Pazartesi, Ağustos 18, 2014

kırıntısı yeter



Her canlı bir kere aşkı yaşar herhalde. En azından bir kere…

Ben genç kızlığımda yaşadım mesela bir tane…Sarılırken titrerdik birbirimize.Her günümüz beraber geçerdi de; birlikte olamadığımız saatlerde birbirimize mektup yazardık.O derece yoğun, o derece delilik ve tutkunluk arası bir hallerdi yaşadığımız.'Aşık oldum işte' dediğim anı da hatırlıyorum! Gerçekten!
Gece yarıları bitmek tükenmek bilmeyen saatler süren uzun telefon konuşmalarımız olurdu hani sevgililerimizle…O zamanlar cep telefonları yeni çıkmıştı, ev telefonlarından konuşmak hala daha popülerdi.Ev telefonun telsiz değilse, çok zordu işin, o gece konuşmalarında. Kablosu uzun bir telefonun olması en sağlıklısıydı yatağın içine annen,babandan gizli o ahizeyi sokabilmek için!
İşte o uzun gece yarısı ne konuşabildiğimizi hatırlamadığım telefon seanslarından birinde, daha ilk zamanlarıydı ilişkimizin, gece saat kaç bilmiyorum ama bana bir şey oldu.Böyle içim ürperdi, kalbim sarsıldı telefonun ucundaki o çok sevdiğim , bana birşeyler söylerken.Dedim 'bana birşey oldu', böyle bir sessizlik…'İçime bir şey düştü' dedim. O da; 'ben de hisettim bana da oldu' deyince, tamam dedim aşk işte bu! Biz aşka düştük!
Saatler boyu süren telefon konuşması sırasında uykusuzluktan içimiz geçmiş de olabilirdi belki o düşme hali! Ama biz düştük aşka, o gün veya daha sonra…Ve sonra çok aşıklık halimiz böyle 2 sene kadar sürdü o aşkta…Kimseyi gözün görmez, çok mutlusundur sadece iki başına…Aslında iki değil, tek bir kalp olur o iki kalp beraber.Öyle acaip şahane bir kafa. Arada böyle kıskançlıklar,kavgalar, ama sonu hep sevgi,hep sarılma,hep mutluluk…
Ben işte o zaman; çok mutlu,karşılıklı aşkı yaşadım. Sonra bir gün bende bitti o aşk, ya da aşık olmak hali. Ben de gittim.
Ama gittikten sonra da aslında hep dönmek istedim o şahane aşk hissine. Bir daha da kimse ne beni onun gibi sevdi, ne bana o yoğun duyguları hisettirdi.O aşktan sonra zaten öyle sayısı çok fazla da ilişkim olmadı, uzun sürerdi benim sevgililiklerim çünkü…Sonra çok sevdiğim bir  adam oldu, iyi bir insandı, beni de çok sevdi, tam da beni dengeleyecek bir karakterdi.Yani ben çılgın, o sakin…Ben gezgin, o dingin…Dedim tamam arkadaşlarımın çoğu da evleniyor o dönem…Evleniverdik gitti!

Mantık ve sevgi içinde oldu evliliğim evet.Ama ben bu kadar duygu insanıyken ne mantık yetecekti, ne de sevgi….Eğer duygularınız davranışlarınıza mantığınızdan daha çok hakimse hayatta, evlilik için tek gereken; aşk olmalı dostum!
Çünkü evlilik öyle şahane bir şey değil, tüketiyorsun,tükeniyor o kurum da bir yerde…Aşk varsa inan ne kadar tükenirse tükensin, mutlaka kırıntıları kalıyor.Ve bence, o kırıntı bile hayat boyu bir ilişki sürdürmene yetebiliyor.

Benim evliliğim de bitti ya aslında bitmezdi. Bitti, aşk zaten yoktu, sevgimiz de didikleye didikleye hallaç pamuğu gibi olmuştu.Dila ile beraber mutlu bir aileydik aslında.Ama bir takım dış etkenler, bazı zorunluluklar bizi öyle bir noktaya getirdi ki dedim kısmet bu demek artık zorlamayalım.İkimiz de karı koca iyi insanlarız.Kime sorsan bizi , cami yaptırmadık ama bence derler yani 'ooo çok şahane insanlar , çok iyiler, çok şekerler' diye. Öyle valla;  kalbimizde kötülük yoktur bizim, hatta saflık ,aptallık derecesinde iyiliklerimiz var bizim.
Ama işte karı ve koca olarak olmadık biz birbirimize. İyi gelmedik. Yani şu yanlıştı aslında, ben çok enerjiğim, o sakin, yok zıt kutup..Bunlar olmaz, tamam mı bak daha evlenmemiş arkadaşım!  Evlilikte; hadi aşık olmadın, sevdin çok, mantık da kuruyosun madem, peki ama o zaman aynı şeylerden zevk aldığın birini bul  bak öyle çok nasihat etmem, tek edebileceğim tavsiye de budur sana, söyleyeyim.

Biz birbirine iyilik,saflık dışında hiç benzemez iki insan, eninde sonunda olmadık, olamadık.
Ama mutlaka bir sebebi var olamamızın.Yanlış yaptık belki ama ortaya çok doğru bir şey çıkardık.Doğru olarak kalması da şu an tek ortak amacımız belki de. Dila, bu süreçte  bence bizden daha iyi idare eden bir tavır sergilemekte. Zor ama üstesinden gelinecek bir hal bu boşanma, çocuk için de anası, babası için de. Tek düşündüğün en nihayetinde çocuğun olursa, orta yolu bulabiliyorsun sanki.Bunu tecrübe ettikçe göreceğiz elbet.

Dedim ya, mutlaka bir sebebi var olmamamızın.Yoksa ben, asla, hele de çocuk sahibi olduktan sonra dul bir anne rolüne gireceğimi düşünmezdim hayatta.
İnsanın başına düşünmediği herşey de geliyormuş, bunlarla büyüyormuş işte demek insan. Olmadık biz çünkü iyi insanlardık, olmadık ki gerçekten olacak olanlar hayatımıza girsin ve gökten elmalar düşsün,kızım için, benim için, iyi insan, eski eş,her daim akrabamız, kuzunun babası için ve hayatımıza girip bizi mutlu edecek ve mutlu olacak diğerleri için…

Devam edecek….:)

Perşembe, Şubat 27, 2014

SIRRI FOBİK

Ben sır tutamıyorum arkadaşım.Baştan söyliim.Bence sır diye bişi de yok zaten.Sır en fazla kendi içinde tuttuğun duygular,bilgiler,düşüncelerdir.Sen bunu gidip bir başka ağzı olan dili olan beyni olan birine söylediğinde, o sır olayı bitmiştir.O ağzı olan dili olan beyni olan bi gün bi anda o bilgiyi veya adı her neyse 'sırrını' direk başka bir ağızlı, dilli, kişiye iyi niyetli veya yanlışlıkla veya gayet kötü amaçlı olarak söyleyebilir...İnsan çünkü, her an o senin sır zannetiğin duygu,düşünce,bilgi paylaşılmaya hazır bir tehdit unsurudur artık!
Dolayısıyla birinin bilmesini istemediğin neyse o şey, söylemiceksin kimseciklere, içinde tutacaksın...he dayanamadın içini yedi o bilgi ya da his, söyledin birine...o zaman unutacaksın artık, o senin özelin artık genele girmiştir anacım!
Yani ben zaten sır diye bişi taşımıyorum hayatımda, taşımak da istemem, inşallah öyle durumlar yaşamam...ama bana gelip de aman bunu ona söyleme, aman bunu buna deme...diyip bilgi veriyosunuz ya...vermeyin.ben unuturum.unutuyorum! hatta tembihlenince daha çok söyleyesim geliyo içten içe sanki..
böyle kırdığım potlar ,sonra da o potları kurtarıcam diye çektiğim eziyetler, o sır bile olmaya utanan aslında gayet basit bilgi kirliliklerinin bende yaşattığı stresler var ya ne film olur bi bilsen!

Sır yok bu hayatta haberin olsun.
Bende sır yok en azından.
Sende varsa bana gelme.deme bana.
açık ol, ciğerimi ye!
benden de bişi saklamamı bekleme.
iyi günler.