br />Yani uzun lafın kısası,galiba kendime geliyorum...O eski çılgın hallerim tam olarak eskisi gibi olmaa da, biraz biraz kendime özgü hallere geri dönüyorum...Bunun en bariz örneğini son tatilimizle yaşadık...<br /><br />Hayat güzel,telaşlı ve bir o kadar yorucu...<br />Ama Diloş da pek bir lokum be kardeşimm...Kızım diye demiyorum,iyi ki doğurmuşum canım cicim seni diye ekliyorum:)<br /><br />Ha bu arada,kendisi 13,5 aylık hayatında epey eğlenceli bir diş buğdayı partisi ve bir de pek kalabalık bir doğum günü partisi de geçirdi.1 yaş doğumgünü partisinde çocuğun kendisi eğlenmez diye düşünmek yanlışmış,valla bizim hanım pek bir eğlence ve parti kızı olup çıktı!<a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2Xzu0RhI/AAAAAAAAADI/q4ZJHQzVZV0/s1600-h/collage57.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2Xzu0RhI/AAAAAAAAADI/q4ZJHQzVZV0/s320/collage57.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5231483331051537938" /></a><br /><br />Diş buğdayı aktivitesini anneanne ve dede organizasyonu ile bir otelde yapmıştık,evin sağlam kalması açısından iyi fikir olduğunu düşünüyorum!Dolayısıyla doğumgünüsünü de açıkhavada yaptık.18 Haziran 2008 günü Yeşilköy Rönepark'taki çay bahçesinin bir kısmı düğün yeri gibi süslendi ve palyaçolu bol çocuklu(18-19 adet her yaş grubundan sabii) eğlenceli bir Diloş iyi ki doğmuş şenliği yaşandı!<a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2XhpjUXI/AAAAAAAAADA/LxCCWh6eHHk/s1600-h/collage56.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2XhpjUXI/AAAAAAAAADA/LxCCWh6eHHk/s320/collage56.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5231483326197617010" /></a><br /><br />Bloguma tekrar geri dönme isteği de bu tatiller ve partiler ve bilimum aktivitelerden sonra geldi zaten...Çünkü ben son 1 yıldır yaptığım hiçbirşeyi tam olarak hatırlamadığımı farkettim...Mesela doğumgünü oluyor,akşamında pestilim çıkmış,bel ağrısından ölmüş,ayaklarım patlamış ve beynim su kaynatmış olarak eve geliyor ve o günü asla yaşamadığımı farkediyorum...Tatil bitti,Diloş Venedik'te mi kuşların arasına dalıp yerlerde debelendi yoksa sıcaktan fenalık geçirip sinir krizi yaşadığı ve bize yaşattığı yer Dubrovnik miydi mesela hiç hatırlamıyorum:)<br />Dolayısıyla elimde kalan resimler oluyor,bir yerlere not düşmem gerekiyor...<br /><br />Hiç öyle tahmin ettiğim gibi bir anne olmadım.Zaten bişi tahmin etmiyordum aslında ama...Ne biliim mesela her yaptığını kayıt eder,her bilgisini not ederim en azından sanırdım!Yok,öle bişi yok...Çocuk 7 aylıkken ayağa kalktı,ve heh erken yüricek bu arkadaş dediler,dedik, günlerce,aylarca yürümesini bekledik,sonra beklemekten sıkıldık,çünkü kendisi emeklemeyecek kadar tembel,bi yerlere tutunmadan yürimiicek kadar temkinliydi...dolayısıyla aylar sonra teee 13.ayında bi zaman yürüdü...ahan da tarih sor...yok! Neyse kameraya o kendi kendine gaza gelip koridora çıkıp,basıp gittiği o ilk anları aldım Allahtan!<br /><br />Dolayısıyla bloguma biraz tarih düşiyim bari dedim...<br />En azından 1 yaşından sonra bile başlamak da bişiydir dimi:)<br /><br />Bir de hiç öyle sandığım gibi korkak bir anne de olmadım zamanla...Bugün yataktan aşağı attı mesela Diloş kendini,yataktayken bağırıyodu al beni diye,aşağı atliince sustu...He tamam bişi olmadı demek dedim...Düşe kalka büyüyecek bu küçük kız, ve ben buna alışmaya gayet hazırım galiba...Allah büyük kazalardan korusun tabii ama,korktukça daha çok bişiler oluyo gibi geliyo bana...Sonra o hijyen manyak anne halimi gayet attım üstümden...İlk başlarda her annede belki olduğu gibi steril manyaklığı vardı...Ooo zamanla bu sabiler seni gayet eğitiyo...Şimdi yere oyuncağı düşüyo,bardağı düşüyo hop üfle ver eline...oo kimbilir görmeden neler alıyo yerden ağzına, bak bişi olmuyo diye rahatlatıyorum kendimi!<br /><br />Yerlerde debeleniyo,yemek yerken saçının her tutamı aynen o yemekten oluyo mesela...Önemli değil...Benim için tek ve en önemli şey,Diloş doğduğundan beri asla vazgeçmediğim saplantımm; her gece banyo yapması...Aylarca sosyal hayatımızın içine etse de mutlaka yatmadan banyo yaptırdım Diloş Hanıma...Hala da yapıyor ve bence çok iyi oluyor...Yatma rutini için süper bir başlangıç..Bu bebeler alıştıkları şeyleri düzenli olarak yapmayı seviyor...Hatta yaz sıcaklarında,bu ara günde 2 kere yıkanıyor arkadaş,gayet su kurbağası tadında...<br /><a href="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2X-L7sEI/AAAAAAAAADQ/UDCS3dKuAWg/s1600-h/collage58.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/SJn2X-L7sEI/AAAAAAAAADQ/UDCS3dKuAWg/s320/collage58.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5231483333858013250" /></a><br />Anlatacak öyle çok şey birikmiş ki devam etsem bitmez zati bu post...<br />Diloş'un epey yoğun ve sosyal hayatı var mesela anlatacağım...Benim kadar hatta benden çok arkadaşı var!Bir yakın çevre,yakın arkadaşlarımın çocukları var sık gördüğü...Bizim sitede her gün gördüğü ve benim de anneleri ile arkadaş olmama sebep arkadaşlar edindi bir de...He bir dee, blogcu annenin bebesi de blogcu olur misali; benim çok yoğun arkadaşlarımın bebelerini bizimle aynı sıklıkta dışarıya çıkaramaması ve buluşamamamız sebebiyle bloglardaki blog annelerinin birbirinden güzel yavru blogcuları arkadaşı oldu Diloş'un...Süper düper bir yapılanma yapan <a href="http://www.pi.web.tr/aycao/">Ayça</a> sayesinden epey faal bir oyun grubu oluştu güzel bebeler için...Hatta gruplar büyüdü,bölündü,yaşa,lokasyona göre gelişim gösterdi.Şimdi her hafta çocuklar için buluşulup mutlaka bir aktivite yapılıyor.İsteyenler Ayça'nın sitesinden sanırım gruba üye olabiliyor...Buradan Diloş'un Erin,Marcello,Efe,Damla,Aslan ve Kerem ile arkadaş olmasına sebep Ayça'ya teşekkürlerimi gönderiyorum...Blog gerçekten faydalı bişi,her konuda diye ekliyorum...<br /><br />Sonra emzirme var mesela anlatmak istediğim...Emzirmeyi kesmemle başlayan süreç var mesela son 1 aydır....Değişen ruh halleri var kendisinin....Oooo bi dolu şey...<br />Sonra bakıcı mevzuları...Arkadaşlarımın bakıcılarla yaşadıkları,benim asla bakıcı almam demem ama bazen fenalık bastığından acaba mı diye kafa karışıklıklarım...Diloş'u çok seven ama asla klasik anneanne tipinde olmayan ve beni genelde kendi halime bırakan annem var mesela...Diloş'un anne bağımlısı olma yolunda ilerlemesi var bu sebeple...<br />var da var...<br /><br />Yani hayatımda sadece O var...<br />Bundan böyle umarım ve dilerim de uzuun bir süre de böyle olacak...Ama Herhalde belli bir zaman sonra alışıp,başka konulara da ağırlık vereceğim di mi?<br /><br />13.5 aylık; çevresiyle acayip barışık,en sevdiği yemek semizotu,en sevdiği atıştırmalık her türlü hamur işi,en sevdiği hayvan Miyav ve en sevdiği şarkı *malesef* haydi lili lili lili lili yar olan ,bisikletiyle sabah çıkıp akşam eve gelsek sıkılmayacak olan, bisikletin üzerinde kafası düşüp uyuya kalan, tüm erkek cinslerini gayet ayırt eden,gittiğimiz restoranlarda en yakışıklı garsonu,mağazalarda en havalı satışçıyı bulup ona abiiii diye seslenip göz süzüp,kaçamak gülüşler atan,bişi yerken mutlaka etrafında kim varsa taa en uzak masadakine bile elindekinden ikram eden,hatta mümkünse zorla ağzına sokup yediren,muzur bakışlı,poposu gamzeli,bugüne bugün 7 minik dişli,saçları doğuştan gölgeli,kurulmuş bir bez bebek tipli en bi siyah zeytin gözlü benim tombikcan kızım Diloş hayatın gerçekten kendisi...<br /><br />son olarak kendime not, unutmamak adına...bir kaç haftada acayip hızla çoğalan kelimeleri:<br />anne- son 2 aydır acayip düzgün,ve bazen de annejim<br />baba- bazen babeeee bazen babaaaaaaaaa,bazen de babammmmmmm<br />dede-bazen didiie<br />anneanne-son 1 aydır kesildi,anneaa diyor ona da<br />abi<br />abijim :abicim:)<br />miyuv: miyav<br />beyyu:berru(ilk göz ağrımız,begocanın kızı)<br />ede: ece ve ege <br />emme: emre<br />av av :hav hav<br />mama<br />meme<br />atti :attı yerine göre de açtı,yani aç<br />düttü:düştü<br />del: gel<br />bitti<br />ditti:gitti<br />biy: bir<br />diyu: didem-halası<br />diya: dila<br />edua :eda<br />abia: abla sanırım:)<br />diir: demir(her sabah Diloş kahvaltı yaparken balkonun önünden bakıcısı tarafından pusetle gezdirilen komşumuzun Diloşla arası 1 ay olan oğlu,pek hevesle bekliyor sabahları bizim kız,hayırlısı:))<br /><br />bu kadar uzun posttan da anlaşılıyor ki ben yazmayı pek bi özlemişim...İçim öyle dolu ki,aslında başıma öyle çok şey geldi ki...<br />bir ara sondan başa doğru gidersem,belki de ara ara...anlatırım...<br />Ama mutlaka bundan sonra ; başıma gelecekleri paylaşacağım...<br />paylaştıkça iyi geliyomuş;blogumu çok özlemişim, hatırladım!hadi hayırlısı bakalım...crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-83799692883961811302008-04-10T23:48:00.000+03:002008-12-09T09:00:39.310+02:00Bu bahar başka bahar!<a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R_5-JL5qgxI/AAAAAAAAACw/fKdRbkB2Azs/s1600-h/10042008435.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R_5-JL5qgxI/AAAAAAAAACw/fKdRbkB2Azs/s400/10042008435.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5187722517055963922" /></a><br /><br />yok yazı dizisi falan yok!<br />Tek gerçek var, o da Diloş:) her gün büyüyen,güzel kuzoş,kızoş...<br />Ben unuttum tüm o cinleri,o lohusa günlerini...hatırlamak istiyorum,yazıcam diye...2 aydır elim gitmiyor...Çünkü Diloş her geçen gün daha da tatlı oluyor...<br />Bugün çektim bu resmi,her gün çekilen onlarca kareden biri...<br />Cici bebe verdim eline ilk defa...her biyeri minik minik bisküvi olup,mmm mmm yapa yapa yerken minik elleriyle o bisküviyi...amaan be dedimmm işte hayat,işte gerçek sevgi...<br />her an emekle,özenle geçiyor...yorgunluk oluyor,inişler de..<br />ama Diloş'un her bir bakışı herşeyi unutturuyor...<br />10 aylık olacak bir hafta sonra kızım...elinden tutunca yürüyor,köfteleri lüp lüp yutuyor...kendince bir sürü şey anlatıyor...<br />bugün akşamüstü çay keyfi yaptık kızımla balkonda...köpeklere bağırdı,bahçedeki tüm çocukları çağırdı...<br />zaman geçiyor,Diloş'un bir bakışı herşeyi siliyor...aklımda sadece o ve güzel gözleri kalıyor...<br />İyi ki doğurmuşum be..iyi ki...<br />darısı tüm isteyenlerin başına..<br /><br /><br />yani diyeceğim o ki...<br />hüzün epey geride,bahar evimizde...aslında artık hep bahar var bizde...Diloşla başka mevsim olmaz ki:)<br /><br />yorumlara toptan cevap buradan veriyorum;herkesi seviyorum,kızımla pek geziyoruz,bloga uğramaya pek vakit bulamıyorum...vakit buldukça bu sayfa hep doldurula,bundan böyle Diloş neler yapıyor anlatıla!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-34652991725481204982008-02-04T15:33:00.000+02:002008-12-09T09:00:39.869+02:00post dizisini takdimimdir...LOHUSA Cinleriyle geçen günler ve sonrası....<a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R6dxagU52cI/AAAAAAAAACg/MFxwPG9rp_I/s1600-h/collage53.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R6dxagU52cI/AAAAAAAAACg/MFxwPG9rp_I/s320/collage53.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5163220197971712450" /></a><br /><br /><br /><br />Geçen hafta gittim gelin olarak girdiğim evimize...Her bir köşesini özenle,inanılmaz büyük emeklerle yaptırıp döşediğimiz, yaptırdığımız tadilatlar nedeniyle evlenmeden koca ile birbirimizi bazen öldürme derecesine kadar gelmemize sebep,o yeşillikler içinde güzel eve...Önce evliliğe alıştım orada,yeni bir evde,evin hanımı olmaya,otel hizmeti aldığım ana evinden çıkıp otel hizmeti vermeye başlamaya,yeni bir semte,yeni bir çevreye,bir sürü yeniye o evde alıştım.Çok ama çok güzel anılarımız oldu o evde...Diloş da o evi gördü ilk, o evde yaşadı dünyaya ilk alışma günlerini...<br />İşte geçen hafta o kadar çok sevdiğim ilk evimize giresim gelmedi benim.Kapısını açtığımız anda kasvet çöktü içime...Ruhum sıkılıverdi anında...Girmedim içeri,giremedim.Halbuki çok renkli bir evdi,aynı benim dünyam gibi...O renkleri artık göremedim.<br /><br />Göremedim çünkü orada yaşadığımız 3 senenin son 3 ayı benim için 3 sene gibi geçti.Yaz akşamlarıydı o son 3 ayda yaşanan...Yaz en sevdiğim mevsimdi halbuki...Ama bu son yazın akşamları öyle kasvetli ve ağırdı ki..Geçmek bilememişti...<br /><br />Dila'nın o güzelim ilk 3 ayını ben hiç mi hiç anlamadım...O ilk 3 ayı ben hiç yaşamadım.Şimdi geriye dönüp baktığımda çok kesik hatırlıyorum 4 ay önceyi..Hafızam o kadar kötü değildir ama, silmiş işte ağır depresif hallerimi...<br /><br />Yok yok, hiç öyle fena bir şey değil doğurmak, dünya güzeli bir bebeğe sahip olmak...Ama işte hormonlar,etraf,bünye; yapıverdi beni çaresiz bir deli...<br /><br />Doğum sonrası dünyanın pembeye değil de mora mosmora bazen de siyaha boyandığı bir ruh hali ile yaşadığım,yaşattığım sıkıntıları anlatacağım bir kaç post...<br />Şimdiden; dünya güzeli Diloşumun ilk günlerinde ona en mükemmel şekilde bakacağım diye kafayı üşütürken,türlü acayiplikleri yaşarken, bana verdiği müthiş destek için kocaya teşekkür ederim.İyi ki Diloş'umun babasısın be kocam...Sen olmasan kesin ama kesin 3. sayfa haberi olmuştum!<br /><br />E o zaman yeni doğuracaklar, çoktan doğurmuşlar,lohusalığı pek mutlu geçenler,endişeden ölme raddesinde ilk günleri atlatanlar; ben pek çok kimsenin anlatmadığı, hatta doğumdan önce öylemesine bir konu başlığı olarak arada gözüme çarpan lohusa depresyonunu kendi yaşadıklarımla anlatıyorum...Umarım bir işe yarar anlatacaklarım:)En kötü, içimi döker, buraya not almış olurum...Unutmak daha güzel olsa da!<br /><br /><strong>18 Haziran 2007 -Kristıl'ın annelikten pek bir habersiz hayatı,bir bıçak gibi kesildi!</strong><br /><br />Doğum öncesi, hamileliğimde nasıl karnımdaki bebeğe dışarı çıkamadan insan muamelesi yapamadıysam,doğuma giderken de bir o kadar habersizdim akşama tamamıyla değişecek hayatımdan,korkularımdan,isteklerimden,tüm hislerimden...<br />Yani ben hiç konuşamadım karnımdaki Diloşla...Hiç diyemedim o içerdeyken,'canım,bebeğim 'falan...Belki de hiç ama hiç hazır olmamaktı bu anneliğe...Belki de zaten kimse hazır olmaz ki anneliğe...Ama konuşan arkadaşlarım vardı,karınlarının içindeki dünyadan habersiz yavruyla muhabbet eden,sohbet koyulaştıran...Belki de doğurmadan bebeği,konuşmak lazım arkadaşla...Daha bir yaklaşır belki insan ruh hali olarak anne olmaya...<br /><br />Neyse efendim,biz 18 Haziran sabahı bir telaş çıktık evden saat 6 sularında kocayla...Pek konuşamadık yol boyunca,heyecan fena halde,el ele tutuştuk yalnızca...Belki de hamileliğimin en romantik anı hastaneye o şekil gidişimizdir,çünkü genelinde zati manyak bir hal vardı hamileliğimde bende:)<br />Hastaneye girer girmez,ellerimizde sanki 3 aylık kalmaya gelir gibi bir halde olan çantalar,torbalar,valizler yollandık odamıza...O torbaların hepsinde ayrı ayrı süsler,püsler,şekerler,sepetler,tüller,yazılar,masa örtüleri mumlar doluydu...Sanki evlenmeye gelmişim anasını satiyim hastaneye!O derece bilememişim doğum olayını!<br /><br />Doğuma girmeden tüm heyecanımı odanın dört bir yanını süsleyerek bastırdım...Hakikaten ben biraz uğraşsam iyi bir organizatör falan olurmuşum ama başka bir hayata kaldı bu yeteneğim:)<br />1 saate yakın kocayla odayı süsledikten sonra,elinde kurabiyeler,türlü türlü ikram edilecek ıvır zıvırla annemler geldi yanımıza...Ve nasıl geçtiğini anlamadığım dakikalardan sonra ameliyathaneye alınmam ve epidural anestezi için hazırlık yapılması..Benim acayip huylanmam...ama tabii ki anestezi uzmanının büyük başarıyla epidurali uygulaması...vee perde...Koca,hoca(yani doktorum)beraber geldiler içeri...Başladı gösteri!Garip ama ben tutturdum 'hissediyorum kestiğinizi' diye!Hemşireler,doktorlar koca falan gülüyor geçiyor,o sırada 2-3 kat kesmişler zaten beni,başlamış operasyon ama ben ısrarla bağırıyorum 'ay ay ay ' diye...Ama yeminle sürekli bir acayip hisle acı arası bişi duyuyorum,sinir bastı!Kocanın eline batırdım tüm tırnakları!O kadar çok konuşmuşum ki Diloş'u çıkaracakları sırada uyuttular beni 2-3 dakika,gözümü açtığımda pembe suratlı bişi vardı kollarımda...Hala da pek gür olan sesiyle ağlarken,kollarıma koymalarıyla susması bir oldu Diloş'un...Bence o an herşeye değer be Diloşum:)<br /><br />Yani diyeceğim şu ki eğer normal doğum yapmaya korkan veya manisi olan varsa benim gibi, epidural anestezi bence kesinlikle tercih edilmeli...Tabii iyi bir anestezi doktor ile...<br />Benim en büyük paranoyam bacaklarımın uyuşukluğunun açılmayacak olmasıydı ki odaya giderken bile başlamıştım oynatmaya ayaklarımı.<br /><br />Ve artık hayatın değiştiğinin resmi...Odaya girişim,içerde gülen,ağlayan bir dolu göz,yatağa yatırılışımm vee Diloş'un hemen getirilip emme halinin bir an önce başlatılması...O güne kadar emzirmeye bir garip bakan bende amanın bir çaba bir çaba...O nasıl bir hissiyattır,nasıl bir güdüdür gerçekten yaşamadan kesinlikle bilinmez...Ve ama işte orada kadın halinin rafa kalkması ve anne halinin can bulması yaşanır...Senelerce sakladığım göğüsler, artık neredeyse umuma açılmıştır...Sen kendini bilmeden binbir gayret minik bebeni yaşatmak için besleme derdine düşmüşken dünya umurunda değildir...'Ooo baba merhaba,oooo Ahmet Amca hoş geldin girsene!' halleri! Orada açtığın göğüs değildir, o Diloş'un besin kaynağıdır...Ki ben o güne kadar, hmmm asla babamın yanında emzirmem,yo yo mümkün değil dışarıda emzirmem falan derdim...Ohoo daha neler derdim de işte hepsinin yalan olduğu andır,yerdir..Anne olunca tüm doğruların değişebilir!<br /><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R6dzFAU52dI/AAAAAAAAACo/ah-CLjaDHw4/s1600-h/%C5%9Feng%C3%BCl+pall%C4%B1+139.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R6dzFAU52dI/AAAAAAAAACo/ah-CLjaDHw4/s320/%C5%9Feng%C3%BCl+pall%C4%B1+139.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5163222027627780562" /></a><br /><br /><br /><br />Doğum ve hemen akabinde bebekle olan iletişim işte böyle emme,emzirme,gaz,çiş,kaka,ağlatmama şekliyle başlar...Bir anda,gerçekten aniden,bir insan yavrusu girer hayatına yaşatmak zorunda olduğun...Hatta en mü-kem-mel şekilde yaşatmak zorunda olduğun...Bu 'en mükemmel,en iyisi, en doğrusu, en güzeli' zaten bir süre sonra benim sıyırmama yol açacak durumlardır...En iyi nedir, en doğruyu kim yapar, kim bilir!<br /><br />Kıssadan hisse bu postu bitirmek gerekirse, lay lay lom doğuran ,bir parti tadına odayı,evi süsleyen ben,doğum sonrası hastanede bizimle sevincimizi paylaşan dolu,dopdolu akraba ve arkadaşımıza sevinen ben...Bir anda yepyeni bir dünyaya, emzirme dünyasına adım atarak ilk şaşkınlıkları yaşamaya başlarım...<br /><br />Meğer emzirmek ne mühim işmiş!Bunun sıtmasının olduğunu,o, listede var diye alınan pompanın gerçekten kullanılabildiğini,bebeğin de emerken problemler yaşayabildiğini,veya iyi emen bebeğe hmm aferin güzel emiyor dendiğini!,göğüsten sütlerin akabildiğini,sütün çok olursa bebek de hepsini emmezse göğüslerin tıkanıp şiştiğini....bir dolu bir dolu şeyi...Diloşu kucağıma aldıktan hemen sonra görmeye,yaşamaya,öğrenmeye başladım...Her türlü koca karı laflarının,inanışlarının arasında kaldım...Hayatım Sadece 'Maşallah'tan ibaret oldu...Oooo uyuyor Maşallah,kaka yaptı Maşallah,emdi,Maşallah,gazını çıkardı Maşallah...Artık en ufak bir olumlu, iyi şeye,mesela oo köprü açık,trafik yok Maşallah şeklinde karşılık verir olduk koca ve ben....<br />İşte Maşallah Ailesi epey büyük sınavlar verdi güzel,tatlı,işveli,cilveli Dilooş Hanım'ın doğumu ve ertesi...<br /><br />Bu postun özetinde şunu diyebilirim ki, lohusalık denen dönem çok sıkıntı yaşatabilir evet...Çünkü çok çok yeni,bilmediğin bir dolu şeyin yaşandığı,yepyeni küçük bir insanla devam edeceğin bir hayatın oluyor...Ve buradan yaşadıklarımdan özetle tek vereceğim tavsiye,ilk zamanlar,artık annenin alışma sürecine göre değişir bu zaman zarfı, mutlaka bir büyüğün annenin yanında olmasıdır...Bu anne olabilir,pek istenmeseler de kayınvalide olabilir....Mutlaka bir bilen olmalıdır anacım yanınızda...Olmayınca,ya da az olunca zaten pek karışık olan iç dünyana pek de karışık bir dış dünya eklenir ve zorlanırsın..Ya da bana öyle olur..Zorlandım:)<br /><br />arkası bi ara efeniim:)<br />Bundan sonraki postta....ilk günler...Özgüven eksikliği ve mükemmeli arama feekat bulamama problemi!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-57135019479392168922008-01-28T16:45:00.000+02:002008-12-09T09:00:40.220+02:00Anne Kıristıl cinleri kovdu,hayat yeniden başladı!<a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R530egU52bI/AAAAAAAAACY/pmVwD1bLedg/s1600-h/21122007040.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R530egU52bI/AAAAAAAAACY/pmVwD1bLedg/s320/21122007040.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5160549552947321266" /></a><br />Yaşamadan anlaşılır birşey değil anne olmak...Yaşamadan bilinir bir şey değil, anne olmaya çalışırken,alışırken bocalamak,gel gitleri yaşamak,gülmek,ağlamak,korkmak,heyecanlanmak,şaşırmak...<br />Yaşamadan,gerçekten bileceğin bir şey değil bir bebekle tanışmak ve onu büyütmek için çabalamak...<br /><br />Hayatta duyulan hisleri hep en uçlarda yaşamaya alışmış biri olarak, tabii ki anneliği de pek şahane yaşamaya başladım evet...Ama gel gör ki lohusa depresyonlarının da kralı bende yerleşip uzun süre gidemedi!Dila Hanım en güzel halleriyle büyürken, annesinin lohusa cinleri geldi gitti geldi gittiii...Vee sonunda gittiğine inandığı o deli günleri ardında bırakarak, anneliğin keyfini çıkarmaya başladı pek şükür Kristıl kişisi!<br /><br />Taşınma telaşı,eve yerleşme karmaşası,yeni yaka,yeni semt aslında eski ama yeni yerler,yeni yüzler...Ve her gün yenilenen güzel Diloşş...Meğer ne zormuş anne Kıristıl'ın adapte olma süreci...Meğer kendini pek maceraperest,pek spontan sanan bu kişi,aslında ne kadar zorlanıyormuş her yeniye,yeniliğe....<br />İşte Diloş Hanımın doğumuyla kendini yeniden tanıyan,pek sancılı günleri aştıktan sonra tekrar eski ama yepyeni bir Kıristıl olan bu KİŞİ, yeniden bloguna bir şeyler karalama hallerine girdi...<br /><br />Anne Kıristıl ve maceraları geliyor,gelmeli...Aylar sonra arada merak edip gelen olursa umarım yaşadığım maceralar birilerine iyi gelmeli:)<br /><br />Bu blog bundan böyle sadece Diloş Hanım için yazılacak...E,Zaten benim için dünya sadece Diloş Hanım için dönüyor,hayatım sadece onun için yaşanıyor!<br />Vahim mi,yoksa olması gereken mi,yaşadıkça görmeli:)<br /><br />7 ay 10 gün oldu Diloş doğalı ve ben kendime anca geldim,helal be,var mı ötesi:)<br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R53urgU52aI/AAAAAAAAACQ/q7dcTfpZVN0/s1600-h/12012008196.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/R53urgU52aI/AAAAAAAAACQ/q7dcTfpZVN0/s320/12012008196.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5160543179215853986" /></a><br /><br /><br />dipçik not:lütfen Hamza Yerlikaya kollara tikkat ediniz,anneliğin kazandırdığı tek kötü şey sanırım bu oldu:)kollar şahtı,şahbaza terfi oldu:)crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-75586451038621500402007-09-21T15:24:00.000+03:002007-09-21T15:48:31.033+03:00boşluk...21 Eylül cuma saat 15.00 itibari ile evimiz neredeyse tamamen boşalmış bir halde...<br />salon,yatak odam,dolap odam...her yer boş...boşluk hakim evimizde...<br />taşınıyoruz.<br />yeni evimize gidiyoruz.<br />Hani hep yaşamak istediğim,dönmek istediğim çocukluğumun,gençliğimin geçtiği semte gidiyoruz.<br />Önce eşyalar cilalansın,azıcık değişsin yüzleri...onbeş gün sonra kalan eşyalarla gideceğiz yeni evimize.Yeni yepyeni bir oda olacak tabii o evde.Dila Hanım'ın odası...Kızceğizimin bu evde odası olmadı,3 ay odasızdı yavrukuşum...Üstelik beşiği de kendisinin büyüyen ebatlarına uymadığı için son 20 gündür portatif bebe yatağında yatmakta tombikcanım...<br /><br />Hal bu,durum bu...evde ustalar çalışırken,Diloş uyuymamak için direnirken...Ben de 1 ay boyunca bloga yazıcam diye hayal kurup anca 1 ayda yine vakit bulurken...evde bir boşluk,yüreğimde daha acayip bir boşluk hakim olmakta...<br />Gelin geldiğim evi boşaltmak mı bu boşluğa sebep?<br />Hayır...boşluğun sebebi az önce aynada kendi yansımamı görmem belki...yorgun yüzümü,morarmış göz altlarımı,bitmiş enerjisiz kalmış kıristılı...<br />Lohusalık sendromu neyse bitmiyor anacım...Geldi gitmedi üzerimden...Kendime gelemiyorum bir türlü...olamıyorum eskisi gibi...çok arıyorum o neşeli enerji dolu her bir şeye yetişir halimi...<br />Ben bu kadar güçsüz müydüm ki teslim oldum şu sendroma...anlamıyorum...<br />Kendimi sevemediğim için hayat da bana zor geliyor...<br />Dünyanın en güzel,en tatlı Dilası benim kızım...Bunun için süper mutlu olmam ve hayata pespembe bakmam gerekirken...Beceremiyorum eskisi gibi musmutlu olmayı.<br />Güzel kızımla en canlı halimle ilgileniyorum ama kendimi çok bırakmış vaziyetteyim.Kendimi hiç sevmez bir haldeyim...Hamilelikten kalan küçülse de hala var olan göbeğim ve hala üstümde yapışık kilolar belki benim canımı sıkan...Belki de tüm olay görsellik...<br />Hayatta çok değer verdiğim bir şey görsellik..Belki de görsel halim korkunç olduğu için toparlanamıyorum...Toparlanamadıkça içten içe kararıyorum...<br />Oysaki önümde çok güzel günler var dünya tatlısı Diloşumla geçireceğim...<br />Taşınmaya uğraşıyorum ama kendimi toparlamayı beceremiyorum.<br />Buraya bile yazı yazamıyorum...üretemiyorum...<br />Sanki Dila'dan başka bir şey yok bu dünyada...Kendime gelemiyorum....<br />gözlerimin dolmasını engelleyecek bir formül bulursam,yeniden bir şeyler karalayacağımdır buraya...<br />şimdilik biraz bunalım var havada!crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-38056325371810462532007-08-16T14:16:00.000+03:002008-12-09T09:00:41.352+02:00Dila'nın Delisi!<a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsRkLTp9baI/AAAAAAAAACI/26BtMMU4D3M/s1600-h/boncuk1.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsRkLTp9baI/AAAAAAAAACI/26BtMMU4D3M/s320/boncuk1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099310823507848610" /></a><br /><br /><br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ07Dp9bUI/AAAAAAAAABY/qhzmD3xfDHw/s1600-h/collage49.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099258867288468802" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ07Dp9bUI/AAAAAAAAABY/qhzmD3xfDHw/s320/collage49.jpg" border="0" /></a><br /><br /><br /><br /><br />İki ay..Neredeyse, tam iki ay oldu...Yandaki resimlerde görülen doğum ve hastane anılarını yaşayalı...İki ay...Dila Hanım dünyamıza geleli iki ay oldu...18 Ağustos'ta ikinci ayı bitecek Diloşumun...Öyle hızlı geçti ki o iki ay...Ben birçok şeyi hatırlamıyorum bile...18 Haziran sabahı nasıl heyecanla hastaneye gidişimiz var sadece aklımda...Sabahın 6sında heyecanımı bastırmak için hastane odasını kocayla bir telaş nasıl süslediğimi hatırlıyorum bir de...Bir düğün havası yaratacaktım...Diloşun doğumu düğün gibi olmalıydı...Kalabalık bir parti gibi...<br />Nitekim öyle de oldu...İlk gün odamızda sevinci paylaştığımız insan sayısı 70-80'di!!<br />Ameliyat ve anestezi akşama doğru biraz sarssa da beni, parti havasının tam ortasındaydım...Diloş gelmiş,hayat yeniden başlamıştı!<br /><br />Dila Naz 18 Haziran 2007 Sabahı tam 10.43'de çıktı annesinin koca karnından...Nazan Öncel'in 'Her telefona sen çık,her kapıya sen bak,beni hatırla...' şarkısı çalıyordu fonda...Ve bir de annesinin ağlama sesi...Dila da ağladı ilk çıktığında, ama sonra annesinin koynunda huzurla sessizleşti...İşte o zaman annesi hıçkırdı,hönkürdü,baktı ki kapkara,tüylü beklediği kızı, pembe bir melek!Hoşgeldin Dila...hoşgeldin diye ağladı Kıristıl hanım...Ömründe ilk defa hissetiği o çok başka bambaşka annelik duygusu ile...Sonra babası sarıldı Dila'ya...Annnesinin yanında güçlü bir kol uzandı minik güzel kıza...Aile olmuştu artık Kıristıl ve kocaman koca...Artık tam bir aile,minik pembe,kara saçlı kızlarıyla!<br /><br /><a href="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ07jp9bVI/AAAAAAAAABg/IaPCwP5zgvc/s1600-h/collage48.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099258875878403410" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ07jp9bVI/AAAAAAAAABg/IaPCwP5zgvc/s320/collage48.jpg" border="0" /></a><br /> <br /><br /><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099258884468338018" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ08Dp9bWI/AAAAAAAAABo/TfXAjM1iskc/s320/Dila+do%C4%9Fum+5+094.jpg" border="0" /><br /><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099258888763305330" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ08Tp9bXI/AAAAAAAAABw/f2izMmqlDro/s320/dila+m%C3%BCrefte+5+089.jpg" border="0" /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />Çok şanslı bir bebek olarak doğdu Dila...Sevenleri,arayanları,kutlayanları öyle çoktu ki...Binbir bereketle geldi doğumuyla...<br /><br />Hastaneden çıkıp,ev hayatı başladı sonra...İşte o zaman annesi Kıristıl hanım Dila'nın delisi halini almaya başladı...<br />Önce emzirme dünyasına adım attı ve şaşırdı kaldı bu yeni dünyada...Sonra emzirmeye alıştı ve bayıldı bu minik suratla yaşadığı o güzel anlara...<br />Fakat Kıristıl hanım,yani bendeniz efendim...Hiç onaylamadığı o deli annelerden olma yoluna girdi, bir türlü çıkamaz oldu o moddan...İki aydır bilgisayarı açamaması da ondan...<br />Ay Dila uyudu mu,ay Dila emdi de doydu mu, ay Dilanın uykusu bozuldu mu...Ah Dila'nın kakası koktu mu:)...Dila Naz böylece bir buldumcuk oldu:)<br /><br />Bugün ikinci ay kontrolü için doktoruna gittik ve aşılarını oldu Dila Hanım...Derin ve yorgun bir uyku çekerken yanımda, ilk defa niyetlendim ve yazacağım artık bloguma dedim...Artık gerçek hayata,normal yaşama dönme vakti dedim...<br />Evet bebekle hayat çok değişik ve bambaşka...Trafik kazası gibi bir şok yaşatıyor bebeğin doğumu bence insan hayatında...Ne kadar hazır olursan ol, ne kadar beklentiye sahip olursan ol...Doğum gerçekleşip,bebeği kucağına aldığın an hiç de hazır olduğun ya da beklediğin şeyin bu olmadığını anlıyorsun...Tüm beklentilerin dışında, bambaşka çok başka bir duygu ve yaşam şekli bu...<br /><br />İlk başlarda Dila ile hayatı anlatırken diyordum ki...Sanki bir oyuna katılmışız...Onu ağlatmadıkça bonus kazanacağız,emzir,gazını çıkar,altını temizle,uyut....Bir yarışa katılmışız gibi geliyordu...Aman Diloş ağlamasın,aman bonusları biz toplayalım!<br /><br />Sonra Dila her geçen gün büyüyüp,minik insan halini almaya başladıkça,ona bakışım ve hayatım da öylece değişti işte...Dila annesini,babasını tanımaya başladı...Bize gülücükler atmaya,anlamasak da bizimle konuşmaya başladı...Ve ben de deli anne halini yavaş yavaş aldım böylece...<br />Dila'nın doğumuyla kocaman kocanın önemini iyice kavradım...İyi ki kızımın babası olmuş bu kocaman koca dedim hep...O olmasa şu son iki ayda sürekli değişen ruh halimi kontrol edebilmek, gün geçtikçe artan Dila sevgisi ve sorumluluğunun altında ezilmemek mümkün olamazdı...<br /><br />Buradan en başta kocaya teşekkür ediyorum...Hep böyle kalmasını,hep böyle koca omuzuyla bana ve kızına destek çıkmasını diliyorum...<br />Sonra anlatacak,yazacak çok şey var ama bir başlayalım dilerim gerisi gelir diyorum...<br />Lohusalık sendromunun Kıristıla yansımış halini anlatmalıyım,sonracııma emzirme dünyasında yaşadıklarımı paylaşmalıyım,sonracığıma gün geçtikçe tatlılaşan kızımdan ve gün geçtikçe yoğunlaşan annelik olayından bahsetmeliyim...<br /><br />Ama hepsinden öncee...<br />Diloşun doğumuyla 40 gün 40 gece süren kutlamaları paylaşan tüm dostlara yürekten teşekkür etmeliyim...Blog camiasından o kadar çok teyzesi oldu ki Diloşumun...Öyle şanslı bir kız ki...'İyi ki 'dedirtti yine bu blog bana doğum sonrasında da...İyi ki bu blogu açmışım dedirtti...Son aylarda biraz ayıp etsem ve az uğrasam da bloguma...ne mutlu ki çok güzel dostlar,yakınlarım olmuş buralarda!<br />Hepsini tek tek yazacağım elbet...tüm olanı biteni,taa nerelerden Diloşa gelen süpriz hediyeleri...Beni lohusa halimle duygu yoğunluğuna boğup ağlatan isimleri!<br /><br />Doğum hikayemi ve ardından gelen günleri,geç olmadan Dila Hanım daha fazla büyümeden oturup yazacağım...Artık bu blog Dila için devam etmeli...Devam etmeli ki hayat normale dönsün...Tamam ben deliyim,annelik bence zır delilik hali ama...biraz normal hayata karışmalı artık!E o zaman çalsın sazlar oynasın kızlar,Dila'nın delisi Kıristıl'ın annelik hali ve yazıları başlayaaaa!<br /><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ08zp9bYI/AAAAAAAAAB4/4q4Y9_z-XxM/s1600-h/dila+aÄustos+008.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5099258897353239938" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RsQ08zp9bYI/AAAAAAAAAB4/4q4Y9_z-XxM/s320/dila+a%C4%9Fustos+008.jpg" border="0" /></a><br /><div></div>crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com39tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-91308600504237676962007-06-15T19:11:00.000+03:002008-12-09T09:00:42.042+02:00Doğuma gittim,gelicem!Zaman nasıl hızla akıp gitti hala inanamıyorum.En son postu 2 ay önce yazmışım ve ışık hızıyla ilerlemiş zaman!<br />İki gün sonra yani bu haftasonunu geçirdikten sonra,pazartesi bu çok alıştığım hamilelik halim sona eriyor!<br />Yani Türkçe meali, anne oluyorsun Kristıl Hanım!<br />Ama nasıl olacak da olacak, kendim hala çocukken bir bebeğim olecek!?Onu ve Hanya ile Konyayı çok değil, 2 gün sonra görmeye başlicizz efenim!<br />Aslında yazacak,anlatacak o kadar çok şey var ki, o kadar çok şey oldu ki...Neden anlamadım çok sevdiğim bloğum,hamileliğimde bana çok uzak geldi...Halbuki ne komik ve bazen değişik olaylar başımdan geçti...Hepsi öyle birikince unutuyor insan,unutmasa da üşenmeye başlıyor...Dilerim hamilelik halim sonlanır ve Dila Naz Hanım'a kavuşurken bu halim de sonlanır ve bundan sonra buradan Dila Naz ve Kristıl'ın pek hareketli,bereketli günlerini paylaşırım...<br />Hareketli demişken...Umarım şu an içimde artık pek yeri kalmadığından güç bela hareket eden,göbeğimi ittiren bebehanım,tüm hamileliğim boyunca yaşadığım hareketten olumlu etkilenmiştir.Yani; 9 ay boyunca sokaklarda sürten,deliler gibi gezen,yürüyen bir annenin kızı olarak gezmeyi sever,huysuz ve ağlamaklı bir arkadaş olmaz!<br />Olmasın ki bir an önce 40'ına falan kalmadan,aslında 20sine...bir an önce ,artık 10 günlük mü olur neyse, sokaklara atalım kendimizi kızımla...Öyle çok istiyorum ki onunla yazın keyfini çıkarmayı...Erkenden dış dünyaya kızımla beraber açılmayı...Hayırlısı diyelim...Sağlıklı olsun, gerisini hallederiz zati!(diiğ mii ,diğğ mi:))<br /><br />Tam doğuma giderayak, bu hafta evde biraz oturdum ki hamilelik boyunca çektiğimiz resimleri falan topladım...Aşağıda da görüceksiniz anacım...Bendeki gelişim, muazzam!Şunu iddia edebilirim ki, hiç bir şeyde ortalama olmayı sevmeyen,hayatı hep uçlarda yaşayan,duyguları hep maksimumuyla idrak eden bir kişilik olarak, hamilelikte de en hamile insanlardan biri olmayı becerdim! Yani öyle kapris,aşerme baabında falan değil...hiç ööle aşermem olmadı hatta bile diyebilirim...Ama hamileliğin neredeyse tüm semptomları bende süregeldi...Ve bırak semptomu,zemptomu...Hayatınızda görebileceğiniz en büyük göbekli hamillerden biri oldum yahu!Ben bizim Dila Hanım'ın n kısmetse sezaryan ile gerçekleşek doğumunda doktora çok zorluk çıkarmayacağına inanıyorum...Yani hani 7 kat kesilirmiş ya göbek,bence bizimkinde maksimum 3 kat kesilse çıkacak bizim kız! O derece yüzeye,göbeğe yakın olmalı...yani benim iç karın diye biişiyim yok olmalı ki, bu göbek kendini bööölee dışarı verdikçe verdi...uzadıkça uzadı!<br />Hele son zamanlarda sokakta yürürken, bana korku,heyecan ile karışık bakan,'aha şimdi doğuracak ayol bu kız' bakışları atan teyzeleri görünce..taamam dedim...en hamile benim anasını satiim!<br /><br /><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6c1TzDAI/AAAAAAAAAA4/Z5QIhJWWBts/s1600-h/collage44.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6c1TzDAI/AAAAAAAAAA4/Z5QIhJWWBts/s320/collage44.jpg" border="0" /></a><br /><br />Bu yanda ilk 3 aylık hamil Kristıl halleri var...Aslında o ilk 3 aylık döneme ait pek resmim yok...Amerika gezisinde 4 haftalık falan hallerim,ki dönünce öğrendik bebe hanımı...Sonra bir Ankara gezisinde 6-7 haftalık falan halim,bir de yılbaşındaki tipitoş durumlarımın resmi var...Sebebi belli..ilk 3 ayım,yani hamileliğe alışma,değişen hormonlarla tanışma ve ayak uydurma kısmı zordu benim için...Sürekli salak bir bulantı,aralarda kusma,ter basmaları,kocaya inanılmaz sinir olma,sadece kocaya değil tüm dünyaya gıcık kapma ama hep zavallı kocayı hırpalama!...Çok şükür ki,sağlam bir ilişkimiz varmış koca efendi ile de güç bela o en gıcık hamilelik sürecini atlatmışız!<br />Hamile kalacaklara tavsiyem, ilk 3 aylık dönemi yabana atmasın ve eşlerini uyarsınlar!başka,bambaşka bir insan olabiliyorsunuz o 3 ayda!<br />misal:peyniri benim dediğim tabağa koymayan kocanın kafasına sandalye fırlatmaya kalkmak ! tamam sinirli olursun da bu ne demek ki!<br />Ey koca,tüm bu manyaklıklar için affola!<br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dFTzDBI/AAAAAAAAABA/E5LbSNXIsdY/s1600-h/collage45.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dFTzDBI/AAAAAAAAABA/E5LbSNXIsdY/s320/collage45.jpg" border="0" /></a><br /><br />O kabus gibi 3 ay bitince, biraz biraz sakinleştiğim dönem, yani 2. 3 aylık dönem başladı efenim...Yandaki resimler de bu dönemden...Biraz daha insan içinde normal bir hal aldığım, normal tepkiler vermeye başladığım dönem..Hatta artık hamileliğin keyfine varmaya başladığım,üstüme başıma süper düper kılıklar bulup,hababam debabam kendimi süsleme derdine düştüğüm vakitler...Bu arada bu dönemin sonu geldiğinde göbeğim gayet büyümekte idi, ama çatlak falan yoktu..'Hehe' dedim,zaten yıllarca o kadar kilo alıp verdim, hiç çatlağım olmadı ki!Dolayısıyla aktardan aldığım badem yağı karışımını,banyo sonrası kremlenmeyi devam ettirdim ama hani o meşhur hamilelikte sürülen kremlerin hiçbirini almadım,nasıl olsa çatlağım olmaz benim diye....<br /><br /><br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dFTzDCI/AAAAAAAAABI/Uy2GBWTu3r8/s1600-h/collage46.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dFTzDCI/AAAAAAAAABI/Uy2GBWTu3r8/s320/collage46.jpg" border="0" /></a><br /><br />Sonra yandaki resimlerin çekildiği son 3 aylık döneme girdim efenim...Çatlaklar da 7.ayımda zorttadanak ortaya çıkıverdii benim büyümesi gittikçe çılgınlaşan göbeemde!Aynada o kadar zor farkettim ki önce, o koca göbeğin altında bi yerlerde kırmızı bi takım çizgiler vardı belli belirsiz...dedim bu ne,çizdim mi göbeğimi...eğilince de göremiyorum anasını satiiim...anca aynadan zor bela gözüküyo...sonra çatlak nedir,nasıl olur bilen tecrübeli arkadaşlarımca onaylandı ki ben çatladım anacım!Hem de çatır çatır...bu son 3 ayda bir dövme figürü gibi aşağıdan başlayan o çizgiler yukarı doğru yayıldı,bööle nebiliim ağaç dalları görüntüsüyle dallandı budaklandı...ben kendimi şu an iyi hissetmek için onların sanatsal bir görüntüsü olduğuna inanmak istiyorum...zira bu dönemde iyice ayyuka çıkan dünyanın tüm kıllarının bende toplanma durumu göbekte de kendini gösterince,pek iyi gözle bakamıyorsun göbeene ama olsun! Evet bir de bu dönemde iyice kıl tüy uzama durumuna şahit oldum...hayatımda görmediğim kadar çok tüy ve kıl çıktı her biyerimde!aldırmaya kalktım,hoop hemen ve acilen,derhal uzadı bu tüyler...meğer hamilelikte bunnar da oluyomuş efenim...kiminin kıl,tüy sorunu bu dönemde durur hatta azalırmış,tabii ki bende gayet tersi oldu işte!çok lazımdı ya!İşte ben bu son dönemde dermo kozmetiklerin tüm markaları ile göbeeme müdahele ettim ama tabii çatlaklar ısrarla devam etti yoluna...yani diiceim şu ki...bu tarz bir büyümeye taş olsa çatlar aslında ama...ve ne kullanırsan kullan çatlarsa çatlar eğer kaderinde varsa ama...hamile kalceklere önerim, hamileliğin başından itibaren bildiiniz tüm kremleri kullanın derim..hayır çatlasa bile yapmadım,önlem almadım dememek için...ben o kadar biliyodum her bi moku,markayı,kremi..aha nooldu...ulen madem biliyodun bari süreydin başından diye kendime kızdım işte!<br /><br />Sonra bu son dönemde benim sadece göbeğim değil,el ve ayaklarım da acayip büyüdü...şişti,şişti...ellerim manikür tutmaz oldu...hatta tırnaklarım şişmekten etlerime battı görünmez oldu!Ve hayır,sürekli ölçüldü ama Allaha çok sükür,preeklampsi olmadı...Yani protein çıkmadı idrarımda,ya da tansiyonum hep normaldi...Ama tuzlu yememeye çalıştımsa da bir ara şekerim de yüksek çıkınca sınıra yakın, şekeri de kısıtlamaya kalktım....sonra son zamanlarda ehhh diyip abartmamaya çalışarak,şekerli de tuzlu da yedim...yemesem de ayaaam şiş,yesem de şiş kardiş napiiim!<br /><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dVTzDDI/AAAAAAAAABQ/dczhpEgM4Ls/s1600-h/collage47.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/RnK6dVTzDDI/AAAAAAAAABQ/dczhpEgM4Ls/s320/collage47.jpg" border="0" /></a><br /><br />vEEE, SON ay...aldığım kilolara,tüm şişliğime,ödeme rağmen...gezdim durdum ve 38.haftaya ulaştım geçenlerde!<br />Bu geçtiğimiz pazartesi aldığım kilo miktarı ahanda tam 22ydi efenim...Bu hafta daha almam herhalde diyorum ama alırsam da canımız sağolsn..bebe hanımın kilosu da fena gözükmüyo en azından...kendisi en son pazartesi 3600 civarı çıktı ki, boyu da uzun çıkıyor...Maşallah diyelim kendisine..umarım daha fazla da şişmeden,gözleri şişkoluktan çok da çekik olmadan çıkarıcizz bu pazartesi kendisini dışarı!<br /><br />Yanda artık yok olan,kaybolmuş ayak bileklerim ve fil ayaklarımı görüyoruz...kendileri eskiden pek beğenilen bir ayak tipiydi...38-39 numara en kral en afili terliklere pek yakışırdı...şimdiyse 41 numaralarda boğum boğum olup can sıkıyor ama...<br /><br />olsun...hepsi olsun...<br />Yeter ki Dila Naz sağlıklı olsun...Sağlıkla gelsin yanımıza...Ben çatlağı da,kılı da tüyü de çekerim...bu dolma el ve ayakları da...Yeter ki Pazartesi sabahı,o sağlıkla çıkıversin ve bağırsın avazı çıktığı kadar...bağırsın,ağlasın,sağlıkla nefes alıp vermeye başlasın...<br />Hala ama hala kendimi anne olarak düşünemiyorum...hala ama hala pazartesi sabahı bu dünyaya bir can getireceğime inanamıyorum...İçimde saçlı başlı,tırnakl falan bir insan evladı var....Hala tam idrak edemiyorum!<br />Hamileliğe o kadar çok alışmıştım ki...annelik nası bişi,neler olcek,bir türlü bilemiyorum!<br /><br />Ama olacak değil mi...yapacağım herhalde...Dilerim en güzel,en iyi haliyle beceririm...<br />Yani dostlar...haftasonunda bir değişiklik olmaz ve Dila Hanım erken gelmeye kalkmaz ise...<br />18 Haziran Pazartesi sabahı heyecandan saçmalayan bir Kristıl olarak Amerikan Hastanesi'nde yeni hayatımıza,yeni yolumuza başlamış olacağız...Bebe hanımın resmini <a href="http://www.amerikanhastanesi.com.tr/babies.aspx">bu adreste</a> en geç 19 Haziran'da görebilirsiniz sanırım...<br />Resimle yetinmeyip beni de görmek isteyenler olursa da bekleris efenim...Her türlü süs,püs,catering bile hazır anacım...Herkes,herşey sanırım hazır ama bir ben, bir de galiba babası hazır değil!<br />Babadaki heyecan da arttıkça artıyor...Doğuma girecek bu adam,bayılmaz umarım!<br />Doğum demişken,kısmetse epidural anestezi ile sezaryan olacak doğum...Aklıma geldikçe canlı canlı karnımın kesileceği, hissetmicemm ki,görmiceem ki diye kendimi telkin ediyorum ve hiştt uley sen tee kaç metrelerden yamaç paraşütü yapmış adamsın ne korkucen bundan diyip sakinleşmeye çalışıyorum....Ama korkuyoruuuumm!<br />Yani son olarak diiceiim o kii...dualarınızı,iyi dileklerinizi can-ı gönülden kabul ediyorum,bekliyorum!<br />Ve darısı tüm bebek sahibi olmak isteyen veya bekleyenlerin başına diyorum...<br /><br />Yeni maceralara hazır mıyım,hazır mıyız?<br />Umarım :)<br />Bekleyin beni anacım...Bomba gibi,hatta bir bombayla dönücem İnşallah! :)<br /><br />EK VE DİP NOT: Beni tüm hamileliğim boyunca yalnız bırakmayan,arayan soran,çekilmez olduğum anlarda bile çeken önce koca,sonra ana,baba ve bittabii tüm canım arkadaşlarıma buradan koca bir teşekkür etmem lazım...Dip notla olmaz aslında ama doğurayım sonra derin bir teşkür yazısı yaparız elbet!<br /><br />Canım arkadaşlarım derken...Blog arkadaşlarımı daha da başka yere koyuyorum...Kimileri zaten artık sürekli görüştüğüm,sesini duymazsam rahat edemediklerim oldu...Dila Naz hanıma tee hamileliğimde hediyeler alıp,şımartmaya bile başladı bu arkıdeşler...Kimileri ile yüz yüze görüşemedik ama telefonlaştık çok çok,görüşmeden bile telefonda aldığın elektrik,bırak telefonu bloglardaki kısacık yorumlarla büyüttüğün arkadaşlık hislerini anlatmak yetmez...Kimi mailler attı,yorumlar bıraktı...dedim ya kimi ile telefonda kikirdeştik,bebe doğunca kısmet olacak buluşmamız diye de ekledik...İşte bunlardan bazısı beni ağlattı hatta bazen!İzmirden geldi <a href="http://topluigne.blogspot.com/">biri </a>mesela,yüzünü göremedim ama o gülen gözlerinin seçtiği battaniyesi oldu kızımın...<a href="http://aslicin.blogspot.com/">Bir tanesi </a>daha yakın oturuyordu ama onunla da görüşemedik...o da bu hafta beni sıkı ağlattı,neler düşünüp almış kızıma...ve üstüne üstlük kızımıza özel kart bile yazmış bu teyzesi...Valla şimdiden söyliim kendisine ve oğluna kayınvalide ve damat olması için talip olabilirim:)kızıma böyle kayınvalideye can kurban şekerim!<br />İşte buradan herkesi,tüm dostlarımı,şu satırları okuyan ve iyi dileklerini içinden geçiren,yüreğinin güzelliği gözlerinden okunabilen herkesi öpüyor,teşekkür ediyor...tüm güzelliklerin hepimizin yanında olmasını diliyorum!<div style='clear:both; text-align:LEFT'><a href='http://picasa.google.com/blogger/' target='ext'><img src='http://photos1.blogger.com/pbp.gif' alt='Posted by Picasa' style='border: 0px none ; padding: 0px; background: transparent none repeat scroll 0% 50%; -moz-background-clip: initial; -moz-background-origin: initial; -moz-background-inline-policy: initial;' align='middle' border='0' /></a></div>crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com53tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-66581303694284499482007-04-13T15:30:00.000+03:002007-04-13T16:54:05.273+03:00GÖNÜL ÇELENBir aydır ellerim sürekli uyuşuk vaziyette yaşıyorum.Bildiğin uyuşuk,şu an klavyeye basarken acıyor parmaklarım o derece!Ellerimi de ayaklarımı da tanıyamıyorum çoğu zaman davul gibi şişiyor kendüleri!<br />Ama tüm bunlara ve gittikçe sivrileşen koca göbeğime rağmen, süper mutlu ve gezgin bir hamile olarak hayatımı geçiriyorum.Burada beraberce Maşallah diyerek devam ediyoruz!<br /><br />Evde oturduğum gün sayılı...Genelde cuma günleri gazeteye 2 tane yazı birden göndermem gerektiği için ve son aylarda 2 yazıyı birden cuma sabahları düşünüp yazdığım için cumaları evde oluyorum.Geçen hafta ise cuma bile evde değildim, 3 gün boyunca annemlerde kaldım,ayaklarım çok şiş olunca kendisi bana bakıp,şımartmak istedi,hayır demedim!<br />Evde oturmayıp ne yaptığıma gelince bu ara...Nisan ayını artık ciddi ve efektif kullanılacak bir ay olarak görüyorum.Haziran 15-19 arası olacak herşey yolunda giderse doğum...Dolayısıyla bu ay alınacak,yapılacak ne varsa yapacağım ki Mayıs ayında evde sakince kalabileyim...Sakin ve evde kalmak şu an bana uzak gözükse de hayırlısı efenim demek istiyorum...<br />Bebeğe alınacak türlü türlü şey var, böyle uzuuun bir liste çıkardım internetten, kafayı sıyırıcam..konak diye bişi var bi de onun tarağı varmış mesela...bugün konak ne onu öğrenmeliyim!<br />İşte elimde o liste, yarın mesela gidip bi bebek mağazasına herşeyi alıp çıkmak istiyorum...yok banyosuydu,kremiydi,emziğiydi,önlüğüydü falan...<br />Yarın bir de önemli gün, bebeğimizin beşiği ya da biz taşınana kadar yatacağı zamazingosuna karar verip ısmarlayacağım geçen hafta gidip görüştüğüm bebek çeyizcisi tasarımcı hannfendiye...Bebek çeyizcisi de ne deme...Valla bu bebelere hazırlık düğün hazırlığı ile aynı neredeyse...Ben de süslü kokoş bi kişilik sahibi olduumdan malesef, pek beğendim böyle üstten tüller inen şık bebe beşiklerini...ondan sanırım illa ki alacağız işte!Taşınana kadar odası da olmayacağından bizim odada olacak o tüllü şey, bi de kokoş bi kız doğacak onun için kıza uygun bişiler beğenmem lazım işte yarın...O zamazingoyu,tülleri,yatak örtüsünü beğenip ısmrlarken, annem heves etti bir de bana pike takımı da ısmarlicekmişiz bu çeyizci tasarımcı tükkana..otkotürmüş kendileri ööle dediler bu arada! <br />bana pike takımının mantığı sanırım şu,lohusa olunca yatakta istirahat şeyediyosun, seni ziyarete gelenler de seni odanda görüyo o yüzden sen şık şıkrdım yataklarda şık şıkırdım gecelikle falan yatıyo musun nedir...ki eskiden mi öyleymiş...ama bildiim tek şey var ki ööle bişi olmicek, biz kocayla akşamları nereye yattığımızı bilemeden o güzel yeni pike takımı ööle eskiicek işte!Yani benim gördüüm hiç bi arkadaşım odada yatıp da halkı selamlamadı lohusayken!<br /><br />Yarın büyük gün yani kristalin pek uğrayamadığı günlüğü...Becerebilirsek epey iş bitiricezz elimdeki listeden...<br />Ama tabi liste o kadarla kalmıyor...Fotoğrafçı ile görüşüp fiyat alıcam mesela!Ben önce burun kıvırıyodum ama resimlere baktıkça hayatımda kaç kere böyle anlar yaşayacağım diyerek karar verdim...Doğururken poz vericem anasını satiim:)Bak <a href="http://www.dogumfotograflari.com">burada</a> süper duygusal anlar var...Bu hanım kız indirim falan yapsa da anlaşsak kendisiyle...bakalım!<br /><br />Sonraa, dün doktora gittik bebehanım ne durumda diye...İyi Maşallah,1600-1800 arası bi kiloda...29 hafta 2 günlük bebe için gayet normal ve iyi kendileri!kıpır kıpır kıpırdanıyo sağolsun sürekli huylanıyorum,ay falan diyorum kendi kendime,bakıyolar ööle noluyo be diye!Ben ki acayip gıdıklanan bi insanım, iyi dayanıyorum bu huylanmalara:)<br />Bebehanım normal kiloda iken,annehanım ise vücudunun bile inanamadığı bi kilolara ulaştı Maşallah!Bu ay sadece 2 kilo almış olsam da varmış olduğum noktada ağır sıklette şampiyon olurum breh brehh diyim ben! Ama herşeye rağmen, kafamda siyah beyaz puanlı ve fiyonklu kalın tacım,üzerimde siyah yakaları beyaz penye elbisem,bilekleri şişlikten artık gözükmeyen bacaklarımın altına babetleri çekip kokoş kokoş dolanıyoruM anasını satiim!<br />İşte dün öle dolanırken, listemde olan bir maddeyi daha hallettim,çok mutluyum..<br />Efenim malum doğum diil düğün hazırlığı dedik zati...doğururken oda süslemek diye bişi var biliyosunuz...Onu yapan şirketler de varmış piyasada, hatta sadece doğumda diil,mevlitte zartta zurtta da süsleme yapanlar var.sektörün gelişimine hayran kaldım...ulen hastane odasının kapısını odanın içini süslemede ne var ,git eminönünden al gereçleri,kır kıçını hazırla diyebilirsiniz...ama ben dün tanıştııım hanımlar sayesinde bu işi üstümden attıımm anacım...zaten beynimin epey büyük kısmı çalışmazken,tatile gitmiş yaratıcılığımı geri getirmeye uğraşamicim...<a href="http://www.nnbabygifts.com">bayanlar </a>yapıyo kapının süsünü falan...fakat bi doğuriim, süper sektörmüş,girsek mi neeetsek yahu!<br />He bu bayanlar mantıklı fiyatlara bişiler yapıyo..ben dün bir yere uğradım yine Nişantaşında, iki kız kardeş açmış şahane şık bi yer...tükkanın içi parıl parıl,kristaller,tüyler,renkler,tüller,çiçekler...ortada metalden bişi,boyu benden uzun,süslemişler kristal süslerle,mavi objelerle,erkek bebek için..pek güzel olmuş!kaça dedim bu ...dedi böyle 1000 ytl...üzerine de çikolata asacağız..pek şık paketlerle tek tek çikolata asacaklar,tanesi 25 ytl anacım çikolatanın...4 kişilik aile ziyaretine geldi hastanede, çikota vericen o 1000ytllik ağaçtan, 100 ytl gidiveriyo anında!Neymiş,gelenlere hatıra! o kadar da hatırlamasınnar canım kardeşim beni,bebeği!<br />neyse herkes parası ölçüsünde tabii ki bişiler yapıyo işte...bu anlattıım örnek parasının hesabı olmayanlar için güzide ve gerçekten pek şık bi yer...<br /><br />Bu arada bu bebek hediyecisi ablalarda,benim beğendiğim,sevdiğim tükkanda, güzel de bi uygulama var..mesela doğum yapan arkadaşınız var ve çiçek göndermek istemiyorsunuz,değişik bişiler olsun hediyeniz diyosunuz...bu bayanlar pek şık hediyeler hazırlamış,çiçek kutusu gibi bi kutu ama içinde bebek bodysi,önlüğü vs.. var...ya da bebek bezi pastası! Süper fikir mesela bu...Malum bebek bezleri pek önemli yer tutacak aile bütçesinde, pasta şeklinde içinde oyuncak falan da koyup bebe bezi gönderebiliyolar arkadaşınıza sizin adınıza..çok tuttum!<br />Bi de artık her hastanede çiçeğe izin vermiyolar,çiçeğe alternatif güzel bi fikir...<br />bu kadar reklamdan sonra bana bedava kapı süsü verirler mi len acaba:)<br /><br />evde olmadıım günlerden birinde de geçen hafta, kızımızın bebek arabasını aldı halası...çok mutluyuz,helecanlıyız!3 tekerlekli arabaları kimileri hiç önermese de ben görüntülerine hasta olduum için çok hevesliydik...bi de sadece ana kucağını takabileceğin bi aksamı olması,arabayı süper spor hale getiriyo...fosforlu pembe bi <a href="http://www.ebebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=30695">arabası</a> ve pembe turuncu çiçekli <a href="http://www.ebebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=30683">ana kucağı </a>var bizim kızın artık! Alıp eve geldiğimiz akşam koca hemen taktı tekerlekleri falan,bi eğlenceli geldi bize, evin içinde arabayla dolandık durduk,göbeğimi koyup içine gezdiresim geldi...ertesi gün hava da süperdi,ilk defa bebeğin göbekte diil de kucağımda olmasını bu kadar çok istedim..istedim ki kendisini koyup gezdiriim arabasında!<br /><br />İşte böyle heyecanlar,koşturmalarla geçiyo günler...<br />Bir önceki postta,(gerçi tek tek cevabımı yazıyorum yorumda ama)getirilen isim önerilerin hepsi için can ı gönülden teşekkür ederim herkese...<br />Her 3 günde bir değişen isim son 15 gündür çok kalıcı oldu...galiba da artık ismi tamam kızımızın efenim...<br />babası bok naz,tık naz olarak her isme naz eklemek istediği, ve nihayetinde babası olduğu için ortada bir naz oluyor mecburen!<br /><br />Güzel kız,mümtaz bebek DİLA NAZ ILGAZ'dır efenim bizim kızımız diyerek herkesi öpüyorum!<br />Anlamı itibariyle tüm gönülleri <br />çelen Dila'mız sağlıkla gelecek İnşallah diyerek yazımı bitiriyorum..crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com23tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-85697497262563315992007-03-16T17:45:00.000+02:002008-12-09T09:00:42.486+02:00KIZIM,KUZUM,KIZANIM:)Efendiim,nerde kalmıştık!Tee 30 Ocaktan beri yazmayan,haber vermeyen gıcık bir blogger ama aynı zamanda pek masum bir hamil olarak(biraz durumu kullanalım ama di mi:)) bir durum raporu yazmanın vakti biliyorum ki çoktan gelmiş,geçmiştir!<br />Kimileri hamileliklerinde gayet başarılı günlükler tutarken,ben bu dönemde bilgisayardan pek hazetmeyen aacayip bişi oldum ya pek enteresan..Neyse!Doğacak sabii kişinin teknolojiye pek sıcak bakmayan bir yapıda olduğuna mı işarettir bu nedir?Görüciiz bakalım!<br /><br />En son 30 Ocakta,bizim beberuhinin cinsiyeti belli değildi ve ben de ona kılık kıyafet alacağıma kendimi süsler haldeydim.Hala o haldeyim fekat bizim bebenin de cinsiyeti çok şükür ki belli oldu.Efenim sabırsızlıkla kendime benzetmek istediim bir kız çocuğu sahibi olucekmişiz hayırlısıyla, ve sağlığı Maşallah gayet iyi olan bir bebeymiş ki 7 Şubat'ta gittiğimiz detaylı ultrason kontrolü ile öğrendik.Hamile olan ve hamile kalmayı planlayan arkadaşlara buradan bilgi,detaylı ultrasonumuzu İstanbul'da pek bilinen bir doktor olan Atıl Bey'de yaptırdık.Eğer bu konuda güvenilir bir isim arayan olursa,Atıl Bey süper bir Prof. ve aynı zamanda çok şeker bir insan,ekliiim istedim.<br /><br />İşte 7 Şubat'ta bebe kişisinin cinsiyeti belli olduğu andan itibaren,bebe kişisi daha bir kimlik kazandı sanki...Bir coşku,bir heyecan...O gece,internetten bebek kıyafetleri siparişi vermiştim bile!Bir hafta sonra Amerika'dan bir iş seyahati nedeniyle gelecek olan canım cicim Ekinciğim getirdi efenim bu siparişleri...Kızımızın kirazlı ayakkabıları ve kirazlı kot elbisesi artık hazırdı!Niyeyse bi kiraz ve kırmızı saplantısı oluştu bende,hep kırmızı şeylere takılıp kalıyorum,azıcık çingenelik var galiba serde!<br /><br />Ekin Hanım istediğimiz siparişleri getirdiğinde ve bir de daha önceden gelen hediyeleri önümüze dizdiğimizde, bizim bebenin kılıklarını koymak için bir dolap gerektiği ortaya çıktı...<br />Şimdi bu karışık bir durum çünkü aslında hayatımızda değişen bir sürü şey olduğu gibi, evimiz de bebeğimizin gelişiyle değişecek...Yeni yepyeni şeyler oluyor hayatımızda,ve ben evlendiğimden beri hayalini kurduğum doğup büyüdüğüm mahallede yaşama isteğimi bebekle beraber gerçekleştirebileceğim! Dolayısıyla,bebekimiz doğduktan 3 ay sonra biz yeni evimize taşınıyor olacağız.Bu sebeple minik hanıma bu evde oda yapmama kararı almıştık.Bir beşik alacaktık,yetecekti,yeni eve güzel bir oda hazırlayacaktık...<br />Ne var ki öyle çok ıvır zıvırı olunca hanımın daha şimdiden, kendisine bir dolap yapmak gerekti...Ve ben de oturma odasındaki Ikea kitaplığın 3 rafını çıkarıp içine askı takmak ve önüne perde koymak suretiyle bir bebek dolabı haline getirdim ki oturma odamız hafif bir bebe odası kıvamını böylece aldııııı:)Pratik çözümler için,Ikea gerçekten bire bir, seviyorum kendisini,buradan tekrar ileteyim dedim:)<br /><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7qkeMWMI/AAAAAAAAAAc/hO3J4cZdrDo/s1600-h/collage42.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7qkeMWMI/AAAAAAAAAAc/hO3J4cZdrDo/s320/collage42.jpg" border="0" /></a><br /><br />Bebek odası kıvamını alan oturma odasını gören bebek hanımın babası eşim olcek heyecanlı insan,kızına ilk hediyeyi aldı.O da resimde görülen güzeller güzeli tahta attı!Kendisine ailecek bayıldık,odamızın en güzide parçası ilan ettik...Üzerine sallanacak bebeğimiz henüz daha karnımda sallanıyor olsa da,biz dekorasyon objesi olarak kendisini pek sevdik...<br /><br />Ondan sonracııma,sürekli bir koşturma,telaş havası ile akıp geçti günler...Bu arada,canım cicim Topluiğnecim,2 kere geldi gitti İstanbul'a ve malesef ikisinde de görüşemedik.Ona ayrı bi üzüldüğüm gibi, bir de son gelme sebebi zaten pek üzücüydü,kayınpederini kaybetti iğnecim..Kendisine,eşine ve ailesine buradan sabır ve güç diliyor,onu çok öpüyorum.Ve ilk gördüğüm anda çokcana sarılmak istediğimi de belirtiyorum çünkü o telaş ve zor günlerinde resimde tahta atımızın üzerinde görülen şeker pembesi süper güzel bir battaniye almış iğnecim,hala her baktığımda o batanniyeye gözlerim doluyor...Hamilelikte insan biraz daha fazla duygusal oluyor!Ne tatlısın be iğnecimm...Bundan sonra hep güzel günler olsun ailenize ve herkese......<br /><br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7q0eMWNI/AAAAAAAAAAk/1RSITFIroSg/s1600-h/collage43.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7q0eMWNI/AAAAAAAAAAk/1RSITFIroSg/s320/collage43.jpg" border="0" /></a><br /><br />Efendime söyliim, sonra,bebeciğimize dolap yaptığımızı gören annemm,canım benim,sandıktan sakladığı benim bebeklik kılıklarımı çıkarıp,yıkayıp ütüleyerek getirdi ki bu da hamil kristıl kişisi için ayrı bir göz buğulanma sebebiydi...Bu fotolarda görülen mavi beyazlı elbise ve yeşilli mavili t-shirt ve takımları şu anda yuvarlanmakta olan azman bir herkül tipli kristıl insanının bir zamanlar giydiğine kiiim inanır ki:)<br /><br />Azman bir herkül tipli dedim,devam ediim buradan efenim...İlk 5 ay,gayet mantıklı kilo alımı olabilen bir insan iken...Yani mantıklı derken,aslında kimileri yine de benim 5 ayda aldıımı tüm hamilelklerinde alıyor tabiğğ de...<br />Neyse,ilk 5 ay,6-7 kilo almışken son bir ayda ben diyim 4,sizin diyin 5, efenim onlar desin 6..öööle bi yemiş yemiş semirmişim ki olcek gibi diil!Fakat yerken ve semirirken de farkına varamamışımm..bu hafta doktora gittiğimde tartıya çıkınca grup halinde,doktor,ben,esrucan(başka bir hamil),doktorun asistanı,ve koca, topluca şok olduk...Yani nasıl oluyo anlamıyorum ama görünürde ben o tartıdaki insan diilim ama tartıda şu an telafuz edemiciim rakamlardayım efenim.Hayırlı uğurlu olsun diyim...Israrla büyümekte olan bir göbek ve koca bir surattan başka bi yerimde de irileşme yok,o da enteresan bi kilo alımı diye ekliim..<br />Bu sebeple, hala kendimi süslüyor, aldıım kilolar alacağım kılıkları etkilemiyor ve hala normal insan mağazalarındaki normal güzel elbiseleri üzerime giyebiliyorum...Ama zevkli oluyor bööle tabi,göbek kocaman ve sen o koca göbekle gerine gerine gezebiliyor,yerken göbeğinden utanmıyorsun!Şu sorular can sıkabiliyor tabii...mesela hiç tanımadıım bayanlar oluyor,mağazada,yolda..niyeyse hemen bir muhabbet gelişiyo:<br />Bayan yanındakine, ya da bana :Ay Maşallah ne tatlı bir hamile...pek şeker...vs..<br />Ben teşekkür ediyorum sırıtarak..<br />Sonra bayan: Kaç gün kaldı caaanımm..<br />Ben: 90 gün!<br />Bayan: Şok!:):)<br />Ya da ikiz mi diye soruyolar göbeen büyüklüü karşısında , ben de sinirlenmeden cevaplıyorum her soruyu:)<br />Yani diicem şu ki aldıım tüm kilolar göbeemi öne doğru uzattı ve dev gibi oldu,hakketten bugün doğurcek gibi duruyorum!<br />Resimler var,bir dolu çekildiğim,ancak bende mevcut değil,gönderilsin yayınliciim,bekliyorum..<br />Onun dışında, bu son ayda 4-5 kilo aldıım için, ellerimde uyuşmalar başladı...Obezlik ya da hamilelik nedeniyle olabilirmiş bu ,hem obez hem hamil olunca kesin oluyo demek ki!Aslında tuzlu yemememe rağmen,bu tür uyuşma ve şişmeler,mesela eller ve ayaklarda şişmeler de oldu bu son hafta...Biraz endişelendirdi beni,ancak tahlil sonuçlarım falan normal..tek sorun çok fazla ayakta duruyor ve araba tepelerinde geziyor olmam...Bir de tabi biraz daha tatlıdan falan uzak bir hayata geçersem,kilo almamı daha kontrollü hale getirebilirim...Yoksa 6 ayda 12-13 kilo almış biri olarak, 9 aya kalmaz patlarım!<br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7rEeMWOI/AAAAAAAAAAs/Z2Pnkj9cb2U/s1600-h/bebek+k%C4%B1l%C4%B1k,anne+ameliyat+015.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rfq7rEeMWOI/AAAAAAAAAAs/Z2Pnkj9cb2U/s320/bebek+k%C4%B1l%C4%B1k,anne+ameliyat+015.jpg" border="0" /></a><br /><br />Ve son konu tabii, bebeğimizin,hanımefendinin isim olayı...<br />Kendisi içimde oynamaya başladığında ve ben bu hareketleri hissedip korkmaktan vazgeçtiğimten beri, daha heyecanlı ve acayip bir duygu şeyi içindeyim...Ve kızımıza en yaraşan ismi bulma çalışmalarına başladım her anne-baba gibi...<br />Duru ismine acayip sıcak bakarken, hastanelerin web sitelerinde yeni doğan bebelerin resim ve isimlerine bakmak gibi yeni bir alışkanlık edindiğimden beri!, son günlerde her yeni doğan 5 kızın 2sine Duru ismi verildiğini görünce vazgeçtim bu isimden...<br />Sonra Duru olmadı Dora koyayım dedim...Bir baktım ki Dora, meğer süper sevimli bir çizgi kahraman!Koca kahve gözlü,kahve küt saçlı ,aynı benim küçüklüğüme benzer bir kız...Nasıl ısındım isme...Zaten erkek olursa Doruk mu koysak diye düşünürken,Dora'nın da Doruk,Zirve anlamı taşıması iyice kararımı etkiledi...Ne var ki bu isme karşı çıktı herkes...Kimi Musevi ismi dedi,kimi uyduruk dedi...Annem hele,telefonu yüzüme kapattı ismi ilk söylediimde!<br />Sonra çizgi film kahramanı ama anne çok şeker diyince, Safinaz koy o da çizgi film kahramanı diye pek olumlu tepkiler verdi!<br /><br />Koca da pek sevmedi aslında, o sevsin ismi diye, gittim Dora'nın bebeğini aldım getirdim eve...Ama bebeği çizgi film halinden daha sevimsizmiş ööle dedi! Oturma odasında bir adet Dora bebeğimiz olduğuyla kaldı...<br /><br />Bu isimden de cayıldı!<br /><br />Bu haftanın ismini açıklıyorum Defne efendim...Babası ısrarla her ismin sonuna Naz eklediğinden..Ben ise iki isme karşı olsam da babaya da ayıp olmasın diyerek,düzeltiyorum..Kızımıza yeni aday isim...Defne Naz efendim!<br /><br />Daha iyisini bilen, isim önermek isteyen beri gelsin!<br /><br /><br />DİP not1: Böyle uzun süre yazmayınca anlatması da uzun sürüyor,sıkıcı oluyor,kusra kalmayın!<br />Dip not2: yorumlarınıza cevap yazamıyorum ama bi soluklanayım tek tek cevaplamaya döneceğimdir Umarım...fekat şunu söyleyebilirim ki, burayı,canım sizi asla unutmadım,hep özler durumdayım..Arada girip herkesi okumaya çalışıyor,herkesi pek çok seviyorum...ve son postun yorumlarında bahsedilen baby on board yazılı t-shirtten eksik kalmayıp aldığımı da bildiriyorum!Bir daha bana hiç bi kuvvet o paraya bir t-shirt aldıramasa da ,kızım için efenim kızım için:)diyerek herkesi öpüyorum!<br />dip not3:ibekim ve aslıcım beni sobelediydi ama aylar oldu,beni ayıplamiceklerine inanıp,aflarına sığınıyorum...ulen o sobeleme canavarı kristıla bak be heey gidi heeyy peeh! diye ekliyor,kaçıyorum!<div style='clear:both; text-align:LEFT'><a href='http://picasa.google.com/blogger/' target='ext'><img src='http://photos1.blogger.com/pbp.gif' alt='Posted by Picasa' style='border: 0px none ; padding: 0px; background: transparent none repeat scroll 0% 50%; -moz-background-clip: initial; -moz-background-origin: initial; -moz-background-inline-policy: initial;' align='middle' border='0' /></a></div>crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com31tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-65817400734904770152007-01-30T12:50:00.000+02:002008-12-09T09:00:42.868+02:00yaşasın koca göbek!Hamilelik demek tembellik demek değil biliyorum...Ve aslında bu dönemde pek tembel durduğum da söylenemez...Sabahları 7.30-8.00 de kalkıyorum,kepek ekmeğim ve peynirimle güzel bi kahvaltı yapıp,evi topluyor,duşumu alıyor,sonraaaa süslenip püslenip kendimi sokaklara atıyorum...Niyeyse bi gezme hali oluştu...O ilk 3 ay evde yattım,midem bulandı,hasta gibiydim ya...Şimdi bomba gibi olmanın ve büyümekte olan göbeğimi gere gere gezmenin derdine düştüm! Ömrümde bir daha bu kiloda ve bu göbekle asla böyle gerinerek gezemeyeceğim yaa,şu bir kaç ay göbekle şık olunabiliri kanıtlama moduna geçtim!<br />He, bir de evde kaldığım zamanlarda da bir ev kadını olmaya başladım,kendim de yaparken şaşıp kalıyorum...Mutfağa girip en az beş çeşit yemek yapıp çıkıyorum son günlerde,bir çeşit enerji fazlalığı ve delirme sanırım!<br /><br />Ama gel gör ki bu kadar enerjikliğe, bilgisayar başına geçmek olunca konu,tıkanıp kalıyorum...Sanki biri büyü yapmış,'internetten kaç,bilgisayar gördüğünde de kork' büyüsü!O sebeple,yine bir ay geçti,anca bu satırları yazıyorum.Maillere bakamıyorum,cevap veremiyorum,bir tıkanıklık,bir bönlük geldi,hayırdır İnşallah!<br />..Halbuki planlar dizboyuydu..Halbuki blogumun 1. yılı tee Ocağın 9unda dolmuştu...Ne kutlamalar yapıcaktım halbuki!<br />O kadar borçluyum ki bu bloga...Hayatıma kattığı o kadar çok güzellik,zenginlik ve yenilik oldu ki bu son bir yılda...İçimden bir teşekkür ettim ama coşkulu bir kutlamayı haketmişti aslında!<br /><br />Seneye,2. senesinde hakketiği değeri veririm İnşallah diyoorr...Yine geç kalmış bir MERHABA İLE, 2007'NİN ilk postuna başlıyorum efenim!<br /><br /><br />Madem ki hamileyim,pek şıkım pek güzelim temalı bu postta, hamil ve kıyafet sıkıntısı çeken arkadaşlara yardımcı olmak istiyorum...<br />Şööle ki, efenim, ben hamile kalınca zannetmiştim ki hiçbişi üstüme olmicek, korkunç hamile kıyafetleri giyicem,bunalıma giricem...Korkunç hamile kıyafetlerinden kasıt,eğer seyrediyorsanız gittikçe fenalık bir dizi haline gelen 'bindirbir gece' deki hırslı manyak hamile gelinin kıyafetleridir efenim...Aman Allah yazdıysa bozsun,ööle iç kıyıcı kıyafetler giymeyi!<br />Neyse, işte hamile olunca ööle zonk diye zati kreasyon yapmana,dünya saçması kılıklar almana gerek yokmuş...Yavaş yavaş şişmeye başlarken hamil kişisi, uygun fiyata gayet güzel ve uygun modeller bulabiliyormuş günümüzde..Onu anlatayım istedim...<br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rb8i_EguXrI/AAAAAAAAAAM/LuJD-sGpy1w/s1600-h/collage35.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rb8i_EguXrI/AAAAAAAAAAM/LuJD-sGpy1w/s320/collage35.jpg" border="0" /></a><br /><br />Bir kere, hamile kıyafeti satan mağazalar, hele ki son yıllarda bu hamilelerin kılık sıkıntısı yaşadığını farkedip,bu konuya el atan uyanık bir kaç yeni türeyen markalar, korkunç pahalı fiyatlara korkunç basit kılıklar satıyorlar efenim..bu pek aşikarr...<br />E ben de ne yaptım...Zati, bu ara çalışmıyorum,evdeyim..Bir de eşortman tipli ama pantalon modelli kılıklar da pek moda,hatta bazı şalvar tipli güzel pantalonlar da var...Belleri lastikli,gayet genişleyebilir tipli..Tanesi 20 ytlye tee Aralıkta indirimde, renk renk bu pantullardan gayet normal insan mağazalarından aldık efenim..Hatta takım bile yaptık üzerlerine de pek havalı bişiler bularak...Bu model pantul ve üstler,Afrodit olsun,Koton olsun böyle mağazalardan bulunabilcii gibi, pazarlarda da alası görülüyor efenim,sizi temin ederim!<br /><br />Onun dışında bilindiii gibi, bu ara,uzun tunikler,taytlar pek moda...Tamam tayt çok iddialı bişi,geçmişimizin kabusu ama, hamile kardeşler için pek rahat bişi ama,kimse karşı çıkmasın...Ööle deli gibi sıkı olmasın karın kısmı,yeter!<br />İşte bu heryerde bulunabilcek tunikler,gayet mantıklı fiyatlara alınabilir efenim...Yoksa aynı tuniği hamile mağazasında 5 katına falan satıyolar,kanmasın,kandırılmasın vatandaş...Mesela ben, siyah beyaz tuniği gayet H&M ihraç fazlası satan pazarcı kardeşin tezgahından 15 ytlye aldım,sağolsun,varolsun..He yanındaki John Lennon vari çiçek çocuk tuniği,Hint malları satan Nişantaşının pek meşhurr caanım İndus'undan 30 a aldım almasına da, onda biraz kazıklandım...Yok fiyattan diil de, tuniğin üstte duruşundan...Siz siz olun,iri bi insansanız,hele bi de hamile, efenime söliiim, bööle iri renkli desenlerle bezenmiş,göğüsten aşaa bollaşan,bi de kolları yarasa kol olan bişiler giymeyin,arkadan yarmagülün kardeşi gibi gösükürsünüzz..benden demesi! Annem beni bu tunikle gördüünde,görüşmediimiz 3 günde 8 kilo aldıımı zannedip fenalık geçiriodu üzüntüsünden az daha!Yani diicem şu ki, insan bazen yanıladabiliyo bööle üzerine olabilecek kıyafetler konusunda!Şu an elimde bu gördüünüz beni Yarmagül Çiçek çocuğu haline getiren bir adet tunik boştadır,isteyen çok zayıf insanlara gönderebilirim..İnsaniyet namına,kilosu 40'ın üzerinde olanlara vermem,baştan söliim! O derece iri gösterio anacım!<br />Bi de resimde görülen kaftan var ki,çok afili...Gerek göbee,gerek popoyu kapatıp,havalı bi hale sokabiliyor her kilodan insanı..tavsiye ederim..Kendisini Yeşilköy Çarşamba Pazarındaki en gıcık pazarcı insanı Kezban denen bi kadından aldım,mal güzel ama bu bağyan korkunç uyuz...Kavga etmeniz garantidir!<br />Ayrıca, şu an heryerde bulunabilecek,triko elbiseler de göbeğinizi çıkarıp,sizi hem hamile hem şık gösterebilir,demedi demiiin efenim...<br />Sonracııma, dümdüz ayakkabılar tavsiye edilmese de hamil insanlarına, ben bu sene çok moda olan babetlerin göbekli bebekli kişileri pek sevimli yaptıını söölemek isterim...Bi daha asla bu kiloda bu göbekle,bu babetleri giymem aslında..Çünkü benim mantığıma göre,ne kadar irileşirsen o kadar uzun boylu olmalısın...Hem göbek hem de yerden bitme bi hal, pek hoş değil ki ha babet ha çıplak ayaann yane...Ama yine de hamile insan tipi başka...Babet bu dönem pek güzel oluyo..başka bi dönem de olmaz anacım zati(hele boy 1.70in altındaysa!)<br /><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rb8i_UguXsI/AAAAAAAAAAU/P5FM8e_kg7Q/s1600-h/collage36.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_" style="CLEAR: both; FLOAT: left" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_zgcmjcillcg/Rb8i_UguXsI/AAAAAAAAAAU/P5FM8e_kg7Q/s320/collage36.jpg" border="0" /></a><br /><br />İşte bööle kendime kreasyonlar yaratıp,süslenip püslenip gezerkennn,hain insan hiç mi bebeeeğini düşünmedin diyenler olabilir...Fekat, 19.haftam bitip,20ye yol alırken,bizim bebe hala pipi veyahut kukusunu göstermemekte ısrar etmektedir...Teee 9. haftada, benim canım doktorum kesin erkek bu diyip, resimlerde 2 ayak arası bir çıkıntı gösterip bizi heyecanlandırsa da, o haftadan beri bir gelişme,yeni bir bilgi vermemektedir kendisi!Hatta en son e hani erkek dediydiniz diyince,çark ederek,insandır şaşar beşer demiş, bizi soru işaretlerine sevk etmiştir!<br />Dolayısıyla 7 şubatta gidiceğimiz randevuya kadar, bebeğimizin cinsi hala meçhuldur...<br />Sağlığı yerinde olsun,cinsi de süpriz olsun diyerek,kendimi süslemeye devam etmem bundandır efenim...<br />Şimdi cinsini bilmeden sürekli sarı,beyaz bişiler almak da içimden gelmemektedir...Bi öğrenelim sonra coşarız diyerek, sadece aldıım gayet anneci yaklaşımı olan bir t-shirt ve ulen kız olmazsa evde biblo yaparım diye bayılıp üstüne atladıım şu altın rengi ayakkabıcıklar vardır...<br /><br />Hele bi belli etsin rengini beberuhi, zaten kıyafetti,odasıyddı,ismiydi,türlü uğraşların içinde kendimizi bulacağızdır...<br />Tabii ki yaratıcı güzel blog insanları varken,isim konusundan hiç korkmuyor,herkesten fikirleri bekliyorum!<br />Bi belli olsun cinsi...dedim ya...Asıl işler ondan sonra başlıyor!<br /><br />Herkese selam eder,öper,tüm gecikme ve tembelliğim nedeniyle af dilerim...<br />bir de gerçekten hepinizi özledim!<br />ek not: her gören pek yakışmış hamillik dese de, ben aynada kendimi niyeyse pek beğensem de...ulen resimlerin hepsini kaplayan bir ay suratım olması bir tezatlık yaratıyo! Hala emin olamadım hamileyim,güzelim psikolojisine nasıl kapıldım!Resimlerle barışırsam,hem göbeem,hem ay suratımı en kısa zamanda yayınliciim efenim!Çok gülücezz,çok:)<div style='clear:both; text-align:LEFT'><a href='http://picasa.google.com/blogger/' target='ext'><img src='http://photos1.blogger.com/pbp.gif' alt='Posted by Picasa' style='border: 0px none ; padding: 0px; background: transparent none repeat scroll 0% 50%; -moz-background-clip: initial; -moz-background-origin: initial; -moz-background-inline-policy: initial;' align='middle' border='0' /></a></div>crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com37tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-1167385517932710752006-12-29T11:44:00.000+02:002006-12-29T11:47:06.243+02:00HAMİLE KART YAKİNİMDİR!Hatta ta kendisiyimdir.Artık hem kartımdır,hem hamileyimdir!<br />Ve ben olsam bu blogun sahibine çoktaaan gıcık olmuşumdur!<br />Bu ne yahu,yazıcam diyor yazmıyor,bir haberim var diyor vermiyor...Gizem mi yapıyosun len bize diye sövesim bile olabilir bu Kıristil Kişisine...<br />Lakin kendim bizzat direk Kıristıl kişisi olduğumdan mütevellit,gerçeği yalnızca gerçeği bildiğimden,çok da kızamıyorum kendisine...Çünkü tüm iyiniyetiyle buraya o son postu yazıp 3 güne kalmaz yenisini yazıcam diye düşünse de aksilikler peşini bırakmamış,aha da işte yine koskoca bir ayı bloglardan postlardan uzak geçirmek durumunda kalmıştır...<br />Ancak artık tamamdır,yeterdir,yeni bir yıl kapıda iken,Kıristıl hanım bu ablogyal (asosyal de dense olur) hallerine son vermelidir...Çünkü artık özlem dayanılmaz olmuştuuuur!<br />Yani sanmayınız ki efem, caanım blog arkadaşlarımı sallamadım,ya da gizem falan yaptım...Ahan da işte tam 2 ay önce aşaaada futuuurafı görülen aletin bizi şaşırtan sonucuyla içine girdiimiz hamillik halleri beni bambaşka birisi yaptı çıktı...Midem bulandı,fenalıklar geldi, bilgisayar başında durmak ızdırap oldu, bi anda herşey ama herşey yalan oldu!<br /><br /><br /><A HREF='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/640/457352/serhatekinankara%20003.jpg'><IMG SRC='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/320/721808/serhatekinankara%20003.jpg' border=0 alt='' style='clear:all;float:left;margin: 0px 10px 10px 0px; cursor:hand'></A> <br />Olaylar tam Amerika macerası dönüşünde Ramazan bayramı arifesinde vuku buldu.Bu sebeple doğacak olan bebenin adının Remezaaaannn veyahut Arife olması gibi espiriler de yapılmadı değil...<br />İşte böyle süpriz bir biçime hayatımızı allak bullak eden hamillik durumu,benim gerek blog dünyasından gerek gerçek dünyadan geçen haftaya kadar uzak kalmama neden oldu.<br />Bambaşka bir insan olup çıktım anacım.Biri bana hamilliğin hele ki ilk aylarının insanı bu kadar yamultan bişi olduunu söölemeliydi ama,tek başıma tecrübe ettim, her gün şaşırdım!<br />Önceden uyarayım,bu yazı asla öyle duygusal bi yazı olamayacak.Hani hamilim, canım bebeğim modunda..Mesela geçen bir siteye bakıyordum,hamile ve bebeklerle ilgili..Bir köşe var, hamilenin günlüğü...Heh dedim,bakiim, kadın ne sıkıntılar çekiyor,başına ne geliyo...Aaa bi girdim, hamile bağyan, daha 4 haftalık canlıya ne mektuplar yazmaya başlamış...15 haftalık olduunda, 'dinleme cihazı olsa da senin neler dediini duysam canım benim 'falan diye bayaa konuşmaya başlamış yeni kendine gelen fetus kişisiyle....<br />Yani diiceem şu ki, ben buralardan ayrı kaldıım 3 ay hiç de bööle canım bebeem, bitanem falan modunda olamadım...Hala da diilim ve acaba annelik hissiyatı benden çook uzakta bişi mi diye merak da etmekteyim ama du bakalım!Hayır çok da duygusal bi insandım aslında ben , annamadım noluyo!<br />Ama şunu söliyebilirim ki hamillik hala benim için alışması acayip bi durum!<br />Hala bir kaç hafta sonra karnımda hareketler hissettiğimde korkudan ölcem gibi bi hissiyatım var, hayırlısı..Gerçekten yaa, sanki insan yutmuşun da içinden çıkmak istiyomuş gibi hareket edicek gibi geliyoo..korkuyorum!<br />Bööle işte, hasta ruhlu bişi oldum...Hem karnım şişiyo, hem duruma alışmaya çalışıyorum..Bi yandan mide bulantılarına göğüs germeye çalıştım o geçen 2,5 ay...<br />Sonra daha fenası karakter değişikliğime alışmak...<br />En gıcık olduğum hamile tipi oldum..Herşey kokuyo,herşey!Sigarayı bıraktım sırf kötü kokuyo ve midem bulanıyo diye! Ben, o kadar tiryaki insan...O kadar severdim sigara içmeyi,vallahi de midem bulandı kokusundan..yoksa bırakamazdım hamil de olsam..en azından 1-2 içmeye çabalardım..Ama şimdi evde sigara içilmesi bile yasak hale geldi!Koca eve geldiğinde o kadar alışmış ki sigara içmeye, içemeyince yemek sonrası saat 8de uyumaya başlamıştı ilk haftalaR! <br />Sonra en sevdiğim yemekler en sevmediklerim olmaya başladı...Bir hafta bayıldıım bişi ertesi hafta adını bile duyamayacağım bişi oldu...<br />Mesela ilk başlarda sadece limonata içebilirken ve bir sabah uyandıımda buzdolabındaki limonatamın dibine koca tarafından darı ekildiiini farkettiimde boşanma sebebi olacak kadar sinir sahibi olabilmştim ben...<br />Yani verdiim tepkiler de manyaklaşma sınırlarını aşmaya başlamıştı! He, sor şimdi limonata ile aran nasıl? diye...Koca isterse banyo yapsın limonatalarla umrum diil, sevmiyorum artık kendisini...(Limonatayı caaanım!)<br /><br />Geceleri ter basıp uyku tutmadı bi ara, sonra bir ara sürekli uyukladım evde misafir varmış takmamacasına...<br /><br />Kocanın nefes alması bile sinirimi bozdu bi kaç hafta...Düşman oldum kendisine...Sonra ona sinir olmam geçti, bir hafta annemle babama taktım kafayı..Beni sevmiior musunuz, beni beenmiyormusunuz modunda onlara küstüm o hafta!<br />Sonraki hafta Müjdikcanla Begocan'a gıcık oldum..Bizim evde toplandıımız bi akşam, kocalar gayet mutlu mesut bir odada play station oynarken, ben salonda önce Müjdikcanın saçlarına ellerimi az kalsın geçiriyordum,sonra Begocan'a tee çook eski yılların bir olayından bozuk atıp kızdım!Neyseki can arkadaşlarım da o manyaan aslında ben olmadıımı bildiler de hala görüşüyoruz kendüleriylen:)<br /><br />He bu arada ben hamillik hallerine alışmaya çalışırken,önce Esruşum sonra da daha da süpriz biçimde Müjdikcanın hamillik hali devreye girdi..Şimdi iki yakın arkadaşımın da göbekleri şiştikçe çok eğlenceli günlere gireceğiz eminim!<br /><br />İşte bööle psikolojik ve fizyolojik değişimlere ayak uydurmaya çalışıp, bi de kocayı bu duruma alıştırmaya uğraşırken,pek açamadım bu bilgisayarı ben...<br /><br />Son postu yazdığımda tam kendime gelmeye başlamıştım ki..bi de gıda zehirlenmesi geçirdim! 1 hafta kalkamadım yerimden! Ama o kadar inanmıştım ki 3 ay dolduğunda mide bulantılarımın geçeceğine, gıda zehirlenmesi haftasında dolan 3 ayımla mide bulantılarını rafa kaldırdım gerçekten....İnsan inanınca oluyor demek ki!düşünce gücü!<br /><br />Şimdi ise Maşallahım var, hormonlar yavaş yavaş sakinliyor sanırsam...Benim sinir hallerim azalıyor...Artık sakin,ve 'canım bebeğim' diye postlar yazabileceğim bir hamilelik dönemine girerim umarım!<br /><br />14 Hafta 3 günlük bir hamilin yakınmalarını dinlediniz,geçmiş olsun!<br />15.haftada buluşmak üzere derken, hepinizin bayramı kutlu olsun mutlu olsun...Yeni yıl ise hepimize tüm istediklerimizi getirsin...Paraysa para, şansa şans, aşksa aşk, sağlıksa sağlık,bebekse bebek...ne varsa tüm dileklerimiz gerçek olsun!<br />Allah hepimizin iyiliğini versin emi!<br />Derrr öper, giderim...<br />kalın sağlıcaklaa derim!<br /><strong>ek not</strong>: geçtiğimiz zaman zarfında maillerine cevap veremediğim,postta yorumlara cevap yazamadığım,telefonlaşamadığım herkeslerden özür diler, bundan sonra İnşallah en enerjik halimle herkese yetişeceğimi bildirir,açılın Deli Hamil Kıristıl geliyor diye de eklerim!! <a href='http://picasa.google.com/blogger/' target='ext'><img src='http://photos1.blogger.com/pbp.gif' alt='Posted by Picasa' style='border: 0px none ; padding: 0px; background: transparent none repeat scroll 0% 50%; -moz-background-clip: initial; -moz-background-origin: initial; -moz-background-inline-policy: initial;' align='middle' border='0' /></a>crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com56tag:blogger.com,1999:blog-20649568.post-1164986654200722652006-12-01T17:18:00.000+02:002006-12-01T17:24:14.670+02:00önce özetler!Ekim başı yok olup aralık başı ortaya çıkan bir kişiliğin anlatacak çok şeyi olması gerekir değil mi!Evet var anacım, anlatacak çok şey var...Vakit bulsam ve bilgisayar başına daha önce geçebilsem daha önce anlatacaktım ama olmadı işte!<br />Haberler ve özetlere geçmeden evvel, son iki postuma; evet evet, ekim başı ve kasım başı yazdığım bana hiç yakışmayan havadissiz kısa postlara yorum yazan tüm en bi güzel arkadaşlarımdan o postlarda cevap veremediğim için özür diliyorum.Sebebini sona sakladığım durumum nedeniyle mazur göreceğinize inanıyorum.Sakın sondan başlamayın ama okumaya,bak boşuna mı uzun uzun yazıyorum!tamam işte anlatmaya başlıyorum! <br /><strong>Önce Özetler!</strong><br />*KırisTıl Hanım Amerika'yı yeniden keşfederken dünya tatlısı bir arkadaşa daha kavuştu,pek güzeldi,pek hoştu!<br />*Kıristıl Hanım Amerika dönüşü koşa koşa Ankara'ya gitti, ama bu sefer bu gidişi blog arkadaşlarına haber veremedi..Sebebi azzz sonra!<br />*Kıristıl Hanım hayatının şoku ve acayip günlerini son bir aydır inişli çıkışlı olarak yaşıyor...Neden miii? devam edin efenim!<br />(hay kıristıl hanıma diyenler olabilir,haklıdırlar aslında tam da müsait olmuş o deyişe yani!)<br /><br /><A HREF='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/640/581259/collage32.jpg'><IMG SRC='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/320/962386/collage32.jpg' border=0 alt='' style='clear:all;float:left;margin: 0px 10px 10px 0px; cursor:hand'></A> <br />Ekim ayının gayet güneşli güzel ilk günlerinden birinde,kalbim hop hop ederek gittiğim havaalanında müthiş seyahat ekibimizle buluştuk ve pek leziz yolculuğumuz da başlamış oldu.Ben demiştim ama <a href="http://crystalsdreams.blogspot.com/2006/02/zor-imi-yaamak.html">taaa ne zaman!</a> Ender iyi olacak ve yeni maceralara koşacağız demiştim,hakikaten koştuk da!<br />Uçak yolculuğu uzun sürse de, ben hiç uyumasam da korktuğum kadar sallantılı geçmedi ve güzel güneşli bir New York öğleden sonrasına dalıverdik,indiğimiz gibi o ilk gün...Böylelikle kilometrelerce yol katedeceğimiz seyyah halimiz başlamış oldu.Kiraladığımız araba ve daha önemlisi yolda yardımcımız, yol bulma sistemi pek başarılıydı.Biz ismini Mike koymuştuk bu sistemin,sağa dön düz git şeklinde,neredeyse hiç kaybolmadan ilk gün ilk durağımız Boston'a varıverdik.Saatler süren uçak yolculuğu ve sonrasında yine uzun saatler kullandığımız araba yolculuğu neticesinde epey yorgun düşen grubumuzun tüm üyeleri kalacağımız otele geldiğimizde ve odalara çıktığımızda sevinç çığlıkları atıverdi!Deliksiz bir uyku ve akabinde Boston'un soğuk ama güneşli sabahına uyanış...Akşamüstü yetişeceğimiz bir uçak olduğundan, panik halde hızlı bir Boston gezisi yapmaya çalıştık...Sabah pek müstesna,pek değerli,çok ünlü Harrr vıırd üniversitesi ve civarını geziverdik..Kahvaltıyı pek şirin bir kafede Amerikalı stili bagellar ve kahvelerle ediverdik..Sonrasında ise koştura koştura Boston'un ünlü ve gezilecek yerlerini gezmeye çalışıverdik.Ama ne akla hizmetse o gezinin tam ortasında eczane ve market karışımı benim en sevdiğim tükkanlardan olan WallGreens'e giriverince ilk resmi Amerika günümüzde, Boston'u gezmeyi unutuverdik!Manasızca, rujlar,ojeler ve dahi kremlere takılıp fiyat incelerken, saatin nasıl geçtiğini anlayamadık...ve karınlar da acıkınca pek heyecanla,Cheesecake Factory'de kendimizi buluverdik!İki ruj alıp bir çizkek yiyerek Boston'daki günümüzü bitirince üzüldük ama bir daha geliriz diye kendimizi avutuverdik...Ay aldık verdik,biz sizi yendik..bu nasıl bir anlatım yahu!Kurtuluyorum hemen bu veriverdik halinden!<br />Neyse efenim..Boston'dan uçarak Charlotte isimli sakin Amerikan şehrine vardık...Amerika'ya bu tarihlerde gitmemize sebep çok kıymetli arkadaşımız Adanalı Sarper'in düğünü olacaktı ve yaşadığı şehir burasıydı...Pek eğlenceli,değişik bir düğün törenine katıldık, az biraz alışveriş ve outlet turlarına başladık...Veee, araba kiralarken biraz vukuat da yarattık..tık derken, tım diyim bari tam olsun...Yarattım efendim...Ayrıntıları <a href="http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=106&yazitar=21.10.2006&yaziid=21765">burada</a> bulabilirsiniz...<br /><br />Charlotte'ta kaldığımız iki gün sonrası, yolumuza devam ederek, uzun ve trafiksiz yollardan geçerek,Richmond'da mola verdik.Gece benim,kocanın,ve grubumuzdaki üyelerden Ender ve Sedef'in de çook eski arkadaşı olan Vala'nın evinde kalacaktık.Sağolsun Vala kardeşimiz,kendisi evde olmasa da anahtarını bize vererek Türk misafirperverliğini orada da yaşattı,buradan kendülerine teşkürü borç bilirim:)<br />İşte efenim,biz bööle Richmond'da bir gece geçirirken,yine bir alışveriş merkezi bularak gecenin bir kısmını oraya ayırmışken...Çok tatlı bir arkadaşım oluverdi o Richmond akşamında..Onu diyecektim Ben...Bir de mahçup etti beni,nasıl teşekkür edeceğim, ne yapacağım o güzel hediyeleri karşısında hala bilemem! <br /><a href="http://salincaktaikikisi.blogspot.com">Salıncaktaki iki kişiyi </a>de tanıdık efenim biz o soğuk Richmond gecesi..Banucuk resimlerinden görüldüğünden daha sıcak, daha tatlı daha da güzeldi...Kısa da olsa, bir kahve ve üzeri kısa süren bir akşam yemeği ile onu görmüş olmamın keyfi mutluluğu anlatılamayacak kadar çok güzeldi! Elimi kolumu sallaya sallaya gittiğim buluşmadan,nasıl güzel bir hediye paketi içinde bir sürü hediye sahibi olarak ama bir o kadar mahçup döndüm,anlatamam...Türkiye'den sadece koca kendimi götürerek bir incelik dışı hareket sergilesem de, bir gün ben de Banucuğuma kocaman bir teşekkürü daha güzel etmeyi becereceğim!<br /><br /><br /><A HREF='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/640/564103/collage28.jpg'><IMG SRC='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/320/958349/collage28.jpg' border=0 alt='' style='clear:all;float:left;margin: 0px 10px 10px 0px; cursor:hand'></A> <br /><br />Böyle mahçup,sıcak,samimi ve güzel duygularla Banulardan ayrılıp,Vala'nın evine doğru yolaladık...Ve soğuk bir pazar sabahına uyanarak, yine bir başka <a href="http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=106&yazitar=22.10.2006&yaziid=21778">macera atlatarak</a>, yola çıkmayı başardık!<br /><br /><A HREF='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/640/467319/collage34.jpg'><IMG SRC='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/320/875695/collage34.jpg' border=0 alt='' style='clear:all;float:left;margin: 0px 10px 10px 0px; cursor:hand'></A> <br />Washington'du yeni durağımız..Ve ben Washington'a bayıldım.Havanın da güneşli ve sıcak olmasının etkisiyle iki gün kaldığımız bu şehirde pek mutlu gezdim.Hayvanat bahçesine gitmemizin ve maymunlarla bir saat geçirmemizin,mutluluğumda payı büyük.Bize bu kadar mı benzer bu hayvanlar ya!<br /><br />Sonrasında ise son durak New York-New Jersey idi...2 gün Ender,Gülay ve Sedefle gezdiğimiz New York'u daha sonra o üçlüyü uğurlayarak Serhat,Ekin ve Selen üçlüsüyle gezmeye devam ettik..Daha doğrusu Serhat ve Ekin çalışırken biz Selen'i de alıp kalan bir haftamızın tadını çıkardık...O kadar çok memnun oldu ki New Jersey liler orada daha uzun kalmama...Bir sokağa ismimi bile verdiler:)...İnanmayan kolaj resimlere iyi baksın! Ben onu daha sonra layık olduğu şekilde reklam yapıcam ama zaten!<br /><br />Uzuun,güzeell,musmutlu bir tatilden sonra, dönüş zor da olsa mecburdu!Zira döner dönmez, üç gün geçmeden Amerika'da bize evlerini açan caaaanım Serhatımıza Ekin'i isteme töreni vardı!<br /><br /><br /><A HREF='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/640/972437/serhatekinankara%20011.jpg'><IMG SRC='http://photos1.blogger.com/x/blogger/7243/2077/320/688731/serhatekinankara%20011.jpg' border=0 alt='' style='clear:all;float:left;margin: 0px 10px 10px 0px; cursor:hand'></A> Resimde iri çıkmış olmasına rağmen gerçek hayatta pek diri insan Serhatcığımız ve güzel gözlü güzel yüzlü pek sevgili caanım Ekin'ciğimiz Amerika'dan dönüşün hemen akabinde Ankara'da sözlendiler ve hatta bence nişanlandılar...Biz de kamber olarak bu törende bulunduk, hatta 2 koca günü de Ankara'da, Anıtkabir'de ve bir takım eğlence yerlerinde geçirdik...<br /><br />Sonra İstanbul'a döndüğümüzde Ekim ayı bitmişti efenim..zira bizim işler bitmemişti <br />...Bu sefer de biz 2 gün ev sahibi olduk Serhat ile Ekin'e..evcilik oyunu tadında:) Bir dahaki gelişlerinde düğünleri olacağından,bizde kaldıkları iki gün boyunca çiçeği burnunda nişanlı(bu tamlamayı da kullandım ya oley yani!) çiftimize düğün yeri baktık İstanbul'da...Ve pek de güzel olan çok da güzel olan düğün mekanını bulduk da!<br /><br />Sonra ne oldu diyeceksiniz...E Kasım'ın başında döndüler bu çift geriye Amerika'ya...<br />Ben ne demeye kalakaldım o günden beri de, yazamadım peki ya!<br /><br />Resim koyup öyle yazacaktım ama bu son resmi almadığı için blogger, tüm mazeretim...sebebim..bir sonraki postta !resmin anlam ve önemi var efenim!<br /><br />eee postun başına bakıp sonunu okumaya kalkanlara da iyi oldu Valla!:)<br />söz bir sonraki post çok yakında! <a href='http://picasa.google.com/blogger/' target='ext'><img src='http://photos1.blogger.com/pbp.gif' alt='Posted by Picasa' style='border: 0px none ; padding: 0px; background: transparent none repeat scroll 0% 50%; -moz-background-clip: initial; -moz-background-origin: initial; -moz-background-inline-policy: initial;' align='middle' border='0' /></a> crystalsdreamshttp://www.blogger.com/profile/18436759475324628550noreply@blogger.com40