Cuma, Aralık 29, 2006

HAMİLE KART YAKİNİMDİR!

Hatta ta kendisiyimdir.Artık hem kartımdır,hem hamileyimdir!
Ve ben olsam bu blogun sahibine çoktaaan gıcık olmuşumdur!
Bu ne yahu,yazıcam diyor yazmıyor,bir haberim var diyor vermiyor...Gizem mi yapıyosun len bize diye sövesim bile olabilir bu Kıristil Kişisine...
Lakin kendim bizzat direk Kıristıl kişisi olduğumdan mütevellit,gerçeği yalnızca gerçeği bildiğimden,çok da kızamıyorum kendisine...Çünkü tüm iyiniyetiyle buraya o son postu yazıp 3 güne kalmaz yenisini yazıcam diye düşünse de aksilikler peşini bırakmamış,aha da işte yine koskoca bir ayı bloglardan postlardan uzak geçirmek durumunda kalmıştır...
Ancak artık tamamdır,yeterdir,yeni bir yıl kapıda iken,Kıristıl hanım bu ablogyal (asosyal de dense olur) hallerine son vermelidir...Çünkü artık özlem dayanılmaz olmuştuuuur!
Yani sanmayınız ki efem, caanım blog arkadaşlarımı sallamadım,ya da gizem falan yaptım...Ahan da işte tam 2 ay önce aşaaada futuuurafı görülen aletin bizi şaşırtan sonucuyla içine girdiimiz hamillik halleri beni bambaşka birisi yaptı çıktı...Midem bulandı,fenalıklar geldi, bilgisayar başında durmak ızdırap oldu, bi anda herşey ama herşey yalan oldu!


 
Olaylar tam Amerika macerası dönüşünde Ramazan bayramı arifesinde vuku buldu.Bu sebeple doğacak olan bebenin adının Remezaaaannn veyahut Arife olması gibi espiriler de yapılmadı değil...
İşte böyle süpriz bir biçime hayatımızı allak bullak eden hamillik durumu,benim gerek blog dünyasından gerek gerçek dünyadan geçen haftaya kadar uzak kalmama neden oldu.
Bambaşka bir insan olup çıktım anacım.Biri bana hamilliğin hele ki ilk aylarının insanı bu kadar yamultan bişi olduunu söölemeliydi ama,tek başıma tecrübe ettim, her gün şaşırdım!
Önceden uyarayım,bu yazı asla öyle duygusal bi yazı olamayacak.Hani hamilim, canım bebeğim modunda..Mesela geçen bir siteye bakıyordum,hamile ve bebeklerle ilgili..Bir köşe var, hamilenin günlüğü...Heh dedim,bakiim, kadın ne sıkıntılar çekiyor,başına ne geliyo...Aaa bi girdim, hamile bağyan, daha 4 haftalık canlıya ne mektuplar yazmaya başlamış...15 haftalık olduunda, 'dinleme cihazı olsa da senin neler dediini duysam canım benim 'falan diye bayaa konuşmaya başlamış yeni kendine gelen fetus kişisiyle....
Yani diiceem şu ki, ben buralardan ayrı kaldıım 3 ay hiç de bööle canım bebeem, bitanem falan modunda olamadım...Hala da diilim ve acaba annelik hissiyatı benden çook uzakta bişi mi diye merak da etmekteyim ama du bakalım!Hayır çok da duygusal bi insandım aslında ben , annamadım noluyo!
Ama şunu söliyebilirim ki hamillik hala benim için alışması acayip bi durum!
Hala bir kaç hafta sonra karnımda hareketler hissettiğimde korkudan ölcem gibi bi hissiyatım var, hayırlısı..Gerçekten yaa, sanki insan yutmuşun da içinden çıkmak istiyomuş gibi hareket edicek gibi geliyoo..korkuyorum!
Bööle işte, hasta ruhlu bişi oldum...Hem karnım şişiyo, hem duruma alışmaya çalışıyorum..Bi yandan mide bulantılarına göğüs germeye çalıştım o geçen 2,5 ay...
Sonra daha fenası karakter değişikliğime alışmak...
En gıcık olduğum hamile tipi oldum..Herşey kokuyo,herşey!Sigarayı bıraktım sırf kötü kokuyo ve midem bulanıyo diye! Ben, o kadar tiryaki insan...O kadar severdim sigara içmeyi,vallahi de midem bulandı kokusundan..yoksa bırakamazdım hamil de olsam..en azından 1-2 içmeye çabalardım..Ama şimdi evde sigara içilmesi bile yasak hale geldi!Koca eve geldiğinde o kadar alışmış ki sigara içmeye, içemeyince yemek sonrası saat 8de uyumaya başlamıştı ilk haftalaR!
Sonra en sevdiğim yemekler en sevmediklerim olmaya başladı...Bir hafta bayıldıım bişi ertesi hafta adını bile duyamayacağım bişi oldu...
Mesela ilk başlarda sadece limonata içebilirken ve bir sabah uyandıımda buzdolabındaki limonatamın dibine koca tarafından darı ekildiiini farkettiimde boşanma sebebi olacak kadar sinir sahibi olabilmştim ben...
Yani verdiim tepkiler de manyaklaşma sınırlarını aşmaya başlamıştı! He, sor şimdi limonata ile aran nasıl? diye...Koca isterse banyo yapsın limonatalarla umrum diil, sevmiyorum artık kendisini...(Limonatayı caaanım!)

Geceleri ter basıp uyku tutmadı bi ara, sonra bir ara sürekli uyukladım evde misafir varmış takmamacasına...

Kocanın nefes alması bile sinirimi bozdu bi kaç hafta...Düşman oldum kendisine...Sonra ona sinir olmam geçti, bir hafta annemle babama taktım kafayı..Beni sevmiior musunuz, beni beenmiyormusunuz modunda onlara küstüm o hafta!
Sonraki hafta Müjdikcanla Begocan'a gıcık oldum..Bizim evde toplandıımız bi akşam, kocalar gayet mutlu mesut bir odada play station oynarken, ben salonda önce Müjdikcanın saçlarına ellerimi az kalsın geçiriyordum,sonra Begocan'a tee çook eski yılların bir olayından bozuk atıp kızdım!Neyseki can arkadaşlarım da o manyaan aslında ben olmadıımı bildiler de hala görüşüyoruz kendüleriylen:)

He bu arada ben hamillik hallerine alışmaya çalışırken,önce Esruşum sonra da daha da süpriz biçimde Müjdikcanın hamillik hali devreye girdi..Şimdi iki yakın arkadaşımın da göbekleri şiştikçe çok eğlenceli günlere gireceğiz eminim!

İşte bööle psikolojik ve fizyolojik değişimlere ayak uydurmaya çalışıp, bi de kocayı bu duruma alıştırmaya uğraşırken,pek açamadım bu bilgisayarı ben...

Son postu yazdığımda tam kendime gelmeye başlamıştım ki..bi de gıda zehirlenmesi geçirdim! 1 hafta kalkamadım yerimden! Ama o kadar inanmıştım ki 3 ay dolduğunda mide bulantılarımın geçeceğine, gıda zehirlenmesi haftasında dolan 3 ayımla mide bulantılarını rafa kaldırdım gerçekten....İnsan inanınca oluyor demek ki!düşünce gücü!

Şimdi ise Maşallahım var, hormonlar yavaş yavaş sakinliyor sanırsam...Benim sinir hallerim azalıyor...Artık sakin,ve 'canım bebeğim' diye postlar yazabileceğim bir hamilelik dönemine girerim umarım!

14 Hafta 3 günlük bir hamilin yakınmalarını dinlediniz,geçmiş olsun!
15.haftada buluşmak üzere derken, hepinizin bayramı kutlu olsun mutlu olsun...Yeni yıl ise hepimize tüm istediklerimizi getirsin...Paraysa para, şansa şans, aşksa aşk, sağlıksa sağlık,bebekse bebek...ne varsa tüm dileklerimiz gerçek olsun!
Allah hepimizin iyiliğini versin emi!
Derrr öper, giderim...
kalın sağlıcaklaa derim!
ek not: geçtiğimiz zaman zarfında maillerine cevap veremediğim,postta yorumlara cevap yazamadığım,telefonlaşamadığım herkeslerden özür diler, bundan sonra İnşallah en enerjik halimle herkese yetişeceğimi bildirir,açılın Deli Hamil Kıristıl geliyor diye de eklerim!! Posted by Picasa

Cuma, Aralık 01, 2006

önce özetler!

Ekim başı yok olup aralık başı ortaya çıkan bir kişiliğin anlatacak çok şeyi olması gerekir değil mi!Evet var anacım, anlatacak çok şey var...Vakit bulsam ve bilgisayar başına daha önce geçebilsem daha önce anlatacaktım ama olmadı işte!
Haberler ve özetlere geçmeden evvel, son iki postuma; evet evet, ekim başı ve kasım başı yazdığım bana hiç yakışmayan havadissiz kısa postlara yorum yazan tüm en bi güzel arkadaşlarımdan o postlarda cevap veremediğim için özür diliyorum.Sebebini sona sakladığım durumum nedeniyle mazur göreceğinize inanıyorum.Sakın sondan başlamayın ama okumaya,bak boşuna mı uzun uzun yazıyorum!tamam işte anlatmaya başlıyorum!
Önce Özetler!
*KırisTıl Hanım Amerika'yı yeniden keşfederken dünya tatlısı bir arkadaşa daha kavuştu,pek güzeldi,pek hoştu!
*Kıristıl Hanım Amerika dönüşü koşa koşa Ankara'ya gitti, ama bu sefer bu gidişi blog arkadaşlarına haber veremedi..Sebebi azzz sonra!
*Kıristıl Hanım hayatının şoku ve acayip günlerini son bir aydır inişli çıkışlı olarak yaşıyor...Neden miii? devam edin efenim!
(hay kıristıl hanıma diyenler olabilir,haklıdırlar aslında tam da müsait olmuş o deyişe yani!)

 
Ekim ayının gayet güneşli güzel ilk günlerinden birinde,kalbim hop hop ederek gittiğim havaalanında müthiş seyahat ekibimizle buluştuk ve pek leziz yolculuğumuz da başlamış oldu.Ben demiştim ama taaa ne zaman! Ender iyi olacak ve yeni maceralara koşacağız demiştim,hakikaten koştuk da!
Uçak yolculuğu uzun sürse de, ben hiç uyumasam da korktuğum kadar sallantılı geçmedi ve güzel güneşli bir New York öğleden sonrasına dalıverdik,indiğimiz gibi o ilk gün...Böylelikle kilometrelerce yol katedeceğimiz seyyah halimiz başlamış oldu.Kiraladığımız araba ve daha önemlisi yolda yardımcımız, yol bulma sistemi pek başarılıydı.Biz ismini Mike koymuştuk bu sistemin,sağa dön düz git şeklinde,neredeyse hiç kaybolmadan ilk gün ilk durağımız Boston'a varıverdik.Saatler süren uçak yolculuğu ve sonrasında yine uzun saatler kullandığımız araba yolculuğu neticesinde epey yorgun düşen grubumuzun tüm üyeleri kalacağımız otele geldiğimizde ve odalara çıktığımızda sevinç çığlıkları atıverdi!Deliksiz bir uyku ve akabinde Boston'un soğuk ama güneşli sabahına uyanış...Akşamüstü yetişeceğimiz bir uçak olduğundan, panik halde hızlı bir Boston gezisi yapmaya çalıştık...Sabah pek müstesna,pek değerli,çok ünlü Harrr vıırd üniversitesi ve civarını geziverdik..Kahvaltıyı pek şirin bir kafede Amerikalı stili bagellar ve kahvelerle ediverdik..Sonrasında ise koştura koştura Boston'un ünlü ve gezilecek yerlerini gezmeye çalışıverdik.Ama ne akla hizmetse o gezinin tam ortasında eczane ve market karışımı benim en sevdiğim tükkanlardan olan WallGreens'e giriverince ilk resmi Amerika günümüzde, Boston'u gezmeyi unutuverdik!Manasızca, rujlar,ojeler ve dahi kremlere takılıp fiyat incelerken, saatin nasıl geçtiğini anlayamadık...ve karınlar da acıkınca pek heyecanla,Cheesecake Factory'de kendimizi buluverdik!İki ruj alıp bir çizkek yiyerek Boston'daki günümüzü bitirince üzüldük ama bir daha geliriz diye kendimizi avutuverdik...Ay aldık verdik,biz sizi yendik..bu nasıl bir anlatım yahu!Kurtuluyorum hemen bu veriverdik halinden!
Neyse efenim..Boston'dan uçarak Charlotte isimli sakin Amerikan şehrine vardık...Amerika'ya bu tarihlerde gitmemize sebep çok kıymetli arkadaşımız Adanalı Sarper'in düğünü olacaktı ve yaşadığı şehir burasıydı...Pek eğlenceli,değişik bir düğün törenine katıldık, az biraz alışveriş ve outlet turlarına başladık...Veee, araba kiralarken biraz vukuat da yarattık..tık derken, tım diyim bari tam olsun...Yarattım efendim...Ayrıntıları burada bulabilirsiniz...

Charlotte'ta kaldığımız iki gün sonrası, yolumuza devam ederek, uzun ve trafiksiz yollardan geçerek,Richmond'da mola verdik.Gece benim,kocanın,ve grubumuzdaki üyelerden Ender ve Sedef'in de çook eski arkadaşı olan Vala'nın evinde kalacaktık.Sağolsun Vala kardeşimiz,kendisi evde olmasa da anahtarını bize vererek Türk misafirperverliğini orada da yaşattı,buradan kendülerine teşkürü borç bilirim:)
İşte efenim,biz bööle Richmond'da bir gece geçirirken,yine bir alışveriş merkezi bularak gecenin bir kısmını oraya ayırmışken...Çok tatlı bir arkadaşım oluverdi o Richmond akşamında..Onu diyecektim Ben...Bir de mahçup etti beni,nasıl teşekkür edeceğim, ne yapacağım o güzel hediyeleri karşısında hala bilemem!
Salıncaktaki iki kişiyi de tanıdık efenim biz o soğuk Richmond gecesi..Banucuk resimlerinden görüldüğünden daha sıcak, daha tatlı daha da güzeldi...Kısa da olsa, bir kahve ve üzeri kısa süren bir akşam yemeği ile onu görmüş olmamın keyfi mutluluğu anlatılamayacak kadar çok güzeldi! Elimi kolumu sallaya sallaya gittiğim buluşmadan,nasıl güzel bir hediye paketi içinde bir sürü hediye sahibi olarak ama bir o kadar mahçup döndüm,anlatamam...Türkiye'den sadece koca kendimi götürerek bir incelik dışı hareket sergilesem de, bir gün ben de Banucuğuma kocaman bir teşekkürü daha güzel etmeyi becereceğim!


 

Böyle mahçup,sıcak,samimi ve güzel duygularla Banulardan ayrılıp,Vala'nın evine doğru yolaladık...Ve soğuk bir pazar sabahına uyanarak, yine bir başka macera atlatarak, yola çıkmayı başardık!

 
Washington'du yeni durağımız..Ve ben Washington'a bayıldım.Havanın da güneşli ve sıcak olmasının etkisiyle iki gün kaldığımız bu şehirde pek mutlu gezdim.Hayvanat bahçesine gitmemizin ve maymunlarla bir saat geçirmemizin,mutluluğumda payı büyük.Bize bu kadar mı benzer bu hayvanlar ya!

Sonrasında ise son durak New York-New Jersey idi...2 gün Ender,Gülay ve Sedefle gezdiğimiz New York'u daha sonra o üçlüyü uğurlayarak Serhat,Ekin ve Selen üçlüsüyle gezmeye devam ettik..Daha doğrusu Serhat ve Ekin çalışırken biz Selen'i de alıp kalan bir haftamızın tadını çıkardık...O kadar çok memnun oldu ki New Jersey liler orada daha uzun kalmama...Bir sokağa ismimi bile verdiler:)...İnanmayan kolaj resimlere iyi baksın! Ben onu daha sonra layık olduğu şekilde reklam yapıcam ama zaten!

Uzuun,güzeell,musmutlu bir tatilden sonra, dönüş zor da olsa mecburdu!Zira döner dönmez, üç gün geçmeden Amerika'da bize evlerini açan caaaanım Serhatımıza Ekin'i isteme töreni vardı!


 Resimde iri çıkmış olmasına rağmen gerçek hayatta pek diri insan Serhatcığımız ve güzel gözlü güzel yüzlü pek sevgili caanım Ekin'ciğimiz Amerika'dan dönüşün hemen akabinde Ankara'da sözlendiler ve hatta bence nişanlandılar...Biz de kamber olarak bu törende bulunduk, hatta 2 koca günü de Ankara'da, Anıtkabir'de ve bir takım eğlence yerlerinde geçirdik...

Sonra İstanbul'a döndüğümüzde Ekim ayı bitmişti efenim..zira bizim işler bitmemişti
...Bu sefer de biz 2 gün ev sahibi olduk Serhat ile Ekin'e..evcilik oyunu tadında:) Bir dahaki gelişlerinde düğünleri olacağından,bizde kaldıkları iki gün boyunca çiçeği burnunda nişanlı(bu tamlamayı da kullandım ya oley yani!) çiftimize düğün yeri baktık İstanbul'da...Ve pek de güzel olan çok da güzel olan düğün mekanını bulduk da!

Sonra ne oldu diyeceksiniz...E Kasım'ın başında döndüler bu çift geriye Amerika'ya...
Ben ne demeye kalakaldım o günden beri de, yazamadım peki ya!

Resim koyup öyle yazacaktım ama bu son resmi almadığı için blogger, tüm mazeretim...sebebim..bir sonraki postta !resmin anlam ve önemi var efenim!

eee postun başına bakıp sonunu okumaya kalkanlara da iyi oldu Valla!:)
söz bir sonraki post çok yakında! Posted by Picasa