Cuma, Kasım 22, 2013

İzolasyondan çekomastiğe

20li yaşlarda başladığım bu blogda, gayet izole hayatımda yazmış durmuşum.Yani başıma gelmiş bişiler  ve onları anlatmışım eskiden.Koca yeni o zaman, çok taze herşey,heyecan dorukta.Tek derdim evi nasıl süslesem, kiminle nereye gitsem,haftasonu nerde yesek ne giysem...Böyle nefis bi hayat...Yok çok da kopuk değildim, halkını seven, kimin ne derdi var bilen, gayet bilinçli ,iş hayatından evlenip çıkmış kokoşluğu seven hayat dolu bir tiptim..Yani maaşlı çalışmayı da yaşamışım ama hani ekonomik zorluklar boynumu bükmemiş, evine ekmek götürme derdini acı bir şekilde tecrübe etmemişim Allaha şükür.Ama ne biliim, böyle olan herkese gönlüm açık, yardıma sonsuz niyetli, kendi halinde son derece saf da bir tiptim ben bu blogu ilk yazarken.
O zamanlar;  herkesin evlenip mutlu olacağına inanır, aldatmanın, kötü kadınların, bilerek isteyerek kötülük yapan insanların da filmlerde olduğunu sanırdım.Düşün bak yaşım 26-27 o zamanlar! O yaşta bendeki saflığa salaklığa bak!
Hoş saflığım yıllar içinde biraz azalma gösterse de, tam da çıkmadı içimden.Bazen bakıyorum da yaptığım hatalara, kızıyorum kendimdeki bu sonsuz insan sevgisine! Herkes iyi, herkes güzel olamaz ki...Ama iyi düşününce başına çok da kötü şeyler olmuyor, bunu biliyorum.Kalbin temiz olduğunda, mutlaka koruyor seni yaptığın ve düşündüğün güzellikler. Arada seni silkelemek için ortaya çıkan insan ve olaylar olsa da, mutluluk çok uzak olmuyor güzel yüreklerden.

Ne diyodum...işte böyle izole, sevgi dolu harika mutlu yıllar geçirirken biz sabah şekeri tadında; yıllar geçip, bir takım değişiklikler başlayınca hayatımızda, şekerin yoğunluğu azalmaya, buruk tatlar kalmaya başladı ağzımızda..Her yaşadığın acı,sıkıntı,şok eden bir sürü olay...Tüm bunları paylaştığın zaman kolay oluyor kaldırması. Paylaşmayı unuttukça, uzaklaştıkça paylaşman gerekenlerden zamanla, bir kopuş başlıyor hayatında.

Anlatacak bir dolu hikaye ve ders alacağım uzuuuuun bir bitiriş yaşadım ben.Hayatımdan, saçımın içine eden kuaförümü bile zor çıkaracak kadar becerksizim ben bitirişlerde.Tek çocukluk konusunda yazmıştım bi yazıda,yıllar önce belki...Tek çocuklar biraz da yalnız kalmak istemediklerinden daha da sarılır etrafındaki insanlara...Herkes daha da kıymetli olur yanında...İşte ben o karaktere sahipken, bayaa bitirişlere giriştim son dönemde.

Sonra kafamı toz pembe dünyamı yaşadığım delikten dışarı bir çıkarayım dedim. Ağırlığı hala üzerimde o gördüklerimin.Gideceğim yolun zorluğu da korkutmuyor değil.
Biz evlenip çocuk büyütüp yılları bir bir yolcularken maziye, dışarda epey haşin bir dünya bırakmışız.
Teknolojinin gittiği noktada insanların her türlü bakış açısı,yaşamı maneviyatı dahi değişmiş,daha bir yozlaşmış herşey.

Ben bloğu yazarken sosyalleşme araçları hala icq ve mirc falandı.Sonra bir anda facebook ortaya çıktı,derken twitter ve bir dolu devamı...O zaman da anlayamadım aslında bu kadar fazla sosyalleşmeyi, bu kadar alenen herkesin herkese iletişivermesini...

Sanatçı denen tipin bir ağırlığı vardı eskiden biz küçükken..Şimdi 'noooldu yavruumm şiştt kocan nerdee'  ya da 'o etek seni şişman yapmış be canııım' gibi korkunç dialoglara muhattap olan gayet ünlü,sanatında ya da ne iş yapıyorsa onda başarılı insanlar ...Şaşırmam bitmeyecek bu konuda...Halkınla kaynaşmak güzel de, bu denlisi nereye götürecek bilemem bizi...
Tabii ki süper yönleri var olmaz mı, harika bir tarihi dönem geçirdik sayesinde o sosyal medya araçlarının...Muazzam bir birlikteliğe sahne oldu, Gezi Direnişinde , medyamız tamamen satılmışken...

Ama ne biliim; biraz ipin ucu kaçmış durumda bence...
Duygusal açıdan en azından.
Kadın erkek ilişkileri için ya da...

Evet eskiden de  İcq dan kız kaldırmak(!) , ya da yeni heyecanlar bulmak durumları vardı.Fakat yıllar çok acımasız olmuş iyice bu teknolojik dünyada..Artık kimsede sabır kalmamış, herşey çok hızlı tüketilir olmuş.

Ben gördüm ki ; hele de yalnız olduğunu öğrenince karşı taraf, iletişimin bu denli basite indirgendiği zamanda, senin merhaba demen ile karşılıklı bir şeyler içebilmen arasında bırak günü, saati, dakikalar bile uzun kalır olmuş!!!

Son bir anımı anlatarak bu gittikçe uzayan konuyu bugünlük kapatayım ben canım günlük...

Ben böyle izole hayatımı hala devam ettirmeye çalışırken, ama bitirişlerimi de yapmışken..Facebookta her gün gelen arkadaşlık isteklerinde tanımadıklarımı,iş yaptığım insanları,ya da sokakta görürsem merhaba demeyeceğim kimseyi listeme eklememe halindeyken; bir adamın teki beni listesine eklemek istemiş...Baktım adam dişçi, ortak arkadaşımız da benim canım eski dişçim...Böyle belki 10 dakika baktım ki acaba daha önce tanıştık mıı, acaba 20 yaş dişimi çeken doktor muydu falan ama ne alaka da diyorumm...Sonra baktım fotoğraflarda adamcağız evli barklı,hanımı manımı...Tanımıyorum da...kapattım gittim isteğini,adamı da kendi facebook hayatına uğurladım böylece...
Neyse sonra aradan biraz zaman geçti, geçenlerde , epeyyy büyüük bir veli organizasyonundayız (bir de böyle birşeyler var artık hayatımda ,analar,danalar buluşmalar,veli olma halleri,manyak,sorumlu bir sürü anne tiplemeleri, onları da anlatıcazz elbet.) Neyse güzel bir kafede akşam saati buluştuk biz analar grubu, öğretmenler günü için hediye konuşulacak...Tam oturduk, hemen arkamızdan bir adamla kadın geldi karşı masamıza...Ben adamı nasıl tanıyorum iyi, ama anında hatırladım!! Bu bizim dişçi abi! Beni listeye eklemek isteyen! Yanındaki kadına baktım hemen , o kadar iyi hatırlıyorum ki çünkü olay daha yeni, hanımını da hatırlıyorum fotolardan..Yokkk..yanındaki abla, maalesef hanımı diil...Adam tam karşımda, gözgöze geldik, ben kafamı çevirdim, o da tabii...Eminin hatırlamadı beni...listesine girmedim ben kendisinin çünkü! Ama karşıdaki abla listeden belli! Ekli!!!

O zaman dedim ki wellcome to real world beybi!!!...Temiz kalmak bu dünyada; epey meşakkatli!

Kristalin gerçek dünyayla imtihanı diyebiliriz belki bundan sonrasına...hoşgeliyorum,bekleyin beni anacımm!


Çarşamba, Kasım 20, 2013

Sonrası Tufan...



Tamam şimdi başlıyorum.Deniyorum en azından.Hayatım gerçekten yeniden başlıyor şu an.
Bir Kristalin hayalleriydi eskiden.Sonra anne Kristalin kaybettiği hayalleri oldu. İşte şimdi yine hazırım.
'Yalnız anne' Kristal olarak...
Yine hayallerim var ve içimde de hala aynı enerjim..Gerçekten var o enerji; hala o eski, kendi kendini şarj edebilen halim. Allaha şükür var!
Başıma neler gelecek bilmiyorum bu yeni çıktığım yolda.Ama şimdi yolumu sürdürürken, daha da güzel bir yolu olsun diye uğraşacağım bir de çok harika insan yavrusu var yanımda.
Zor olabilir, bazen üzücü olabilir, şaşırtıcı olacağı kesin bir çok yaşayacağımın.Çünkü böyle, ben enteresanlıkların,komikliklerin ve bir dolu acaip rastlaşmaların içinde olmalıyım. Son iki yılda çocuk ruhumun son derece terbiye olduğu bir dönemi de yaşasam, sabırsız hallerim gayet hayat tarafından törpülense de; hala telaşlı, hala heyecanlı, hala içi içine sığmama durumundan halliceyim.
Enerjimle dünyayı delerim! İnan delerim...
Ruhumun bir yerlerinde bir kara delik oldu bu zaman içinde ama olsun.Tamiri mümkün;boşluğu doldurabilme ihtimali hep mevcut.
Yeter ki üzerimdeki o ölü toprağını atayım bir ben...Ben yine eski bana yakın şekle dönerim!
Sonrası da tufan!

foto: Bu Kristal kişisinin hayatında olan bitenlerle ilgili Aydınlanma dönemine girdiği turdan; Hasankeyf hatırası!