Salı, Şubat 28, 2006

Mini mini 1 lerrr,Çalışkan 2lerr,tembel 3lerrr veee MİSAFİR 4LERRR:)

Hem çok seviyorum bu sobe işini hem de tembellik yapıyorum sobelenincee, bende vardır hep ödev stresi,bi işi ödev olarak alırsam, daha zor oluo yapmasıı, bu sobeleme de ödev gibi oluo bana,hem seviniorum,neler yazarım diye düşünüyorumm ,hem de niyeyse yazmak için ilham gelmesini bekliyorumm..ayy anlatamadım tam da anlayan anlamıştır işte:) tam beyaz ın psikopat tiplemesi gibi oldu girişim heee:)

Pek sayın çalışkan anne İbekingciim sobelemişti beni taa cuma günü, ben böyle ay birazdan yazarım,şimdi yazarım derken, sobe karee oldumm ,tatlı kiraz hanımcıım Cerisecim de sobeledi aynı konu üzerineee,daha fazla beklemeden hemmen tikkatle cevapliiciimm ödevime geçiyorum iştee:

Yaptığım 4 iş :
1-Yer hostesliği
2-Uçak güvenliği sorumlusu(aslında ing. adı aviation Security Agent oluo,yolcuları sorguya çekiosun Amerika yolcularını özelliklee)
3-Yurt dışı Fuarlar Satış Temsilcisi
4-İhracat Bölge Müdürlüğü

Defalarca izleyebileceğim 4 film :
1-Duvara Karşı
2-Autumn in New York
3-City of Angels
4-Sweet November

Yaşadığım 4 yer:
İstanbul hep İstanbuL

İzlediğim 4 tv programı :
1-Friends(bıkmadan usanmadan,defalarca:))
2-Televizyon Makinası
3-Avrupa Yakası
4-Kim 500 bin isterr

Tatil için gittiğim 4 yer :
1-Kuşadası
2-Silivri
3-Sharm el Sheikh
4-Bodrum

En sevdiğim 4 yiyecek-yemek :
1-Kapuska
2-Zeytinyağlı yaprak sarma
3-Kalamar kızartmaa-tarator soslaa
4-Her türlü tatlı ama en öndee Çikolatalı Sufle

Şu an olmak istediğim 4 yer :
1-Çocukluğumun,gençliğimin geçtiği Ataköy,Yeşilyurt veya Yeşilköy'de ,bahçeli bir evdee,şu an oturduğum ev de olabilir,sadece o bölgeye transfer olsun yeterr:)
2-en az 15 gün sürecek ( özellikle Akdenizde ) bir gemi yolculuğunda,sabaha demirleyeceğimiz yeni bir limanın,şehrin,ülkenin heyecanıyla, güvertede yıldızlara bakarken uyuya kalmak üzereyken ben,koca da yanımda horlamazken:)
3-Mürefte'de, üzüm bağlarından üzüm toplayalım,hiç bişi düşünmeden,yeşilin her tonunu göreyim mümkünse..
4-Fransa Nice'te..gündüzleri alışveriş,geceleri de sahil şeridinde ,gece eğlencesindee..

Sobelemeyi borç bildiim 4 blogcu :
Dalican
Deadora
Bona
SitareSemaa

işte oldu da bitti sobeeeeee:) misafir 4 ler i devrettim sizee:)

diyetçizade crystal hanım strikes back!!

----------HAFTANIN PARLAYAN YILDIZI-------------
Efendiimmm, uzun zamandır geri plana attığım diyetçi kişiliğimm sanmayın ki yazmıyorum diye son buldu,aslaa, diyetler tükenmez,diyetçiler ölmezz:)
2 haftadır falan sekteye uğrasa da diyet hayatım,artık baharın müjdecisi ve fakat aynı zamanda kazma kürek de yaktıran bir ay olan Mart'ın da kapıya dayanmasıyla tekrar start alıyor..Bu geri gelişin sevgili Nilay'ın başlattığı bir uygulamayla alakası asla yok:) Ben verdiğim kilolarla parlayan bi yıldız olmak isterdim ancak daha henüz yeniden yolun başındayım,o açıdan şu ara bu uygulamaya sadece 1 haftalık ev sahibi olarak destek verip içinde yer alacağım,umarım 2-3 hafta sonra ben de burada öncesi ve sonrası resimleri veya çok sevimli baskülün gösterdiği rakamları yayınlayabilirimm..
Şimdi gelelim konumuzaaa, biliyorsunuz blog kardeşliği gibi bir diyet kardeşliği grubu da var bu güzide blog aleminde ve ben de naçizane ilk blog günlerimden bugünee , bana diyetim için veya diyet dışı her paylaşımım için destek olan arkadaşlarımın yer aldığı anlamlı grubun da bir üyesiyim..
Malum kar kış kıyamet derken,sıcak evlerde abur cubur yemenin dayanılmaz cazibesi de varken, diyet kardeşliği grubunda bir durgunluk, bir sessizlik hakimdi..Nilay da çok eğlenceli ve motive edici bir uygulama başlattı bu sessizliğe son vermek için.. Her hafta; haftanın parlayan yıldızı seçilecek diyet kardeşliğinde..Kim daha çok azimliyse, kim daha inatla kilo verdiyse o hafta, oy verilecek ve oylar neticesinde o hafta en azimli bulunan arkadaş gururla yıldız gibi parliicek efemm:) Bence bi de ödül de alsa mesela bol kaymaklı künefe gibi süper olur ama tabee diyet raconuna ters bi hareket olduundan malesef bu hediye anca benim hayal dünyamla sınırlı kalır işte:) Şimdi aşağıda Nilay'ın da sitesinde yayınladığı bu uygulamayla ilgili kuralları görebilirsiniz :

1-Bu tatlı, çekişmeli bir YARIŞMADIR.
2-Haftalık düzenlenecektir.
3-Amaç, aramızda zevkli bir rekabet ortamı yaratmaktır.
4-Haftanın parlayan yıldızı seçilen arkadaşımız 3 hafta boyunca tekrar seçilemeyecek ama oyunu kullanabilecek.
5-En azimli, diyetinde en ısrarlı, egzersizinde devamlı ve o HAFTA kilo kontrolünde en başarılı olan arkadaşımız hepimizin oylarıyla seçilip haftanın parlayan yıldızı olacak.
6-En çok oy toplayan haftanın parlayan yıldızı olacak.
7-Oylamalar, yorumlarla yapılacak. Etkinliğin ev sahibi, PAZARTESİ günleri HAFTANIN PARLAYAN YILDIZI adı altında bir post yayınlayacak. Ve oylamalar sadece bu posta bırakılan yorumlardan oluşacak.
8-Parlayan yıldız olmak isteyen arkadaşlarımız, cuma ya da cumartesi günleri ve persembe günü olmak üzere iki ayrı post ta kilosunu gösteren birer resim yayınlayacaklar. Kendisini göstermek istemeyen, sadece basküldeki rakamı gösterebilir.
9-Ev sahipliği her cuma ya da cumartesi başkasına devredilecek.
10-Haftanın yıldızı cuma gününden bir dahaki perşembeye kadar, haftanın parlayan yıldızı ünvanıyla dolaşabilecek. Yıldız ünvanı her cuma başkasına devredilecek.


Bu haftanın parlayan yıldızı SASHA olmuştur efenimm,kendisini kutlarr,azminin öncelikle kendime ve sonra tüm diyet alemine örnek olmasını dilerim..Bu haftanın ev sahibesi sevgili Nilay sayesinde benimdirrr..Şimdi yapmanız gereken, diyet yapan arkadaşların bloglarını gezerek bu çekişmeye katılan ve post ederek iddiasını ortaya koyan arkadaşları görmekk, içlerinden en azimlisine bu benim postta yorum yapmak suretiyle oy vermektirrr...Bu haftanın oylaması 02.03.2005 perşembe gece yarısına kadar sürecek olup kesinlikle İstanbul 4. noteri başkatibi Nihat Beyanla hiç bi ilgimiz bulunmamaktadırr,rahat olunuzz, diyete tam gaz devam edinizz..Esen kalınızz..
Kazanız,kazamızz mübarekk olaa:) Hade bakalımm, nefsinizee gurbaaan:)

Pazar, Şubat 26, 2006

Bir tatlı huzurr almaya geldikk Kalamışştaaann

Aslında cumartesi geceleri bizim en büyük eğlencemiz Dans yarışması olmuştu,
hatta geçen hafta o kadar kapılmıştım ki yarışmaya garson Ömer elenmesin diye üstüste 10 mesaj göndermiş,sonra sonuçlar açıklanırken heyecanla beklemiş ve Ömer'in elenmekten kurtulmuş mutlu suratı benim de mutluluğuma mutluluk katmıştı,biraz da benim katkım var orada kalmasında diye gurur duymuştum hanii,seni biz yarattık tadında :)heheheheee, işte böyle deli manyak sınırlarında geçiyodu bizim cumartesilerimiz,diğer günler de pek farklı değil tabi evlendiğimizden beri.Dans yarışmasından önce evlilik yarışmaları vardı ,o derece eğlenceliydi ki her hafta birinin evinde toplanıyoduk kim kime ne dicek,ne kavgalar olucek diyee:) Evleneli 2 yıl olacak, bardı, gece klübüydü unuttuk tabe..Toplasan 5-6 dır bu tarz aktivitelere evli bi çift olarak katıldıımız..Anladım ki evlilik gerçekten evde geçen bi aktiviteymiş..
Neysee, iştee gene uzattıımm..Dün akşam bu monotonluğu kırmaya yönelik bi hareketimiz oldu..Pek de güzel oldu,çok da güzel olduu..
Begocan isimli yeni anne şahıs,ay sütüm az gelicek, ay Berrunun gazı hiç bitmicek,ay ağlıo,vahh uyumuo şeklindeki sorunsallarından kafayı yemek üzere olduğundan,biz de Müjdikcan isimli zat ile çocuğumuz bile olmamasına rağmen henüz başka abuk takıntılardan ötürü depresif hallere girme durumunda olduğumuzu farkedincee, dedik ki biz bi hava alalımmm,şu ruhlarımızı accık havalandıralımm..
Evlenmeden önce bar,club gezentisi olan kocaların evlendikten sonra koltuk bağımlısı olarak ısrarla salonda tv karşısında geçirdikleri ,bize de geçirttikleri gece hayatının gerçek yüzünü görmek üzeree,dün gece Kalamış'a gittik..Tamam gece hayatının kalbi sayılmaz,hatta hiç değil Kalamış belki ama..Eski İstanbul gecelerimizin tanıdık ismi Laila'nın burada bi şubesi var,en azından Lailaa işte, diyerek Laila Kalamışta aldık soluğu..Yemekler yendi,kadehler tokuşturuldu,en güzelii yemek sırasında çalan gruptu,solist kızın sesi çok başarılıydı,repertuar ise harikaa..Sezen şarkıları ile coştuk durduk tüm gece..Ortamı da güzeldi yemek kısmının,kış bahçesi var bu Laila Kalamış'ın,çok keyifli..Yemekler de lezzetliydi..Zaten biz evde kafayı sıyırmış kızlar grubu olarak,kebapçıya bile gitsek eğleneceğimizden,eğlencenin kralı yaşandı dün gece..
12de benim kocanın uykusu gelmişti gerçi ama kibarlık etti sağolsun, yemek faslından sonra bu Laila'nın club kısmı var oraya geçelim ısrarımıza hayır demedi..Begocan ve kocakuşu,yemek sonrası Berru Hanımdan daha fazla ayrı kalmamak için begocanın kayınannesine doğru yola çıksalar da bu bile 2,5 aylık bebekli canım arkadaşım için büyük bi ilerleme,hayatımızda büyük bi renkti..
Club kısmında zaten büyü hafif bozuldu,içerdeki yaş ortalamasının 16-18 yaş grubunun oluşturması ,benim kocanın danstan pek haz etmemesii,zabbahaa kadar deenzz olayına sekte vurdu tabee...ama olsuunn..ben aylardır içmek istediim Long Island Ice Tea'mi içtimm,müjdikcanla karşılıklı kalça sallayıp,club tarzı ek kol hareketli dansları icra ettimm,hafif şiddetli de olsa coştuum,eğlendimm..Bu arada karşımda dans eden yeni yetme genç grubunda olanları merakla da seyir ettim,vay be dedim biz de mi böyleydik..ama yok yaa,ben kulağımı kimseye ööle kaptırmamıştımm gençken,eğlenirken..çocuğun teki kızın kulaanı yedi,bitirdi kardeşiimm,yuh dedim:)Çocuum olursa ilerde napıcam ben,ya benim de kızımın kulaana birileri musallat olursa diye dertlendim..Bir müddet daha çekirdek aile olarak gece gezmeleri yapmayaa,çocuk sahibi olma fikrini ertelemeye karar verdim..Ben anladım ki dün gece,ben hala büyümemişim:p
Haydee hoppp, değerr mi hiiiçç değerrr mi değerr mi değerr mi söööyleeeeeee..
umarım yine yeniden ,yine yeni yenidenn kurtlarımı dökme fırsatım yakın zamanda olur..hamlamışım canım çıkmaya çıkmaya yaaaw:)

eknot: laila kalamış'ı, yemek yemek ve güzel müzik dinlemek isteyen Anadolu yakası oturanlarına tavsiye ediyor,fiyatların da makul miktarda olduğunu eklemek istiyorumm..(2 kişi italyan vari bi yemek-salata,sıcak başlangıç,ana yemek,içki,tatlı ,kahvesi falan 100 ytl civarıı) Posted by Picasa

Çarşamba, Şubat 22, 2006

üroloji!!!

Haftaya doktora kontrole gidicemm, ufak bi ameliyatımsı bişi geçirmiştim benn Aralık ayında, neyse onun için demin arayıp doktordan randevu aldım kontrol için..Bunu yaparken de aklıma kocayla başımıza gelen tuhaf doktor hikayesi geldi anlatiim didiimm:)

Şimdi , ben , inanılmaz pimpirikli,paranoyak bi tipim sağlık konusunda özellikle..Öyle çok sık hastalanmam,Maşallah yediim için bolcanaa herbişii, fena diildir bünyemm, dee yine de boynum aarısa, boğazım acısa ödüm patlar,hep kötü hastalıklar geldi buldu sanırım beni, o ağrı devam ederse mesela 1 hafta, tamam derim teşhis koyup kendi kendime üzülür,tırsarım:)Ama bu kadar korkmama rağmen hertür hastalıktan sigara da içerim pofur pofur,ööle de dengesiz bi kişiliim !

Neyse ben gene geçen sene,kolumun altında bi ağrı,bastırıorum acıo falan,dedim tamam,lenflere bişi oldu benim,dedikçe daha çok dinliyorum orayı ,iyice ağrıo gibi gelio,Allaamm ölücemm,ağlıorum korkudan,tam karacahiller gibi evde kendi kendime ızdırap yaratıorumm..Tabi kocaya fenalık geldi,anneme daha da fazla,onlara ızdırabım daha feci,annem tuttuğu gibi kolumdan randevu almış ,götürdü beni bizim bu tarafta iyi ünlü de bi kliniğe, sigortam da varr, tüm gerekli muayeneleri oldum ,testler falan yapıldıı, neyse, sonuçta o ağrının bişi olmadıı,son zamanlarda hızlı kilo alınca yağ dokusu olabilicei falan sonucu çıktı,2 uzman doktor da(dahiliye+jinekolog) benim diyete girmem gerektii reçetesini verdiler:) yani kedi kıçını görmüş, yara sanmış durumu..

işte ben tüm bu testleri yaptırırken epey 2-3 gün gittim geldim bu kliniee beni tanıdılar,ahbap olduk ordaki hemşire,doktorlarla falan, o sırada da kocacıın paranoyası başlamıştı,daha önce bi ameliyat geçirmişti koca,erkeklerin çoğunda görülebilen bişi,öyle bi ameliyat,tutturdu gene ağrım var,ameliyat olduum yer ağrıo,gene mi nüksetti falan, bunun ameliyat olduu profesöre gitti, yok , adam bişi yok dio, ona da kilo almışın zayıfla falan dio prof.. tabi koca tatmin olmadı, baktı bu gittiim klinikte bi ilgi alaka bana, dedi ki bana , ben de burada bi muayene oliim, sen al bana bi randevu doktordan ..
Tamam dedim ben de, ama koca tembih etti, (takıntısı var,haklı da o konuda:)),erkek olucak doktor haa dedi..Tamam dedim,kendi test sonuçlarımı almaya gittiiim bi gün kocaya da randevu almak için kliniğin danışmasındaki kıza gittim ve Üroloji Doktorunun adını sordum,adını söyledi kız, heh erkek:) doktor , sonra eşim için randevu istiyorum dedim, tamam dedi, gün ve saat verdi, çıktıımm..Kocaya da bildirdim saatini randevunun, o gene soruo bak erkek di mi doktor ..dedim erkek canım benim eveeet..
Neyse,ertesi gün mü ne, koca işi gücü ayarlamış,klinie gitmişş..beni aradı ordan, geldim ben doktora diye, iyi dedim,çıkınca ara..
Kocayı azıcık bekletmişler, sonra o danışmadaki hemşire kız buyurun demiş sizi alalım içeriye, elinde de bi çekiç,yürürlerken kız eline çekici vura vura yürüo, koca sormuş o ne yaa die, kız da demiş ki doktor sizi işte bunla muayene edecekk..?? koca gülmüş, ne salak espri dieee..
efendime söliiim, koca içeri girdii gibi karşısında baağyaan bi doktorr duruoo, şok tabi,ben 100 kere uyarmış,bööle bi son beklemioo, ama kibar da garibim,o an bişi de diemioo..oturmuş doktorun yanınaa..doktorla selamlaşma,isim ,yaş bilgileri alma falan...bizimki fena paniklemiş, soramıo o an siz doktormusunuz ,noluo leen ,ben buna mı göstericem kontrol ettiricem die:)
konu da hassas bi konu tabe:)
Doktor hanım demiş, buyuurun siz şuraya geçip hazırlanınn..koca iyice dumur,geçicek, hazırlanacak..ama olmazzz kii..o an bi cesaret sormuşş..pardon siz ürologsunuz değil mii??
doktor hanım cevap vermiş ..yoo hayır ben nöroloğumm:))

bizimki inanılmaz rahatlamış tabe,o an anlamış o çekicin hakikaten muayene amaçlı olacaaını,fekat kocanın çekiçlik işi yokk:) , kaçarak çıkmışş oradann,gitmiş danışmaya bi yandan da beni arıo,sen nereye nası randevu aldın diee..yaww ben eminimm, ürolog dediime,erkek mi diye de sordum doktorr, o danışmadaki kız ne zalak bi şahsiyetmiş yarabiimm:)
koca tabe vazgeçti muayeneden, klinikte herkes özür dilio ondan..ama nafilee..bi daha güvenir mi ulen Anadolu erkeem size:) eve geldi gülüyoruz tüm gece..

ulen ya siz hazırlanın dediinde, benim koca doktora sormayıp ne doktoru olduunu, ürolog die kadınn, hazırlanma baabında, soyunsaydıı..Elin nörolunaa..Allaam kadında nası bi şokk,klinikte nası bi infial, koca da nası bi utanmaa olurdu yaa:) sapık die atarlarmıydı kocacııı:)))

canım benim,:)) zaten o günden sonra bişisi olmadıına karar verdi,ağrısı geçmiş ööle dediydi:)

sorgu

her seçiş bir vazgeçiştir'e çok inandım bugün çook:)

Hani hayatta belli dönüm noktaları vardır, 2 yol vardır önümüze çıkan belki daha fazla, ve farketmeyiz o an belki de bi yolu seçerkenn aslında tümüyle hayat çizgimizi değiştirdiğimizi..
Sonradan anlarız,yıllar geçer üzerinden,geriye dönüp bakarız ki o seçtiğimiz yol bizi bugünlere getirmiş..diğer yollar nereye çıkar acaba diye de merak etmezmisiniz..?

Ben ettim ve sordum bugün..

Her seçiş hakikaten bir vazgeçiş..

Salı, Şubat 21, 2006

baharı bekleyen kumrularr..

Bahar geldii..Yani aylardan şubat, biliyorum,farkındayımm..Ama güneşle uyanıyoruz 2 gündür İstanbul'da ve bana bahar geldiii:) Sabahları erken kalkıyorum artıkk, camı açıp güneşe bakıyorum içimde bi sevinçç..Sanki güneş yeni güzel bi günün habercisi..Bahar da güzel bi geleceğin..İnanıyorum işte böyle bi şeyee, güneş açtı,kar,kış bitti, benim de hayatım değişecekk..inanmak istiyorum..

Birazdan sahile yürümeye gidicemm,içime temiz hava çekicem...Deniz kenarında denizin kokusunu da alıp yanıma günüme öyle devam edicem..ohh bee bahar geldi:)

Aslında karın terk etmesi mi bizi yoksa güneşin verdiği enerji mi bilemiyorum ama hayatımda yeni bişiler olacak hissi enerji veriyor bana..Evet hayatımızda bi değişiklik olma ihtimali varr, ve ben bunu çok istiyorum..
Pazar günü koca, babamla Dalaman'a gitti..Ben de tüm günü annemle geçirdim,sabah yanına gittim,sarıldık uyuduk annecikle beraber..eski günlerdeki gibi..o sıcaklık, o koku..annecim benimm:)

Koca Dalaman'a gitti ya, eğer umduğumuz gibi olursa işlerr, bu sefer koca+ben gidicez Dalaman'a, 2 ay içinde, ve yeni bi hayat kuracağız belki 6 aylık yeni bi yaşam..Dalaman'da..
Umarım, bu güneş, bizim için yeni , güzel günlerin habercisidir..Umarım yeni hayat, yeni iş, ..yani yeninin müjdesidir..
Yazmicaktım bunu,büyüsü bozulur diye korktuğumdan..Ama sonra yazarsam belki, söylersem 40 kere, gerçekleşir diye ümitlendim..

Hadi be güneşş, göster güzel gerçek yüzünü.. Bahar gelsin evimize, hiç gitmemecesine..

cerise hanım bu kiraz sizin içinn:)


geçen hafta annemle öölemesine çıktığımız bi alışverişten hiç aklımda yokken bu küpeleri aldımm..minicik küpee kirazlarr içime mutluluk doldurduydu,moralimi yükseltmişti..
küçücük şeylerle mutlu olmak ne güsel bişi...
hala küpelere bakıp gülümsüyorumm:)
ceriseciim de aklıma geliyor onlara bakarkenn,bu resmi onun için koyuyorum:)
cerise bak işte benim kirazlarım:p

Pazar, Şubat 19, 2006

biyonik örtmenimm ödevlerimi yaptııımm :)


Bu gece iyice tarihin sayfalarında geziyorum efenimm..Aşağıda marifetlerimden örneklerden bi şiyirr yayınladıydımm, şimdi de duramadım bari bi de tarihin gömülü sayfalarında unutulmuş olan resim sanatına olan büyük yakınlıımı da sergiliim istedim:)

Madem biyonik örtmenimiz blog sınıfı yapmışş, e bi de kendisi resim sanatınına vakıf bi kişilik..

Aha da bu görünen resimler de benim orta 1 de yapmış bulunduğum şaheserlerdirr, her hakkı da mahvusdurr ona göre:)

Resimlerde görülcee üzre ben kalabalık seven bi çocuk olarak sürekli insan çizme derdine düşmüşümm, bu kalabalık sevdam sanırsam tek çocuk psikolojisi olarak yorumlanabilir efemm..

Resimlerin mealini yapmak gerekirsee, bi denesinde pazar alışverişi, bi denesinde anaokulu bi denesinde de oyun parkı çiziktirmiş ve gayet sanatçı kişiliğimle 2sini sulu diğer 1ini de kuru olmak suretiyle boyamışımm..

sanatçıymışım da pek harcanmışım canıımm..:)
Posted by Picasa

evde kalmış yemeği-bir cuma lezzeti !!!!

Cuma günü, tümm saatlerimi evde salondaki bi koltuktan diğerine atarak,yatarak,blog okuyarak geçirdiğimden mütevellit akşamüstü saat 5te evde yemek namına hiçbişiler olmadığı gerçeği ile karşı karşıya kaldım..O kadar yatınca evde, uyuşukluk had sahfada olduğundan, alışverişe de gidesim hiç yoktu,dolapta olanları değerlendirme günü yaptım kendime..Tabi öyle çok yemek yapma geçmişi olmayan biri olarak, olan kısıtlı malzeme ile yaratıcılığın sınırlarında olduğumun farkındayım, ancak malzemeleri sayıp yemek konusunda benden kat kat tecrübeli Prugnaaanımcıım ve Deniz hanımcıımdan fikir alınca, akşam yimeemizin planı oluşuverdi. Deniz Hanım elde bulunan malzemeleri (ıspanak,patates) sayınca ıspanaklı yumurta yapmamı önerdi, ben de bunu düşünmüştüm ancak Prugnaanım patatizleri de değerlendirebiliciim parlak bi öneride bulununca işte buuuu diyerekten kendimi mutfakta buluverdim..

Evde olan malzemeler, yok denecek kadar azdı, ancak bi harika akşam yimeği oluverdi, öyle de güsel görünüverdi ki kendime güvenip yemeğe misafir bile çağırdım, görüntünün düzgünlüğü karşısında.

Yapıtığım evde kalan malzemelerden oluşan evde kalmış menüsüne gelincee:

Efenim, elde ne kıyma ne et ne tavuk olduğundan, ıspanak ve patatizi ayrı ayrı haşladıımm, (2sini de accık zeytinyağı ile,ıspanağa da bol soğanı koyuverdim) , sonracııma, haşlanmış patttizlerimizi bir borcama yaymak suretiylen yerleştirverdim, üzerine ıspanaa da yayıverdim o ıspanaan üzerine elde kalan çok az light süt ve 1 adet gripten etkilenmemiş olduğuna duacı olduum tavuun yumurtasını çırpıp ısp-pat 2lisinin üzerine döküverdim, sonra en üzerine de elde kalan 1 paket light kaşar dilimlerini kapayıverdimm , en üstüne de accık kırmızı pul biber ve karabiberi de ekip bu dopdolu borcamı fırına koyuverrdiiimm..börek gibin çıkıverdi o pattizler,ıspanakgillerrr..şaka gibi Vallahi:)

Bu arada, dolapta yarım paket mantar da olduunu görünce, mantar ı da kullanim dediim, mantara eşlik etsin diye makarna arandım evde, normal makarnanın hiç olmadıını farkettim ancak fi tarihinden alınma bi kepekli makarna buluverdimm, tarihi geçmemiş olduunu görüp sevindim..
Ve kepekli makarnayı da haşladım, mantarı domat,biber,soğan,sarımsak ve accık kırmızı biber salçasıylaa pişirdimm, makarnaya da sos oldu böylelikleee mantar efendilerr..
Allaam manzara bi müthiş oldu,bi müthişş, bi keyiflendim ben de..Hemen resim çekiverdimm
kii yemek blogu tadında bi postum da olsun içinde kalmasın diye..Malum, bi daha zor benim böyle yemek olayına girmem..genelde salata,kabak,mabak,lahana çorbası falan yapıp yemeye çalışıyorum ve görüntüler hiç çekilmelik gelmio bana..en azından ben öyle güzel görüntü verdirtemiorum bu diyet yemelii olayına..

Ama şunu da ekliim, bu yaptıım evde kalan malzemelerden oluşan yemekler de gayet diyet tadında oldu, içim rahat,vicdanım hür şekildeee yimeemi yiyiverdiimm..

Gelen arkideşler de bayıla bayıla parmaklarını yiyerek bitirdiler yimee, demek ki dediim ,
blog güzel bişi ..gene..:) Posted by Picasa

hee bi de bişi daha varr, şimdi ayın 19 u oldu yaa..bu 19unda da benim bi arkadaşım doğdu..hem de en kral en eski arkadaşım.canımm..benden uzaklarda biraz ama..olsun..ben nereye gitse onun yanında bitiveriorum:) işte bu canımın parçasının bugün doomgünü..Fekat bu sefer pek sosyetik oldu haspamm, uzaa yaşamaya gitmesi yetmiomuş gibi, bi de tatillere uzakdoğuya gitmeye başladı..şimdi singapurda mı nerde totosunu gezidirio bilemiorum..ama blogu okuduunu biliyorumm..esruşumm doom günün kutlu olsunn..hep mutlu ol benim canım arkadaşımm..ve her doğumgünün bu seneki gibi hareketli bereketli olsun:) öperim seni o kırmısı yanaklarındann:)

Cumartesi, Şubat 18, 2006

büyüdük n'oldu..(pek edebi şiyir!)

Eh tarih almış başını gidiyoo, bu resimdeki o mahsun bakışlar hala mahsunluğunu korusun isterdim ama bi cinlik , bi yorgunluk da eklendi o bakışlara..

Neyse diicem şu ki büyümek enteresan şey,ne garip şeyy ve ben bu garipliği aslında daha tam büyümemişken hem de gençliğimin en baharında dizelere dökmüşüm..bir şiirle..sene 1995,Şubat 18 ..
lise son,deli gibi üniversiteye hazırlanıyoruz,bi yandan aşık oluyoruz, bi yandan ders,okul, e aileye de çaktırmadan gezmeler,buluşmalar..hayat o zaman da çok zor gözükmüş bana..Bilsem ki 11 sene sonra o günleri mumla arayacağımı,yazar mıydım böyle bi şiir ...
Şiirin yazılış amacı yakın bi arkadaşıma hediye olması..18 Şubat, aynı sıraları paylaştığım, aynı mahallede aşk,meşk anılarını paylaştığım, şimdi o da evli ve kader kurbanı hala can arkadaşlarımdan biri olan Çidocan'ın doğumgünü..
Ben de ona o en bunalımlı lise son zamanında, bi şiir yazmışım, doğumgünü münasebetiyle..
Bugün kocasıyla kutluyo arkadaşım d.gününü, sabah aradım kutladım..ama eski kutlamalarımız gibi de olmuyo artık bu yeni yaşların günleri! iyi ki doğdun arkadaşım..bak asıl şimdi tamm büyüdük be canımm:)
İşte şiyiiirrr:

BÜYÜDÜK
Gözlerimizi açtık;
Ağladık.
Masumiyet yayılmışken
Dalga dalga
Minik bedenlerimize
Bir şaplakla;
Hayatın anlamıyla (!) tanıştık.
Ağladık.

Sonra acıktık..
Yine ağladık.
Konuşamıyorduk ki daha
O zaman hıçkırıklar sözcüklerimizdi
Damlalar hecelerimiz.
Sonra; iki , üç kelime çıktı ağzımızdan
Biz anlamadık.
Onlar anladı..Niyeyse , o iki anlamsız sözcüğe
Sevindiler..
Ki o sözcüklerdi bizi üzecek olan.
Kelimeler,cümleler ardarda gelmeye başladı.
Sonra acılar, yalanlar, hayatın tüm pislikleri...

Büyüdük,büyüdüğümüzü anlayamadan
Yasaklar kondu yaşamımıza bize sorulmadan.
Sevgiler,güzellikler çok görüldü.
Artık onlar istediğinde ağlanır,gülünürdü.

Büyüdük,n'oldu göremeden.
Soğuk nedir, soğuğu sevmek, sıcağa gülmek bilmeden
Geceyle dertleşmek, gündüzle sevişmek
Sevmek, nefretle , delice sevmek..
Soluksuzca derinlerde hissetmek...

Büyüdük n'oldu;
N'oldu..
Nerede o ilk ağlayış, ilk seviş..
Nerede o delici bakış, huzursuz, hoyrat geliş...

Hiçbirşeyin tadı yok artık..
Büyüdük çünkü biz.
Yasaklar var olanları yok eden,
Olmayanları yokken tükeden.
Yasaklar..Çünkü büyüdük..

Büyüdük n'oldu?
Bok mu!!!
18.02.95


Ay şimdi yazarken tekrar okudum haliylen, pek iç karartıcı, anlam kargaşası taşıyan bi yeni yetme ergen şiyiriymiş tabe:) Ben en iyisi 11 sene önce Çidocan'a şiyir verip de almadığım hediyeyi aliim de yarın bi gidiim, pek de anlamsız geldi şimdi şiyir canıım:)

Perşembe, Şubat 16, 2006

çin işi...

Hayatın anlamını sorgulamak istemiyorum.Zira hayat,benim için bu ara çok da zorlayıcı gözükmüyor..Aslında basit bi hayat gibi gözükse de evde oturmak, kafanı meşgul edecek bi çalışma temposundan yoksun isen, kafan bir dolu boş fikirle doluveriyo,o açıdan basit yaşam bi anda çok zor hal alıyo..

İşte ben de tam bu noktada, tüm derdi saçını ne renge boyatmak olan bir ev kadını (böyle bi ev kadını var mı ,bildiim tüm ev kadınlarının bin tane sorumluluğu var saçtan başka!) haliyle, salı günü gidip kendime sevgililer günü hediyesi bişi aldım.Yani zaten alıcaktım da adını öyle koydum.Migros a gitmiştim,alışveriş için, vaktim bol olunca dolandım böyle her standa ayrı ayrı inceleyerek, aa bi baktım, 6 adet değişik başlıklı saç kurutma makinesi..E süper dedim, maşası da var,hep maşa yapmak istemişimdir saçıma,ama üşenmişimdir ööle uğraşmaya..Fiyatı da acayip ucuz,atladım hemen,aldım o aleti..Sonra eve geldim,bi heves,açtım makineyi,6 parça değişik işlevli başıklarını özenle çıkardım kutudann..Akşam kocaya da gösterdim,bak bu işte senin hediyen diye:) Dün de duş alıp, merakla maşa yapma fırsatı bulduğum için, makineyi devreye soktum, bi heyecan saçıma tuturruvermiştim o aparatı ki daha 1.dakikada makinedeki sesler tıraş makinesi sesine benzemeye ve sonra da hiç bi ses vermemeye başladı..Makine yalan oldu bi anda..İlk dakikada..Olamaz yaa, bu kadarına da pes.. Şimdi o 6 parça başlık ve içi geçmiş makine duruyo torbada,götürüp geri vericem..Ucuz olur da bu kadar kısa mı sürer maşa macerası..1 dakika ya,sadece,daha bi tutam saça etkisini göremeden,pıstı alet:)Evet bu kadar kısaymış!
Ne diyelim,çin malı çinlinin malı,anca çinliler kullanmalı!

Zorlama bi yazı yazdım,farkettim,ancak hayatım işte bu kadar monoton...Saç,baş,ekten,püften,antin kuntin işler peşindeyim..Hayat her zaman gençlik günlerindeki gibi çok renkli,çok sesli olmuyo sanırsam..Kader diyim,geçeyim bari:)

Çarşamba, Şubat 15, 2006

sohbet Güzell,kızlarr düperrr, yine gelecekk bennn!

Eveet, yanda görülen dokuz ayağın sahibi herbiri birbirinden müstesna şahsiyetler:) pazar günü buluştuu...

Ben buluşmayı ve öncesini anlatiim hemennn..
Şimdi, blog hayatım yeni başladığı için bu böbrek çalma toplantılarını okuyodum kızların amma,benim için erken olduğunu düşünüyodum,heves etme noolur çalış senin de olur diyodumm kii oldu :)beni de kurban olarak böbrek çalma partisine çağırdı bu çılgın arkadişlerr..ben bi sevin , bi sevinn,ne yapıcağını bi bileme:)
Şu sıralar diyet yemekler yapmaya çalışan biri olarak,bu partinin geleneksel herkesin bişi hazırlayıp götürmesi olayında,çaresiz kalabileceğimi düşünüp,anneme zeytinyağlı yaprak sarma siparişi verdim hemenn..Ancak anneme bu siparişi verirken,nereye ve ne için olacağını anlatmam biraz zaman aldı tabee, ki kendisi, bu internet olayında yeni olduğu için, ve internetten buluşmaların kötü amaçlar için olduğuna inandığı için, önce bu olayın bi mama lık olay olduğunu düşündü..Mamalık derken,yemek maması anlamında deeel, gayet Nuri Alço,Ahu Tuğba filmlerindeki mamalıktır bu efemm:) Tabi anneme Ezero yani evsahibemizin mama olmadığını,giden kızların da gayet saf ve temiz olduklarını anlatmam biraz uğraştırdı,neyse ki inandı ve sarmalar bana ulaştı:) Ancak sarmaların yaprağı sert olmuştu bazısının, o açıdan bi dahaki toplantıda telafi ediciiimi bildirmek isterim:)

Neyse, sonra ben baktım,buluşmaya gelecek arkadaşların hepsini biliyorum ama bazısının bloglarını önceden okumuşum,hatırlamıyorum bi kısım olayları,dedim ki hemmenn bu işi çözmen lazım Kıristıll, vee cumartesi akşamını sabah 4 e kadar blog okuyup,hatim ederek geçirdim ki rüyamda alakasız bloglardan alakasız insanlar bile rol aldı,o derece beynim sulanmış:)
Pazar sabahı oldu, bende bi telaş, bi heyecannn, gece blog ezberleme çalışmalarım yüzünden geç yatmama rağmen zınk diye 8 gibi uyandımmm, evi topladım,duşumu aldım,kocayı uyurken bıraktım,kendisi biliyodu bu buluşmayı ve heyecanlı halime bakıp gülüyodu sadece:) Neyse, çıkmadan evden, babam aradığı için,babama da bu heyecanlı hadiseden bahsettim,paylaşmayı seven bi şahsiyet olduğumdan..Ne var ki yanlış yapmışım..Babam,annemden daha büyük hayal gücü ve ısrarla yaklaştı olaya..Ki bu buluşmanın Adnan Hocacıların bi organizasyonu olduğuna inanmış,fikrini değiştirmek mümkün diil,yani ben gidicem, ve blog kızları beni tarikata sokucaklar ,ööle bi inanış işte! Tamam tamam baba diyip,telefonu kapadım, ancak yeterli olmamış bu tamamlar,sonra anladımm..Sevgiliyle olucak ilk buluşmada nası heyecanlı ve özenliyse kız, kızlar partisine gidecekse daha da özenli olmalıdırr,kızlar var olaya yaa hemcinslerinn, ilk intiba sevgilideki intibadan daha mühiim:) Böyle düşünerekten, accık saçlarıma şekil olsun diye,kuaföre gittim,bi bakımlı gidiim buluşmaya dedimm(kızların hepsinin bakımlı olacağını bilerek:)..

Fönüm çekilirken, koca aradııı, meğer babam benle telefonu kapadığından beri kocayı arayıp duruyomuş, gönderme Crystal'i , gidiosa sen de git diye..Koca şaşkın, aradı beni, babana lütfen olayı tekrar anlatırmısın diye! Ben gene babayı aradım, anlattım,ama babam çook zorr değiştirir fikrini, bu açıdan annemdi son çare,babamı annemin iknasına bıraktımmm...

Veee Kuaförden sonra,bindiiğim gibi arabayaa, Ezeronon kapısının önünde buldum kendimi..O kadar yakın evi ki bize, arabaya binmen inmen bir.. o derece..hem blog komşum hem de mahalle komşum benim Ezeroo:)

Neyse, ben bu arada sabah hava güneşli olduğundan, bi telaş tunik ve bi şalla çıkmıştım,bahar havası gibi sanki, ulen tam kuaförden çıktım, deli gibi kar yağmaya başladı, tam zürafanın düşkünü durumu, bi tunik ve ben, ne mont, ne bişiii..dedim diicekler bu kız mannyaaak,daha ilk görüşte:)

Kapıya geldimm Ezeronun,parkediyorum, ön arabadan tatlı bi kız indi,kaymasın diye de yavaş yavaş yürüyo, görüyorum,ben tabi heyecanlandım,ulen bu kim acebaa diye, hemen indim arabadan, baktım o tatlı şey beni bekliyyoo, hemen gittim yanınaa,kesin dedim blog kızıdırr buuu:) Sonra göbişine bi göz attııımm,bi yandan da korkuyorum ulen ya diilse diye, ayıp olmaz mı arkadaşlar hamil olmayana aa sen hamilsin demek:) Neyse o da beni tanımış , ama ismimi hatırlamaya çalışıoo, dedim Koyu beyazcımmm sen yorma kendinii,ben Crystaall,zati o dolmaları sööledi isim aklına gelmiince,güldük hemenn..daha kapıda, sıcaklık başladı ..Evet koyubeyazmış, rahatladımm, kokoş hamil,nası şık,topuklularla yürüyo hamil haliyle,file çoraplarından bahsetmiiiciim:)Çok içten,çok çatlak,en tatlı hamil bu Koyubeyazz..
Sonraa, yukarı çıktı gülüşerekkkk, vee kapıda Ezero belirdi,arkasında da çok sakin duruşuyla Prugna.. Ezero için cep annesi demiş galiba Pirik, hakikaten 2 çocuk annesi diyemez kimse Ezeroya, hem ne zaman yaptın derler,hem sen mi doğurdun derlerrr,o derece nariinn, o derece süper gençç..Hani ben üstlensem 2 çocuk anneliği pozisyonunu, ben tamam da,Ezero Maşallah'ın var cicimm:) Prugnaa, pek zariif, çok sakin, çok da sıcak.Bi yerden tanıyorum ben seni dedik ikimiz de birbirimizee, vee buldukk..Uludağ kampı,ortaokulda aynı kampa gitmişiz yazıınn..
Aslında gitmemiş de olsak bana tanıdık Prugna, hikayesi bana benziyo çünkü,ordan tanıdıkk..o annesinden uzaak karşı tarafa taşınmış, aynen ben de tam ters istikamete, evleri değişme fikrini düşünmek lazım Prugnam,ben ciddiydiiim,gel bi göz bizim evi:)

Sonnraa, 4 ümüz kaynatırken daha ilk dakikalardaa, kapı çaldıı vee ta taamm, Sugibii ile Pirik geldiii..Ben sugibiyi hemen tanıdımmm,o derece anlattıklarıyla verdiği elektrik aynıı..Çok doğall, çok tatlıı,çok çok olduğu gibi ve insana güç veren bakışları var..Bi de ben kokoş gördüm kendisini,anlattıklarına bi uymayan o oldu:) makyaja başlamış efenim kendiilerii,zati Koyubeyaz çığlık atarak bu durum karşısındaki sevincini gösterdi,ilk giriştee:) Çok da güsel olmuş pek de güsel olmuş sugibiciimm,devam diyorumm benn sağaaa:)
Pirik de tam hayal ettiğim gibi çıktı, zarif,hanımm,vee sıcakkk..Zati soğuk kimse yoktu kii, bi hava soğuktuu:) Saçları tam sevdiğim kızıldandıı, meğer yeni boyatmışş,eline sağlık anneciğinin:)
Sonraa,kahkahalar,bağırışmalarr,ve kapıı çaldı geneee, sırayı hatırlayamadım,ama Gün ve Tozbezi geldi ardardaa..Gün, aşk böcüğünü de getirir sanmıştım,ama annesine bırakmış,annesi de meğer bizim topraklardaymış, Gün de benim doğma büyüme semtimdenmişş,zaten sıcak çok tatlı,gözlerinin içi gülen bi hatundu,iyice ısındım hemen ona ben:)
Ahh tozbezii, bir çift güsell gözz,pek havalı saçlarr, en bi havalı ve matrak tozbezii..Resimlerinde gördüğümden daha güseel, yazılarındaki halinden daha şekerrr..
En soonn daaa Burcu geldi, bir gece önce blogunda kendimi kaybettiğim, vay be analar ne yetenekler doğuruyo dediğim, hem anne,hem iş kadını hem de süper lezzet ustası Burcu..Pek de çıtı pıtı, çok da güzeeell::)

Böylelikle kadro tamamlandıı, veee bizz herbirimizin getirdiği yiyeceklerinn merakına daha fazla dayanamayarakk, Ezerocuğun çok şık yemek takımlarınla kurduğu sımsıcakk masanın etrafında toplandık..Herşey ama herşey çok lezzetliydiiii, herkesin ellerine sağlııkkk.. tatlı delisi olarak Prugnacıımın vişneli cheesecake'i beni benden aldı,onu ayrıca belirtmek istedim,..Koyubeyazcıımın yaptığı Elmalı kek 'i yiyememişimm,sonradan gördüm onuu,çok pişmanım,üzgünümm! bi dahakine de yapar mı acıbaa:)

Sonra bir koyu muhabbet,çok enteresan bi duygu buu, hayatında ilk defa gördüğün ancak her türlü özelini anında o sıcak sohbette paylaşabildiğin,hiç yabancılık hissi vermeyen,hatta yıllardır bildiğim ama görüşemediğim hissi veren arkadaşlar..

Kar yağdıı, biz Ezeronun mutfağında ayrı sohbet ettiikk, kar yağmaya devam etti, salona başka bi muhabbete girdiikk..Çok güzeldi yaa herşey..

İyi ki bulmuşum bu blog müessesesini...iyi ki kucaklamış sıcaklıkları bu kızların beniii:)
Ezerocuğumuza, pek güzel evsahibinee, evini dağıtıp,mutfağını gaz odasına çevirmiş olsak da gösterdiği incelik ve misafirperverlik için çok teşekkür ederr, hepiciinii çok sevdiimi bildirirrr, en kısa zamanda bi daha buluşmaya can attığımı eklerr, henüz tanışamadığım tüm yakın blog arkadaşlarımlaa bi an önce tanışmanın züper bişi olduğunuu da belirtirrrrr ..herkesi öperiimmm..

Sohbett güseell,kızlar süperrr, yine gelecekk beeeeennn:) Posted by Picasa

koyubeyazz ve bebek ve göbek :)

resimde blog kızları toplantısından bir enstantane var efemm.. pek şahane toplantıyı anlatıciimm,ancak önce şu resmi ayrı koyiim dedim..
Yanda En bi tatlı hamil Koyubeyaz Hanımcıımm ve pek muhterem müstakbel kızı Zeynep'i görüyosunuz..Zeynep şekil olarak var evet,tam olarak resimde henüz yer alamadı,kısmetse 1 ay içinde kendisiyle müşerref oliiciiz..
Fekat,enteresan olan şu ki koyubeyaz hanımcıımın göbişini çekerkene,sugibi hanımcıım da yanında poz vermek istedi,göbişini şişirerektenn,ben kendisini kınadım,göbek içeri,popo dışarı dedim,ve bu sebeple sugibi hanımcıımın göbee bu resimde yer almadı.zati kendisi artık göbeksiz ,kokoş bi hanım,bu da bööle biline:)
bisürü şey var anlatcak..bi yaziim geliim ben bi koşu:) Posted by Picasa
Ya çarşamba olmuş ben hala haftasonunu anlatmaya devam ediceemm..Ama hafta içi aynı ki zatenn, diyet yapma çabaları ve hareketsizlikle geçip gideeen günler..Aslında değişiklik olsun insanların hayatında,monoton yaşamlara renk gelsin diye sevgililer günü icat etmiişler,ama o bile bizde pek değişiklik yaratmadı..he nooldu,sürekli lahana,ıspanak yemekleri üzerine uzmanlaşan ben,kocaya hediye et sote ve pilav falan yaptım ki diyet yemeklerinden fenalık geçiren kendisi için bi mutluluk olmuştur..o da bana bu hediye karşılıı çok değişik bi hediye ve süpriz olan gül almışş,sağolsun..Ama Allahı var,1 adet gülü kapıdan içeri girdiinde verdi,sonra kendinden beklenmedik bi organizasyonla 2 adet gül de yatağın baş ucuna koymuş,gizlice,montunun içine saklayıp falan..Canım,uğraşmış yani,biraz plan falan yapmış kafasında..gül mül önemli diil de bu süpriz ve planlama olayına girmesi,azıcık da olsa belki gelecek için bi umuttur diyip sevindimmm..Eskiden en azından kebapçı falan da olsa yemeğe giderdik,sanırım sevgililer günü iyice yalan oldu bizim için! Neyse yaa,napalım..kader.bu arada bana kaderimin bir oyunu mu bu diyerek , dün gece kocaya süpriz olsun diye aldığım sevgililer günü pastasını koca bey 1 dilim , ben de tüm geri kalanını yiyerek bitirdik,içim rahat..Artık 1 bütün pasta bile yiyemedim diye üzülmicem,,diyete yeniden başlayabilirim...Hayat hergün yeniden başlıyo ,diyet de öyle..umarım bu sefer uzun soluklu olur...

Salı, Şubat 14, 2006

Sapancaaaa Sapancaaa tek başınaa ,tek tabancaaaa

Diye başlayan bi şarkı vardı,ben küçükken Sapanca'ya giderdik ve bi gidişimizde,arabanın radyosunda,sanırım Sapanca yerel kanalıydı, bu şarkı çalmıştı..marş gibi aklımda yer etmiş..Böööle acaip bişi..Sapancaa,sapancaa tek başına tek tabancaa,doğayla arkadaşş,dostlukla sırdaaşş.. diye giderdi,sözleri birbirine kafiyeli olsun diye uydurulmuş bi şarkıydı sanki,şu kısmını hiç anlamazdımm..Ama tren durmuyoooorr,Sapanca'da çoğu zaman ...falan gibi..niye durmuyor diye üzülürdüm..hani tren garı var,görüyorumm..Anlamsız işte,ya da ben uydurdum böyle bi şarkı yok,çocukluğumun hayal ürünü,ama bestesi gayet profesyonel ,isteyene söölerim walla:)

Neyse,işte eskiden gittiğimiz Sapanca,gidip de kaldığımız otel depremde gölün içine girince malesef, çok fazla uğramadığımız bi yer olmuştu..Sonra başka bi firma almış o otelin yerini duyduk, ve geçen sene kasımda çok sosyetik bi otel olarak yeniden yapılmış eski otelin yerine..adı da havalı pek..Nua..Richmond Nua..
İşte benim koca,doğum günü hediyesi olarak,karısından 1 gecelik Nua konaklaması kazandı,en havalısından:) zaten anca 1 geceyi karşılamaya gücüm yeterdi,üstüne üstlük kocaya ek masraflar da çıkacaktı tabee(yemek gibi,ekstralar gibi:)) ben sadece oda kahvaltıya para yettirebildim :) Aslında amaç masajdı ammmaa,masaj hediyesi rezervasyonu bana ait,ödemesi kocaya şeklinde gerçekleşti..olsun..Ben olmasam,bööle süprizli bi insan olmasam,koca masaj masaj diye başımın etini yemeye devam edecek,kulunç(enteresan bi kelime) ları da ööle kalakalmaya devam edicekti..

Cuma sabahı,kocayı binbir türlü zorlamalarımla işe gitmemeye ikna ettim,ve süpriz tatil için o oflansa da poflansa da yola çıktık(yani kendisi hiçbişiye karışmasa da tatil ve hazırlıkla ilgili,arabaya binip hareket etmek bile zor geldi kendilerine o derece üşenio herbişiye!)
Bööle mutlu mesut,1 saat 20 dakikalık yolculuktan sonra otele vardık..Koca yolun başında arabayı ona kullandırdığım için süprizin açıklamasını aldı tabe,doğru yoldan gitmek açısından.:)
Otel ,çok büyük bi otel değil,130 tane odası olan,tüm odaların kapıları lobbydeki bar,restaurant ve koltukların olduğu yere bakan bi otel..En altta da spa sı var..Başka da hiç bi atraksiyon yokkk..Yazın girebileceğiniz bi de açık havuzu var göl kenarında.. o kadar..Hani yemek çok geldi,yediniz,patlicaksınız,accık otelin içinde veya bahçesinde yürüyim deseniz, o yemeği eritecek kadar bi yürüme mesafesi yok(kendimden biliyorum,yedim,kaldımm öölecene:))
Odalar,konforlu gayet, plazma tv aynanın ortasına konmuş,ilginç olmuş..banyoya cam koyarak yattığınız yerden eşinizin tuvalet maceralarını da izleyebiliosunuz..bööle ilginç bişiler işte..
Neyse biz odaya çıktık, ben tabi internet sitesinde görüp beğendiğim odanın bize verilen oda olmadığını görünce bi uyuzluk çıkardım resepsiyona ve o resepsiyondaki adama kaldığımız 1 gün boyunca türlü şeylerden ötürü hep uyuz kaldımm..Tabi web sitelerindeki jakuzili ve jakuzisi göle bakan ,cam kenarında olan, oda suit mişş..ben dedim, o zaman ne koyuon oraya o resmii..bizi helecanlandırıonn...hayret biişi..kocamın d.günü,ben ööle güzel oda isterim,yapsana bi kıyak kardeşim dedimm, o da bana hay hayy, 200 ytl farkını bi ara verirsiniz o zaman dedi..Çüşş dedimm..nerdeyse 1 günlük oda fiyatı daha vericem...yok sağol kardeşim dedim..Üzüldüm..odaya alışmaya çalıştım:) Odaya yerleşip,göle biraz bakındıktan sonra camdann,hade dedik, az vaktimiz varr,hemen inelim spa yaa...Amaç kocaya masaj yaptırmak yaa,randevu aldık kendisine, 1 saat vakit vardı randevu saatine,bize verilen böyle uzay yolu tarzı bornozdan bozma sabahlıktan hallice şeylerini giydikk,indik sıpaaayaa..o oo spa pek şahane yapılmış, hemen bi kızcaız bizi gezdiriverdi,atraksiyonlar bol,osmanlı hamamı,bizans saunası,buz odası,bitkisel buhar odası,meyvesel buhar odası,mağara görünümlü,şimşekler çakan tepesinde şok duşlarr, yıldız kayma efektli ,sanal yıldızları seyredeceiniz dinlenme odası,o odası bu bilmemnesi..yapmış yane adamlar..ortaya da havuzumtrak bi jakuzi işlevli büyüükçene bi küvet koymuşlar, biraz daha küçüğü de var küvetin onda da tuzlu su varmışş...vaaay falan diye gezindik biz...sonraa kocanınn masaj vakti geldii..
Bu arada burda türlü türlü bin türlü masaj var,çikolata masajından tutun, osmanlı masajına ki bu türk hamamı kesesi oluo esasenn ,neyse biz kocaya,sırtı ağrıdığı içinn,çok ağır olmayan hafiiff bi aromaterapi masajı randevusu aldık,50 dakikalık..Koca bu arada orda Bali masajı yapann Balili kızları gördü,hemen dedi ki bana,amann dedi, bu fare kılıklı kızlar yapmasa bari bana masajı dedi..Beğenmedi canım kızları,ne bekliosa artık,ben de umurumda değil,artık d.günü hediyesi 50 dakika kim mıncırırsa mıncırsın,hee bak şu sarışın fena diil ,o olur mu diye geyik yaptım kendisiylen..Derken,masaj saati geliverdi,biz heyecanla gittik olay yerinee,resepsiyondaki-spa resepsiyonu- kız gülümsemeyle karşıladı bizi vee evet Koca Beyy, buyurun içeriye Aykut Bey yapacak masajınızı dedi ve o sırada Aykut Beyciim bize gülümsüyordu kapıdan...HAHAHAHAHAH, kocanın surat hafif bi gitti geldi,ama bozuntuya da veremiyo, kibardır da çok kendisi itiraz da edemiyo,mecburen sırıtaraktan girdi içeriye,ben de içimden kahkahalar atarak vedalaştım kendüsüylen:) ve spanın ılık sularında jakuzi keyfine verdim kendimi,sonra da yatıverdim, yıldız kayma efektli dinlenme salonunda,aromalı sular içerektenn..Ama 50 dakika masaj yaptırırken koca,ben de 50 dakika o suratının haline güldüm tabeeee:) sonra buram buram aromalı yağ kokan kocacıımm, geliverdi yanıma,pelte gibi olmuş haliylenn, ben pis pis sırıtıyorum,o da başladı gülmeye..Çok garip bişimiş adamın masaj yapması,ööle dedi..hehehe sen misin balili kızları beğenmeyen,Aykut gelir işte adamın hakkından:)

Neyse, sonraa, spa mpa,derken akşam oldu,yemeğe indik,açık büfeydi,güzeldi yemekleri..
Yemek bitti ve yapıcak hiçbişi yok otelde,ne değişik bi lokasyonda barı var, ne cafesi,restaurantın altında koltukların olduu bi lounge gibi bi yeri var, orda da kahve içip,odamıza yollanıverdikk..Kocacıın en sevdiği malak gibi yatma ,sürekli uyuma atraksyionları bu sayede tatilde de devam etti,lakin hava o kadar soğuk ve yağışlıydı ki dışarıda romantik yürüyüş teklifini etmeyi ,kabul etmeyince ısrar etmeyi ben de göze alamadımm..devrilip uyudukk ayna içine konmuş tv ye bakarkene..

Sabah da aynı terane,kahvaltı,sonra spa..bi de kar yağmaya başladı,erken dönelim evimize diye tutturdu koca..ona bi sinir oldum ayrı ama bu kadar spa keyfi fazla ulen zaten bize diyerek, öğleden sonra 2 gibi otelden ayrıldıkkk..

Sonuç olarakkk, otel güzel fena değiil..Ama çok pahalı ve o pahalılığı yüzünden beklentileriniz çok yüksek oluyo ve bence o beklentileri henüz karşılayan bi hizmet kalitesi henüz yok..
Spa,termal su falan istiyosan, git Gönen'e, git Yalova'ya,git Afyon'a , bence daha iyidirr..
Tatilin bizi güldüren ve mutlu eden en önemli olayıysaaaaa, artık kocanın d.günü şansı mıı,otelin gözden kaçırması mı yoksa bize bi incelik miydi bilemedimm,ki o an anlasam hemen sorardım,accık safımmdırr, oda kahvaltı fiyatı olarak fiks fiyatı olan bu otelde, akşam açık büfe yememize rağmen, ertesi gün, ödenen ekstralar içinde akşam yemeğinin yazılmamasıydııı..
Biz masajdı,içkiydi,mini bardı derken gene ödemişiz güsell bişiy dee, sonra faturaya bakınca bunu farkettiikk ki pek sevindikk..helal etmişlerdir herhalde o akşam yimeeini::) heheheheheh

işte büüüleeee, yukardaki resimlerde dee, yüzünüze buzlar sürüp efenimm peeling yapabiliiciiniz buz odasını, yıldız kayan dinlenme odasınıı, otelin dış görüntüsü ve lobby iç görüntüsünüü,odanın bi halinii, miniminnacıkk kapalı havuzcuuu ve göl manzarasını görebiliosunuzdur sanırımm..

bu da bööle bi otel tanıtma yazısı oldu,hade bakalımm..illa gidin demem, gidene de mani olmam ama ööle bi yer işte bu ricmond nuaa efemm..yine bir başka tatilde görüşmek dileğiylee..hoççakaalınnn:) Posted by Picasa

Cuma, Şubat 10, 2006

koca doğmuşş ne iyi olmuşşş:)

iştee 10 Şubatt olduu..bugün kocanın doğumgünü..33 oluyo canım benimm..kızarım da severim de ama o canım benim yaa..

Birazdan gidip küçük bi bavul hazırlicammm,kocaya süprizz mini tatil organize ettimm..Tabi d.günü falan bahene,maksat monoton hayata biraz renk getirmek..Kocanın evden çıkmaya niyeti yok,o açıdan süpriz falan diyerek, kendimize bi tatil fırsatı yaratmış oldum..Günlerdir masaj masaj diye ağlıyodu kocacık, hediyesi de masaj olacak bu tatilde,ama yalnız bırakmiciim tabi kii,ben de eşlik edicem,çift masajı diye bişi varmış o otelde..

Otel pek güsel gözüküo,Sapancayı hep sevmişimdir,eskiden Taksim otelciliğin oteli vardı o göl kenarında ,sonra deprem oldu, göl , oteli içine aldı:(.. Onun yerine Richmond Oteli yapmışlar,aynı yere mi bilmiyorum,gidince görüciizz..Ama otel spa mpa iddialı bi yere benziyoo,en azından parası iddialı..Aynı paraya Çeşme Sheraton'a da gidebilirdik, uçaklar içinde üstelikk, ama sonra gözüm kesmedi, yılın belli zamanlarında bi uçak korkusu peydahlanıo bende..(hep vardır da bazen yoğunlaşıo ) ..uçak istemedim işte ben de..o yüzden Sapancaya gidicez,hem araba yolculuğu o yolda keyifli oluo..

Bu Çeşme kararından vazgeçmemi etkileyen bir diğer sebep dee, blog kızlarının toplantısı oldu,sağolsunlar, yenidir,acemidir demediler,beni de bağırlarına bastılarrr..eh ben de görmeden o okuduğum zatları çatlarım dedimm,o açıdan pazara İstanbulda olmak üzere ayarladım kendimii..züperr:)

Bu blog işini gerçekten çok sevdim,daha çok seviyorumm,noolcek bööle bilemiyorum..Ancak hayatıma kattığı çok güzel insanlar olmaya başladı..Bunlardan biri de Zeynep Ablamm...çok fazla bişi sölemicem onun için, onu tanıyan tanımıştır zaten..ama onun gibiler pek kalmadı dünyadaa..onu biliyorum..Sağol Zeynep Ablaaa,bugün için,sesini duyduğum için:)) romanının sayfalarını okuttuğun içinn:)

Bugün böyle bi coşkulu geçti ama şimdi niyeyse yazma modum iyice gitmiş,bi sıtkım sıyrılmış gördüm kendimi..Allah Allaah niye bööle oldum ki benn,enerjimi puff die alıo bazen bişiler,bi güçlerr...

Enderr, kazada yaralanan arkadaşımız, hala İtalya'da..iç kanaması varmış,o yüzden ilk ameliyatını orada yapacaklarmış.. Yarın.. Sonra umarım sağlığı biraz daha düzelerek dönecek Türkiyeye ve hastaneye yatacak..İyi olacak ama..bir an önce hem de..

İşte böylee..şimdi gidip mutfağı topliip,bavul yapmam gerek..sonra sabah güsell uyanmam da lazımm..koca doğmuşş..en bi güzel gün bugünn.. kocam bugün benim için dünyaya gelmiş farkında olmadan..hehehehe,ben beynini i ömrünü yiyim diye doğmuş garibim:)

Sonnraa gidelim bakalım Sapanca 'ya görelim biraz göl manzarası,kese falan attıralım ,masaj yaptıralımm, yürüyüş yapalım bi de yeşilliklerde,göl kenarında..hem içim hem dışım temizlensinn:) yeni crystal olarak geliim de ööle tanışiim şu çılgın kızlarla:) hem böbreeemi de alacaklarmış galiba yaa,o çeteden bunlar:)

saygılar günnüükkk..

Perşembe, Şubat 09, 2006

VAPUR BEY!

Annemin gene yanlış anladığı bi durumu vardı ki geçen koca hatırladı ,geldi bana hatırlatıo gülerekk..
Efenimm,şimdi annem ile babam aşağıda yazdığım gibin beni evlendirip böyle seyahatlere veredursunlar kendilerini,gene bi gemi seyahati öncesi,babam anneme der ki Yciim sen ara şu denizcilik işletmelerini, kamaranın yerinin falan konfirmasyonunu yapp,adamın adı şuu telefonu da buu derr..Annem olur der kapar,ki bi an önce aramaya girişecek,çünkü benim babam da kanı canı tezdir,tansiyonu vardır ,tansiyon haplarından daha da ilginç bi kişilik olmuştur,dediği şeyi 5 dk içinde yapmassan yapmadığına pişman eder adamı,50 kere arar,nooldu der,aradın mı der,o der bu derr,fena olursun yanee..neyse dağıtmıyım konuyu ; annem, babam tekrar geri aramadan onu ,bi telaş adamı arar,bi yandan da isme bakar,Allah Allah der ne ilginç bi isimm,neyse efemm Denizcilik İşletmelerindeki adam açar telefonu , Annem başlar konuşmayaa..VAPUR bey merhabalar efemm,ben E beyin eşi Y..adam oo buyrun falan,annem devam eder VAPUR Bey, böyle böyle böyle,kamara şööle olsun ,şurda olsun bıdır bıdır..adam taaabi efem sepet efem falan derr,annem de teşekkür ederim VAPUR Bey ,mersi VAPUR bey falan ,görüşme biter..Annem kapatır telefonu, içinden güler,der ki ulen adamın ismiyle işi ne kadar alakalı hani..Denizcilik İşletmelerinde,gemi seyahatlerinden sorumlu VAPUR bey..neyse annem işine gücüne bakar,babam tabi hemen arar ,aradın mı adamı diee,annem aradım falan der..
Akşam olurr, anne-baba evde buluşur..Babam sorar, ee nooldu adam okeyledi mi der, annem de babamın adamın adına hiç değinmemesine şaşarak hee evet der..sonra sorar..E ciim, ne değişik di mi ismi adamın, işinle direk uyumlu..Babamm, döner bakar bööle biraz terss,hani nie gibisinden,adamın ismini ne die beğendi bu hanım şimdi gibisinden(hafif de kıskançtır hala çaktırmaz ama:) ,tansiyonu her an çıkabilir ööle bi bakar anneme,sorar.. neymişş adıı??
Annem cevap verir ..e VAPUR Beeeyyyy....
Babam kafasını şööle bi yana sallar,sonra döner anneme kızmış bi de (yanlış anlamış ya annem diye:)) , bi gürler şööle : yauuuwwww ne VAPUR U beaaa VAKUR o VAKURRRR..sonra nıçç nıçç nıçç yaparr..ama sonra 2 si de gülmeye başlarrr:))koparaktann:)))

hhehehehehe VAPUR bey:) hala aklımıza geldikçe gülüozz..ne tatlı kadınsın annem yaaa:)

FİFTİİİİ Mİ FİFTİİİİİNNNN Mİİİ??

Eşekbaşım ile son postunun yorumlarında İngiliz ingilizcesinin anlaşılmasının ne kadar korkunç bişi olduğundan bahseder ikenn,kendisi gene kendi başına gelen züper komik ISMADA hikayesini anlatmıştı,pek güldüydükk, sayesinde moralimiz tavan yaptı yane o derece:)
Neysem işte o öyle anlatınca,benim de var böyle abudik gubudikliklerim(eşekbaşıcım sana demedim abudik hee alınma:)) ,işyerinde yaşadığım bi sürü komiklik ,ama anımsayamadım şimdi hangisi en güsel diye,o açıdan zorlamiim,sonra hatırlar yazarım..ama aklıma annemin 2 hikayesi geldi gene:) 2 si de yanlış anlamak veya anlayamamak ile ilgili,onu unutmadan yaziim dedim:)
Fifty or not fifteen!! :
Şimdi benim annemm ve babam dediğim gibi daha öncedenn (şurda da dediydim) , enteresan kişilikler tabii ve bi de pek severler gezmeyii,özelliklee de son zamanlarda böyle gemi seyahatlerine takılmışlardı,bir kaptan tadında geziyorlardı o ülke o deniz senin bu ada benim şeklinde..Haliyle,arkadaş grupları falan da oldu,o yetmedi,eski arkadaşları,akrabaları da kattılar bu gemi seyahatlerine, ve iyice kalabalık gezmeye başladılar..
Hikayemiz,annemlerin bir Akdeniz turunda geçiyor..
Annem,babam ve bir takım akrabalar ve dostlar, 15 günlük bu gemi turuna çıkıyorlar,Yunanistan,İtalya falan geziyolar..Ne var ki bu turun yaş ortalaması 60 ve üzeri,dolayısıyla annem içlerinde en genci(süper mutlu dönmüştü bu durum yüzünden:)) ancak bir de içlerinde en İngilizce bileni(süper mutsuz dönmüştü bu durum yüzünden:)) ..Şimdi İngilizcesi de 30 sene öncesinden, pek kullanılmamış ve beynin arka taraflarında kaldırılmış olduğundan,hani hatırlıyo bişiler ama arada bazen bi bağ kuramadığı olabiliyor..Ancak sorarsanız,ben konuşmam,anlarım diyor kendisi:) Anladığına inanıyorum ,ara sıra bi gel git olabilio sadece:)
Neyse efenim,şimdi bu gemi turlarında her gün yeni bi limana demirlenir,o demirlenen şehir gezilir haldır huldur,hem tarihi gezi yapılır hem alışveriş de becerilmeye çalışılır..bir maratonn böyle..İşte annemler de her gittikleri şehirde,alışveriş kısmına güruh halinde gittikleri için,e alışveriş yaparken yabancı dil ama en az yabancı olanından İngilizce gerektiği için, bu grubun başında da bi rehber falan olmadığı içinn, annem bi iki kelime kendisinin alışverişi için İtalyan adamla konuşuncaa, annemi ruhani rehberleri kabul etmiş bu 60+ grubu vee her kafadan anneme bi sess,Y ciiim koşş bu ne kadarr, Yciimm gel bu ne dioo falan böyle..Annem her limanda bir bunalma bir bıkma,30 -40 sene önce İngilizceyi öğrendiğine mi yansınnn,30 sene önce o öğrendiği İngilizceyi hiç o zaman kadar kullanamadığına mı , böyle bi yorgunlukk,,kendi alışveriş yapamaz halde o derece:)
Neyse,bu gruptan uzaklaştığı bi gün bir başka şehirde,sakin kafa,yanında sadece 2 kişi falan var,zati kaçmışlar belli,alışveriş merkezi değil sokak satıcısından yapıolar alışveriş :) bi olay vuku bulmuşş kii içine yer etmiş canım anneminn..

Döndüler turdan,karşılamaya gitmiştikk, annem koşarak bana geldi,sarıldı,öptü nasısınn dedi vee
sorduğu ilk soru şuyduu:
''Crystal sööle bana fifty mi fifteen mii?''
Ben şaşkın bakışla anlamayarak :''ne diosun anne yahu?''
annem ısrarlı soruyoo
''Fifty mi büyük Fifteen mi?''
Ben gene anlamadım ama komik gelio tabei böyle bi soru,gemiden iner inmez,dedim içimden annem gene bi enteresanlık yapmış:)) dedim ki ''anne nie soruosunn,Fifteenn küçük ,15 demek,öbürü 50''
Annem bi durdu,düşündü,''hmm demek ondannn '' dedi ,bi suskunluk,güldü gülecek,gülemiyo da çokk ...
Ben tabi sordum soruşturdumm,meğer anneciimin kafasını öyle karıştırmış ki o rehberlik yaptıı grup:) o güzelim İngilizcesi bi kopuvermiş gene ,üstelik kendi alışveriş yaparkeneee..Şimdi annem ve dadaşlar(2 kişi daha) bulmuşlar bi sokak satıcısı; pareo ve terlik satıyomuş,çok beğenmiş annem ,demiş bi kendime bi Crystal'a aliim..Adama da sormuşş,ne kadar bu die,bir tane takımı gösterip..Adam demiş Fifteen..Annem tembihli ya İtalyanlar,Türklere benzer,pazarlık yapıcann,hele sokak satıcısıyla pazarlık yapmadan aslaaa:) diye..Demiş noooo fiftiiiinn, fiftiiiiii Sirr(sir yapmış bizim sokak satıcısını,ne onore olmuştur adam:)) ..Adam şaşkın,Noo demiş nooo,fifteeeenn..Annem ısrarcıı, demiş ki gene NOO fifteeenn,fifty fiftyyyyy.. adam enteresan bi dürüstt satıcı,ısrar edio Fifteeeen die, annem demiş ki içinden ulen demiş ben 2 tane aliim ,veriim şu 50 euroyuu ,bakalım noolcak,belki demiş adam insafa gelir,sıkı pazarlığının sonunda Fifty'e 2 tane pareo terlik takımını kaparım:)
Al demiş adama Fifty ,two this, I gave you fiftyy..Annem merakl beklio,satıcı kabul edicek mi fifty i ,adam ısrarla birine fifty dio,annem süper ana 2sni alıcak fiftye beklio,satıcı gene nOOO dio ama bıkmış tabe annemden,almış fifty i ,torbaya koymuş pareo ve terlik takımları, annem sevinmiş..iştee demiş Türkün gücüü:) Sonra şaşılası bişi,adam İtalyanın en güvenilir satıcısı yeminle,annemin eline saymış 20 Euroyuu..Annem şoktaa, almış parayı,terlikler elde,sırıtarak ve kaçarak uzaklaşmış olay mahalinden:)Pazarlık gücünün şokundan naapcaını bilememiş tabee dee,gemide geçirdiği bi kaç gün düşünüp olayı,bunda bi abeslik olduuna karar vermişş,ve tabii inincee gemiden direkman bana gelip sormuş işte
Fifty mi Fifteen mi Crystal die:)

Ben kaldı mı böylee dürüst satıcılar diyip konuyu böyle bağliim efemm:)ki kendimi annemin vapur hikayesine hazırliim:)

Çarşamba, Şubat 08, 2006

zor işmiş yaşamak..

İçimden hiçbişi yazmak gelmiyor..bütün gün gözlerim dolu dolu geçti,dokunmadı kimse bana,dokunsalardı susmazdım sanırım..

Hani hep televizyonda,gazetelerde felaket haberleri çıkar,isimler yazar ölenler ,yaralananlar diye..ben de hep bakarım isimlere, tanıdıkları,akrabaları için üzülerek,biraz da korkarım tanıdık biri çıkarsa o isimlerden diye..Hiç olmamıştı Allaha şükür,sadece tanımadığım o isimler için üzülmüştüm..

Ama bugün sabah,televizyonu açtığımda, kar haberleri veriyor diye habertürk kanalını zapladığımda, o felaket tellalı kanal ki normalde hiç seyretmem,uyduruk haberleri de olmuştur zamanında çünkü, bir anda bir habere geçti ki elim ayağım boşaldı..İtalya'da Ford Firmasının bayilerini taşıyan otobüs şarampole yuvarlanmış,12 kişi ölmüş, 18 kişi yaralanmıştı..Geçen cumaydı Ender ve Gülay ile konuşmuştuk,sinemaya gidecektik beraber,geç kaldık biz , gidemedik,onlar de vazgeçti sinemaya gitmekten,cumartesi sabahı Ender Ford'un bayilerini İtalya'ya götürecekti çünkü..Rahmi Koç'a selam söyle,bana da iş ayarla orda dedim..Ayıp ettin,herhalde dedi..Eşi ve dünya tatlısı Nazlısı ,kızını götürmedi o tura,hani Koçlar falan var,ağır tur,Gülay rahat edemez diye..Ender'in nasıl başarılı,hareketli,çalışkan,iyi bi insan olduğunu yazmicam,nazar değdi çünkü o uyanık,ticaret zekası Koç'a bile şapka çıkartacak adama..
Bizim nazarımız değildir diye çok dua ediyorum,çünkü Ender'i herkese överek anlatırdım,anlatmicam artık..
Amerika'da beraberdik,bizim canımız ,vazgeçilmez tatil arkadaşımız oldu onlar..Alışveriş merkezlerinde kolaylık olsun diye yanlarında bizim için de fazladan 2 telsiz getiren onlardı,telsizin nası zevkli ve işe yarar bişi olduğunu onlarla öğrendim..Ve daha çook gezimiz olacak..
Olacak da, Ender ,sadece arada kendi işine ek olarak yaptığı, daha çok gezmek için tercih ettiği bu rehberlik için gittiği İtalya'da, hiç aklımızdan geçmeyecek şekilde yaralandı..Otobüsün camından fırlamış arkadaşımız..Ama Allah onu karısına,Nazlısına,ailesine ve bizlere bağışlamış..
Şimdi Roma'da yarın akşamı bekliyo,ambülans uçakla Türkiye'ye gelmek için..Gülay bugün tüm gün ağladı,ama kocasının yanına gitti,yanında şimdi,ağlamasın artık,geçti bitti..
Bir dizi ameliyat olacak Ender,bacağının 2 si de kırık,birinde 7 kırık var,önemli bi kemikmiş,adını unuttum şimdi..6-8 ay sürecekmiş bu ameliyatlar,ve iyileşmesi..O gümbür gümbür hareketli Ender,biraz yatacak artık..
Ama,sadece mola verecek koşturmasına..Kafasında sürekli geliştirdiği ticari fikirler,yatırım düşünceleri ,daha da çoğalacak zihninde..Allah onu bağışladı sevdiklerine..
Geride 12 kişiye ağlayan aileler,sevenler kaldı..Hepsinin başı sağolsun,ruhları şad olsun..
Hayat ne zaman son bulacak,kimse tahmin edemiyor..
İyi yaşamak lazım,her anın tadını çıkarmak ..kaliteli yaşamak..

Ender'in bu resimdeki gibi ayağa kalkması da çarçabuk olsun..
zor işmiş bu yaşamak.. Posted by Picasa

Pazartesi, Şubat 06, 2006

PLANSIZ TAVUK YUMURTLAYAMAZ!!!

Plan,program hakgötüre bende..Spontane yaşıyorum,o an ne hissediyosam o hissiyatın etkisine göre takılıp gidiyorum..Bu şekilde yaşanmaz biliyorum..zamanlama problemim de var benimm,hem zamanlama , hem de konumlandırma..Kendimi ne zamanlayabiliyorum ne de konumlandırabiliyorum..Aynı gün içinde 5 yerde olamayacağımı bilmeme rağmen olmaya uğraşıyorum,sonunda 3 üne gidemeyip 2 sine de geç kalıyorum..Ben bu muazzam zaman yönetimim konusunda kendimi eğitemiyorum..
Cumartesi sabah erkenden kalktım,görüşmem var ya..ama bi yandan da içimden diyorum ki ulen Crystal,gitmedin gitmedin o kadar firmalar vardı,şimdi cumartesi sabahı hiç de parlak gözükmeyen bu şirkete mi gidicen görüşmeye..falan böyle sayıklıyorum..Ama yine de bi azim,kalktım şirketi arayıp,adres detayı alıcam..Aradım ve çıkan kişiyle oluşan telefon konuşması sırasında,o firma hakkında iyice olumsuz duygulara yöneldim..Detay vermicem ama çıkan bir bekçi amcaydı ve görüşme saatine yarım saat kala kimsecikler yoktu şirkette ,bana yorumlar yaptı bekçi amca anlamsızca,yol tarif edeceğine,memur yapar senle görüşme dedi,ben dedim yok üst yönetim bilmem ne bey,yok o dedi o bey olmazz,memur bilmemnedir o falan diye..İçim kaçtı iyice,sonra vazgeçtim gitmekten ve yatağa girdim yeniden..bi yandan da hiç görüşme yapmadan işe girilmeyeceği gerçeğiyle boğuşuyorum içimden..Neyse,görüşme vaktine 10 dk. kala aradım ve sonunda bi sekreter bayan buldum muhattap olarak,hasta olduğumu ve görüşmeye gidemediğimi söyleyip özür diledim..İsterlerse pazartesi gideceğimi bildirdim,bayan da gerekirse biz size döneriz dedi uyuz uyuz..Haklıydı belki de,ben uyuz ve hiç tasvip etmediğim bi insan modeli olarak tam görüşme saatinde arayıp bildirmiştim mazeretimi..
Sonra amaaan dedim gene,bana iş mi yok..Bu şekilde davranmamın acısını,kariyer nette epey bi saat geçirerek çıkardım,ve yeni kurban firmalarımı seçip gönderdim cv mi..Ancak o ara aklım gene bi yerlerde gezintide olup,hayaller alemine daldığımdan,şimdiye kadar yapmış olduğum başvurular içinde bulunan satış,ihracat,pazarlama,iş geliştirme içerikli pozisyonlarla ilgisi olmayan bi işe de başvurmuş bulundumm..ki iyice sıyırdığımın resmidir,önyazı bile yazmışım ki o önyazıyı önüne alan poposuyla güler,aha da şudur yazı:

Sayın Yetkili,
Profesyonel iş tecrübelerim basın veya medyayı içermese de ,gerek kişisel özelliklerim,gerek daha önceki iş deneyimlerimden edindiğim her türlü bilgi ve birikimimle 'dış haberler Muhabiri' pozisyonu için uygun bir aday olduğuma inanıyorum.Üniversiteye girdiğim andan itibaren farklı sektörlerde çalışmış olsam da hayalimdeki meslek olan gazeteciliğe belki bu pozisyonla başlarım diye umuyorum.Dilerim yüzyüze görüşme fırsatı yakalar,size kendimi daha iyi ifade etme şansına sahip olurum.
İyi çalışmalar.
Saygılarımla,

Olduu canımm,piyasadaki işsiz gazeteciler sanki çok azmış gibi bi de ben kalkmışım utanmadan böyle de bi önyazı komikliğiyle tamamen satışçı bi kişilik yansıtan cv mle muhabir pozisyonuna başvuruyorum...Fazla Ayşe Arman sandım kendimi,görmemişin 2 kelam laf zırvaladığı bloğu olmuş,dünyayı fazla hafife almış,hayalleri gerçek sanmış:)bi de hayalim kesilmiyo, önce dış haberler muhabiri olucam,sonra Atina'dan bildiricem,sonra da köşem olucak yazıp paraya para demicem..Crystal's Dreams işte budur,geldiği son noktadır hayallerin:)

Neyse işte, bu şekil rüyalara dalıp 5 satış,3 ihracat pozisyonunun arasına bi de muhabirlik başvurusu da sığdırmış oldum cumartesi sabahı,böyle oyalanırken ben saatin geçtiğini gördüm bi an ve ışık hızıyla evde çıktımm, masaj ve g5 makinasında gebeş gibi yatma randevusuna 65 dk kalmıştııı..Safım,salağım, cumartesi 13.55 de ataşehirden yola çıkıp 15.00 de floryada olmaya inanmışımm,20 dakikada ancak bizim evden otobana bağlanmayı başarınca gerçekler tokat gibin yüzüme çarptı..son yarım saatim kalmışken gebeş olmayaa köprüye giden yolda ömür geçecek gibiydi..Ve ben gene ani kararla bir u dönüşüyleee, köprü yolundan ters istikamet yaparak geri döndümm..Daha 3.günden çark ettimm..Bu durumdan da nefret ettimm..

Cumartesi günüm, öğlen 15.00te tamamen planlanamaz ,önüne geçilemez bir tutarsız yol almıştı..Ne görüşme,ne masaj..
Bu durum karşısında,hayata karşı guardımı aldım ama ben:) Gene gittim kuaföre attım kendimi..Madem masaj yaptıramadım,fön çektiririm ben de dedim:) Fönüm çekilirken de sanırım sıcak hava dalgası beynimi azıcık da olsa canlandırdı, yeni kararlar aldımm hayata dair..
1-Bu yol,yol değil..
2-plansız tavuk,yumurtlayamaz..tamamen kuş gribi ve yumurta,tavuk yiyememekten oluşan bi anlamsız cümle oldu..Ama özü bu,ben tutarlı planlar yaparak hayatıma çeki düzen vermesi gereken bir dış haberler muhabiri adayıyımm.
Atina'dan bildirmeyi dilerim..

bu yazının saçmalamasının yarın gitmeyi başarmayı umduğum g5 masaj ı randevusundan önce uzman güzellik kişisi çok acıtabilir bu masaj o yüzden gelmeden bi tane al dediği kas gevşetici hapıyla bi ilgisi yoktur umarım..Nitekim hapı aldım, gevşedim,ve ellerime pek hakim olamıyorum..Yatayım da sabah olsun,yumurtliimmm..

Cuma, Şubat 03, 2006

tuza batırdılar,yosuna yatırdılar:)

Evet evet,ben tuzlama yapılmış sonra yosuna sarılmış bi kişiyim artıkk..Salamura Crystal:)
bu arada tamamen attım,salamura nası bişi ,böyle mi olur bilemicem de ben gerçekten her gün kendime yeni icatlar,uğraşlar çıkarmaktan sıkılmicem galiba..İşe girene kadar böyle kardeşimm,umurlarında olmuyo biliyorum şu an işverenlerinn bu durumum ama kocacık yeter uleyynn diyip çıplak yürüyüşe başlarsa,herkesler duyacak o zaman..hehehehe,yeter diicek kocacık,aldığımda zaten yarım akıllıydı,şimdi evde iyice tüketti aklını,karım işe girecekk diye öfkeli kalabalık yaratacak..kendisi de gayet kalabalık oluyo aslında tek başına da,gayet irileşmiş bir koca olaraktan:)

Neyse,ben diyetin beni kurtarmayacağı,o derece acınası bi halde olduğuma kanaat getirerekten,ek yöntemlere başvurmaya karar vermiştim zaten..Ama bu yöntemlerin içinde spor salonuna yazılmak da olabilir,değil mi..yok ben onun ağrılı bi yöntem olduğuna kanaat getirip,kıymetli eforumu daha az harciciim bir yolu seçtim sonunda...
Fekat seçtiim yol yol değilmiş,onu sonradan anlamış oldum,reel anlamda bi trafik çilesini gözden kaçırmışım..

Efenim,hazır vaktim var,evde oturuyorum boş boş,bi duydum ki yeni bebesi olan canım arkadaşlarımdan begocan hanımcaız,doğum sonrası kilolarını atmak,vücudunu şekle sokmak için yeni bi yere başlamış,bööle masajlar,makineler falan..e bi de fiyatı da çok makulmuşş, e ben ne duruyorum hala boş diyerektenn ,doğum sonrası kilolarımı vermek için -ama pardon ben doğurmadım ki hiç:))- atladığım gibi arabaya soluğu begocanın yanında o güzellik salonunda aldımm..Mı? alamadım,yani soluğu hızlı alamadım,çünkü bu güzellik salonu ve begocan benim doğup büyüdüğüm caaanım Avrupa yakasının gayet ucunda olduğu için ve ben de malesef halhazırda Anadolu yakasının daha da bi ucunda olduğum içiiinn,aradaki 50 kmlik yolu biraz uzun sürede aldımm..Öğlen vakti,İstanbul'un bi ucundan diğer ucuna gitmek için yola çıkınca 1,5 saati gözden çıkarmak gerekiyomuş,bunun sabahını,akşamını yaşayan tüm zavvalı şehrimin insanına bi kere daha üzülüp,küfrede küfrede yolu bitirdim..İstanbul'da yaşanmaz arkadaşım,yaşicaksan da işinle evin aynı sokakta olacak,arka sokakta bile olsa trafiğe giriyosun,değil karşı yakada olsun..

Neyse,ben tüm engellere rağmen gittim ki oraya bi bakiim,fikir sahibi olayım,ne menem bişiymiş bu yaptıkları öğreneyim diye,ancak içeriye girip begocanı yatar pozisyonda sarmalanmış görüp,iki sırıtmamla kendimi begonun yanında yatar buldum hehehehehe..denemem için yatırdılar beni de..vee ilk seans olan tuz bulamasını uyguladılar..Aman nası güsel bişi,böyle tuzlu bi karışım ki içinde kakao varmış,enteresan tabe yemek yasak ,vücuda bulamak faydalıı:) ..böyle sürdü uzman kız üzerimee o karışımı,masaj falan yaptı,ben bi gül,bi güll,krize girdim..gıdıklanma problemim olduğunu herkes anlamış oldu haliylen:)

Evet,gayet faydalı tuzlu şey sürülüp,sonra paketleniyosunuz efenim,böyle yedire yedire,masaj yapa yapa sürüyo kızcağız,o epey efor sarfedior,siz ne var ki bir malak edasıyla yerinizde afrodit pozları vererek yatıyosunuzz..Güsel bişi tabee,bu afroditliği 25 kere yaparsam sonunda incelme sıkılaşmalar olacakmış vücudumda üstelikk.yani uzman kız ööle dedi,görcezz...
Bu 1 saatlik operasyondan sonra ben gayet kocanın tabiriyle yiyenle yiyen sıçanla sıçan(burda fare anlamında kullanılmamıştır kelime) bi insan olarak,deneme seansının havasına da girip,ohh begocanla yanyana haftada 3 kereden olmak suretiyle devrilip yatıcez,geyiğin sonu yok,e bi de zayıflicez ümidi de varr diyip olaya para vermek suretiyle dahil oldum..Uyardılar beni,bak dediler Crystal,sen 50 km gidiş, 50 km dönüş 100 km haftada 3 gün 300 km yol yapacan,bırak kmyi o 3 gün günde en az 3,5 saatin trafikte geçecek,emin misin dedilerr..evet..ama benn,gayet cengaver bi ruh haliyle,bana yollar vız gelir,ben varım bu işte diyerek bu deliliğe kendimi ikna ettim..Hem haftada 3 gün ,normalde çok özleyip ama üşenip gelemediğim anavatanıma gelicektim,arkadaşlarımı görebilecektim,hem de boş boş evde oturacağıma bari kendime bi ödül olarak,neyin ödülü bilemedim:) bu diyet işini destekleyici yaza hazırlık programını da aradan çıkaracaktım..

itiraf ediyorum: Pişmanım:) 2 gündür eve akşamları geliyorum,sanki mesai yapar gibi,hayatımı trafikte geçiriyorum,yorgunum hem trafik bitirdi beni, hem de bugün girdiğim o garip makina..her yerime bi akımlar gönderdi makina,içim titredi,iç organlarım yer değiştirdi galiba:)

İstanbul'da güzellik salonu kalmamış gibi yaptığım bu seçim için kendimi takdir ediyorum..
Yarın da gitmem gerek,para verdim artık çünkü ve bu böyle 2 ay daha sürecek..işe girersem nolucak bilemedim zaten,ben böyle kararlar almaya devam edersem,annemin evine taşınmam da gerekebilecek..hem güzellik salonuna yakın,hem de koca boşar sanırsam yakında,çünkü adamın suratını 2 gündür pek az görüyorum,işe gider gibi masaja gidiyorum,dönmem saatler alıo:)Yarın g 5, diye bi alet yapacaklar bana ,ben kendisine gebeş diyorum,gebeşş gibi yatıyosun çünküm:)

İşte böyle antin kuntin işler peşindeyim sayın günlük..yarın da iş görüşmem var sabahtan, bi anda yoğun bi tempoya girdim,sabah görüşme,öğleden sonra karşı tarafa geçip makineye girme,eh bi de diyet yapmak..off hayat çok zor (!) ,kocayla da 2 kelam laf etmek lazım,internetten kopup..ben ne yaptım,nası bi insan oldum ulen günlük!!

Çarşamba, Şubat 01, 2006

haftasonu,diyet,ben..

Sobelenip sobelemekten neler yaptığımı yazamadım bir kaç gündür..Öncelikle şöyle söyliiimm.süperimm,keyfim yerinde..geçen haftadan beri yaptığım diyet işe yaradı,diyet yaparken aldığım kiloları yine başka bir diyetle geri vermeyi başarmışım..en azından bi kısmını..hohoytt..:)dün tartıldıydım,2,5 kilo gitmiş gözüktü..bu hafta da bi 2,5 daha verirsemm,kaldığım yere geri gelmiş olucam sankiii..Ben yalnız şunu anlamadım kendimle ilgili olaraktann, ben diyetisyene en son gittiğimdeki kiloma inip tekrar diyetisyene başlama inadı ve sevdasına girmiştim dee şimdi kendi kendime kilo verebildiğimi görüüncee,neden adama gidip de para vericemm..bilemedim..Öyle karar vermiştim ama bu hafta da kilo verirsem,ben çözmüşüm bu işi diyip gitmeyedebilirim...bakalımm..
neyse işte bööyle neşeli bi şekilde başladım ben haftaya..Haftasonu,yani cuma gecem bunalıma sürüklenerek geçse de,sabah güzel uyanmayı başardım.Seviyorum ben bu yönümü..sabahları mutlu uyanırım ben genelde,ne kadar erken de kalksam,terslik olmaz üstümde..
neyse cumartesi günü güzeldi, tipik moral bozukluğu sendromunu üzerinden atacak kadın modeli olarak kuaföre gittimm,manikür ,fön falan,bi kendime geldimm..1 hafta evde oturunca kar basmışş bana yaww..iyi oldu yani kuaför,tipim kaymış meğer,düzeldimm..Neysem böyle mutlu olmama sebep cumartesi günü beni yine bir iş görüşmesi için aramaları oldu bir firmadan..Nası seviniyorum böyle,cv mi gönderdiğimin akabinde çok vakit geçirmeden arayınca firmalar..Ama garip bi manyaklıkla,sanki ego tatmini yaparcasına,vazgeçiyorum görüşmeye gitmektenn...Yani şööle oluyo,internette araştıyorum,iş bakıyorum,buluyorum,firma adı falan ,bazen adını vermiyolar,pozisyonu falan fena olmayanlarına gönderiyorum cv mi..Sonra zaten ertesi gün arayan firma aslında benim istediğim kadar kurumsal ve büyük olmayan firma tipi oluyo,o kadar çabuk beni aramalarından anlamak lazım zaten:), neyse ben ok diyorum,görüşme gün,saat adres falan alıyorum..O gün akşama kadar,kocayla,anneyle,babayla,arkadaş çevresiyle firma hakkında konuşuyorum..sonunda iyi olmadığı ya da en azından benim çıktığım yerden daha iyi olmadğına kanaat getirip,ertesi gün o firmayı arayıp,teşekkür edip,uzuun zamandır beklediğim bir iş pozisyonuna kabul olduğumu bildiriyorumm,gidemeyeceğimi söylüyorum görüşmeye..
Böyle 4 tane yer oldu..Manyağım biliyorum..Şımarıklık mı bu bilemiyorumm..Ama böyle bi kaç zaman seçici olmaya çalışacağım,aslında cv gönderirken de seçici olmaya çalışıyorum..Yakında ben seçmekten piyasada nam salıcam,tüm firmalar manyak olduğumu öğrenecek bence:)Bakalımm,bu şekilde nereye kadar gidicem,ne zaman pes edip gidicem görüşmelere ve hasbelkader giricem bi işe..görüciizz.
Neyse işte cumartesi de aradı bir firma,salı günü için görüşmeye müsaitliğimi sordu..ben de ok dedim o an tabii:) İşte o sevinç ve kısa süreli ego tatminiyle cumartesi bi neşeli geçti..Akşam da annemler bize büyük bir iyilik yaparak tiyatroya bilet almışlar,zorunlu olaraktan,koca pek gönüllü olmasa da gittik tiyatroya..Bundan sonra böyle emrivaki yapıciim kocacığa..bilet alıcam,rezervasyon yaptıricimm,Eşekbaşı hanımcıımdan öyle gördüm,işe yarıyo bu tip kocalarda:)Neyse oyun Dormenlerin diye gittik biz,annem öyle dediydiii..Ama aslında oyunun Dormenlerle tek ilgisi eski Dormen tiyatrosunda oynaması ki artık oranın da adı değişmiş Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu olmuş..Ki ben kendilerini pek sevmemm..şok olduk gidince oyunun onların olduğunu..Neyse ama oyun fena değildi,müzikaldi ki ben severim öyle şarkılar,danslar falan..Ateşin Düştüğü Yer..eh işte lik bir oyun bana kalırsa..Ama tiyatroyu ısıtmayı becermeliler diyorum burdan Levent Kırca ve yönetiminee,inanılmaz soğuktu salon,burnum donmuş olarak çıktım oyundan..ayaklarımı hissetmiyodumm o derece..Tabi kendileri hareket,dans,şarkı derken pek hissedemeyip,hatta terlediler sahnede ama seyirci ööle yapamadığından ,oyuna eşlik edemediğinden danslara falan,ööleee kalakaldı koltukta,hatta dondu kaldı diyim ben sizee sayın Levent Kırca..
Neyse,pazar günü de çook geyik geçiverdi,ev falan baktık anlamsızca..Ben dubleks,bahçeli ama ucuz ev arama sevdasındaydım..ama yok olmuyo..yani ucuz pek olmuyo..O açıdan anlamsız 4-5 saat kocacıkla ev baktık,inşaatçı firmalarla falan görüştük..saçma bi pazar oldu..
Dün de,evdeydim ..akşam serendipity vardı tvde onu seyrettik..hoş ve boş bi filmdi ama tatlıydı,sevdik..insan hakikaten kaderiyle yaşıyo aşkı,tesadüfler insanı şaşırtıyo falann..

..Bugün de baya bi müddet evdeydim bi ara gene Ikeaya gittim,bakkal oldu Ikea bana..tam o muhabbet..kahve içmeye gittim bi arkadaşımla..artık iyice abartmışlar..kahve bedava arkadaşlar Ikeada..o derece:) neyse kahve içip,ihtiyacım olan bi kaç kutu vardı, ıvır zıvırlar için ..onları aldımm..eve geldimm,demin de kocacığın ortağı cingöz diyim ben ona,cingözlerdeydik..Eşi güsel yemek yapmış,benim de işime geldi, evde oturup yemek yapmayan hain ve tembel bi ev kadını olarak :),kocacığı orda doyurduk..Bugün de doyurduk Yarabbim sana çok şükür :)heheheheee..Ben yemek yapmadım çünkü tüm gün süt diyetini yaptım..Süt,ayran,yoğurt..Başka bişi yok..yiyecek..hiç yok..Böyle süt içe içee belki boyum da uzar mı acıbaa..yoksa geçtim mi ya ben o yaşı:)
işte büle günlük..bitiverdi,ocak ayı da..ne yaptın dersen bu ay kendin için,vatanın için falan..Hiçç desem yeridirr..diyet yaptım anca:)