Pazar, Mart 08, 2009

dütten bejjjjj

Aslında yazmayı çok istiyorum; neler yaşıyoruz Diloşla,neler geçiyor başımızdan,başımdan,burda birr birr kayıt altında tutmak istiyorum...Ve hatta sadece Diloş ile ilgili değil,sayıp sövmek istediğim bir çok konuyu da eskiden olduğu gibi burada irdelesem diyorum...Ama neden niçin bilemiyorum,günler geçiyor,aylar hatta, ben bir bakmışım savrulmuşum bi rüzgara oturup iki kelam laf yazamıyorum...
Hamileliğimde geldi bu yazamama hali bana,hala gidemedi anasını satayım...Zaten hamileliğimde gelen bir acayip karakter hali de yapıştı üzerime...Kızgınlıklarım,içime attıklarım daha çok oldu...Eskiden böyle değildim ben...Kızardım sonra hemen biterdi...Şimdi daha şiddetli sinirlenir oldum...daha çok kaygılı olmamla paralel....
Sonra düşündüm de; eskiden ne macera heveslisiydim ben...Geride bıraktığım her gün, gülünecek,eğlenecek anılar koleksiyonuna sahiptim eskiden.
Beni anne olduktan sonra tanıyan insanlar var mesela, onlar bu halimi bile eğlenceli buluyor,sen olunca enerjimiz yükseliyor diyorlar...Ben de hep aynı yorum halinde, ben?eğlence?...sen benim eskimi tanısan şu anki bana ben demezsin bebetimm (bebeğimin diloş versiyonu) diyorum!
Mesela düşünüyorum...eskiden anlatacak öyle çok konum vardı ki...her telden,her türden,komedi,macera,duygusal ve hatta bilim kurgu...
Şimdi melodram bile olacak konum yok,bir doğa belgeseli benim hayatımın yanında gişe rekorları kırar yeminle...

He, Diloşla hayat çoğunlukla süper...Ama belki de benim anlatmak istediklerim bunlar değil...belki de ben aile ve çocuk konulu yazıların yazarı değilim...değilmişim...

Oysa bebetim her geçen gün beni eğlendirip şaşırtmaya devam ediyor.Her gün bir önceki günden daha çok şey bilerek başlıyor yeni güne...Her gün yeni bir ruh hali de o hain ikizler burcu ve 2 yaş ergenliğinin karışımı olarak da karşımıza çıkıyor ama yanında bonus olarak...
Bu ara bana taktı yine...Üstümde yaşamak,mümkünse kafamın üstüne yerleşmek istiyor...
Gel tabii Diloşcan başımın üstünde yerin var ama annen böyle anlarda o başın içindeki kafayı yemek üzere oluyor!

Dün çok fena geldiler bana mesela...Sen 20 hatta 21 aydır kendini ada bu cücük insana,şekil şemal,sosyal hayat kalmasın...Her şey bu hanıma göre planlansın ve yaşansın...O seni dakikada başka bi anneye satsın!
Arkadaşım nankör mü len bu bebe,çocuk milleti? hayır daha şimdiden böyleyse,bir kaç seneye arkadaşları için sonra da sümüklü bi oğlan için(erkek anneleri alınmasın ööle saydırıyorum şu an:)) satacak bu Diloş Hanımefendi!

Diloş bebekken pek sosyal bir tipken,bu ara öyle herkese pas vermemeye,girdiği yeni ortamlarda önce bir olay yeri inceleme yapmaya,utanmaya,sıkılmaya ve alışmak için biraz zamana ihtiyaç duymaya başladı...Bizim haftanın en az 3-4 hatta 5 ve aslında galiba her günü içinde bulunduğumuz tüm gezme,tozma,oyun grubu ve türlü sosyallik durumlarına rağmen...
Tanıdıklarıyla bıdı bıdı konuşurken,yeni gördüklerinin yanında benimle bile konuşmamaya falan başladı...Acaba diyorum fazla gezme tozma aşırı sosyallik de mi çocuğu etkiliyor olumsuz yönde...ama ulen öbür türlü de bana geliyorlar sürekli evde iyice şaşırırım ben!

Neyse efendim, bu tanımadıklarının yanında böyle çekimser kala dursun, bu ara hemen her gün görüştüğümüz,oturduğumuz sitede geçen yaz Diloş'un tostunu elinden alıp yemek suretiyle tanışıp pek sıkı kanka olduğu can arkadaşı Nehirciğin annesine bir aşık olma durumu var...Nehir'in annesi diyorum ama kendisi de benim yakın arkadaşım oldu geçtiğimiz aylar içinde,gayet kafa,eğlenceli kişilik 'deden'..yani Seden...

Ama bu Diloş olayı abarttı Seden ile ilşkisinde...Son günlerde,Nehir'i itip Seden'in bacağına yapışmalar,sabah akşam görüşmediğimiz anlarda her faaliyetinin arasında 'deden' diye sayıklamalar...Ulen dedim,yeter:) seni annen Seden olsun mu Diloş dedim saçmalayarak bi sabah, eyet dedi haspam yaw!
Dedim ki tamam anacım,bu bebe beni erken yaşta bırakır kocaya da kaçar bu satma huyuyla!

Olay bi de şöyle vahim bi hal aldı ve ben kendisinin acayip hassas bi kişiliğe sahip olduğunu iyice gördüm...
Dün sabah yine can arkadaşı Nehir Hanımla oynasın diye gittik 'deden'in evine...Bizimki beni yine bıraktı 'dedeen del,Dedeen boya,dedeeen mok şeklinde takılıyor...'deden' de bi ara malesef telefonla konuşma hatasına düştü...Diloş 3 kere 'dedeen,deedeen,dedeeen' diye yırtındı..'Deden' anında cevap veremeyince bizimkinde bir histeri krizi...bir ağlama,ne olduğumu şaşırdım...EYEEE diye yırtınıyor...eve gitmek istiyor hanım...ama susmuyor o hıçkırıkları,dinmiyor o gözyaşları...biz apar topar giyinip çıktık,arabada ancak sakinleşti...eve geldik...ben anladım ama sorayım kendilerine dedim...
Diloşçum niye öyle ağladın,ben çok üzüldüm dedim...Kendisi..'deden,deden' dedi ve sonra hıııı hıııı diye ağlama taklidini yaptı...Yani Türkçe meali,ben Sedeni çağırdım,ilgilenmedi ben de ağladım oluyor efenim!
Sonra tam 10 dakika boyunca kendimce mantıklı açıklamalar yapmaya çalıştım...Hı hı diyerek onayladı öyle her bişiye ağlanmayacağı,bu kadar hassas olunmamasını gerektiği konusundaki yorumlarımı ama bilmiyorum ne anladı:)


Velhasıl kelam...tüm hayatımı ona adamış olduğum bebe kişisinin aslında günün birinde zort diye beni kendimle başbaşa bırakabilecek olma ihtimallerini düşündürdü aslında belki de çok önemsiz olan bu durum ...ve korktum ben çok korktum...
Kendime tek iş olarak 2 seneye yakın zamandır Diloş'u görmekten...başka hiç birşey yapmamak,yapamamaktan korktum...
Öyle ya da böyle...Diloş büyüyor,ve canım kuzum hep güzel hatıralara büyümeye devam edecek umarım...Ama benim artık silkelenme vaktim gelmiş de geçiyor belki canım ciğerim...
Okula başlayınca ne yapacağım ben...ya da okula başladığında bana yapışık bi canlı türü haline mi getireceğim Diloş'u? ne olacak,nasıl olacak...Pedagoga falan gitmeyi düşünüyorum...aslında önce kendimi mi psikologa götürsem,bilemiyorum...

Ne zormuş bi insan evladını yetiştirmek...Doğan büyür zihniyetindeki analara bazen imreniyorum!


hiç bi yere yazmıyorum bari burada bi kaydı olsun diyerek not:
Diloş 'dütten'i keşfetti...Önce zorla,bir şey isterken lütfen de annecim diye kasıyordum kendisini..ben diyince o da diyordu...Sonra kendiliğinden dütten du ittiyom annedim...(lütfen su istiyorum annecim)şeklindeki cümleyi kurunca ben öldüm bittim,büyük tezahüratlar yaptım kendisine...ve artık her istediği,özellikle bizim istemediğimiz ama kendi istediği şeyler için dütteni kullanır oldu:)
Asıl bombası ise,kendisinin tuvalet olayına artık iyice yakınlaşmaya başladığını bu dütten ile göstermesi oldu...
Geçen hafta bezini değiştirip 1-2 saatliğine çok da yakın olan bi yere çaya gittiğimizde,eğilip annedim e-emm diyip büyük hacetini halletmesi sonucunda nasılsa yakın yer,zaten kakasını da yaptı zihniyetinde olan,yanına bezi bırak çocukla ilgili sadece su matarası alan dangalak anne bana ders verdi...'ee'si biter bitmez herkesin içinde sürekli olarak 'annedimm dütten bejjj,dütteen bejjj' şeklinde çığırmaya...yakınmaya,annesini tacizin kralını yapmaya başladı...nitekim 2 dakika içinde anne ve dahi anneanne kendilerini hala dütten bejjj diye ağlama safhasına geçmek üzere olan Diloş hanımla arabada bulup,hızla evlerinin yolunu tuttular!

Gökten üç bejj düştü hepiciini de Diloşuma verdim valla...yakında bez bırakma olayında anlatacak harika anılarım olcek kanaatindeyim:)

Zaten anca kaka anlatırım ben,noolcek,moktur işim,moktan çıkmaz başım dı galiba o özlü söz!