Pazartesi, Ocak 30, 2006

İş lazım İŞ İŞŞŞ

Şimdiii; eşekbaşı hanımcıım beni sobelemişti,epey de olmuştu sobeleyeli..ben yoğun bi ev hanımı olarak kafamı toplayıp yazamamıştım,artık vakti geldi,aha da aşağıda tüm fikirlerimm.

Bu soru bana çalışırken yani geçen sene sorulsaydı, yanıtım hiç düşünmeden evde oturmak olurdu..Ancak insanoğlu (en azından ben) biraz dengesiz bi varlık olduğundan ve tabii ki önüne 2 şık konunca birini seçince diğerinden mahrum kalacağından bu sefer de diğer şıkka bi özenme durumu gerçekleşecekti..ve nitekim öyle oldu..
Üniversiteyi kazandığım sene başladı benim çalışma hayatım..Çalışmak zorunda falan değildim aslında,paşa paşa okuluma gitmek , derslere girmek güzel olabilirdi.Ama zaten herbişeyi tutarsız olan ülkemin eğitim sistemi de pek tutarlı olmadığından ve ben 12 sadece 12 matematik sorusuyla en alt tercihlerimden biri olan işletme bölümünü hasbelkader kazanmış olduğum için olan fena doğru çıkarmadığım türkçe ve sosyal sorularına oldu e tabi bi de bana oldu..ve ben hiç istemeden seçeneklerde yazdığımı bile hatırlamadığım İşletme bölümüne girmiş oldumm..Okulun ilk günü anladım ki bu okulu ben pek severek bitiremiyeceğim,bari bi işe giriyim de bahanem olsun okulu uzatmalı bitirmenin dedimm..ve yıllarca ingilizce öğrenicem diye babacığımın paralarını yiyen kolej eğitiminden aldığım güzide ingilicem bu kazandığım moloz türkçe işletme bölümünde iyice hafıza kaybıyla yok olmasın diye kendimi ingilizce konuşabileceğim bi işe atıverdim..En kolayı havaalanıydı,part time yer hostesi oluverdim bir anda..Uçmak da isterdim, evett , ama o kadar da uçmiim yerde kaliim dedim:) neyse ,ilk tecrübem 17,5 yaşında gayet kurumsal bi firmada part time memur olarak başladı ki o zaman herşey tozpembeydi benim için..Önce herkesi kendim gibi sanıp yanıldım,meğer iş ortamında her telden insan varmış,onu gördüm..Bi de kıskanırmış,dedikodu yaparmış bu insanlar onu da anladım..Ama çok koymadı bana o aralar,çünkü gayet öylesine çalışıyordum...Asıl sorun okul bitmeye yakın girdiğim gayet full time iş tecrübelerimle başladı..

İşletmeden mezun olan insanlar benim dönemimde genelde bankacı oluyordu,Allahım bankacı olmak istemiyodum ben...Babam müfettiş olucak benim kızım diyodu, daa 5. senede alttan 20 dersle ki okulda hiç derse girmemiş bir insan olarak benn, ne öğrenmiştim ki bu üniversiteden de müfettiş olucaktım bankada:)
dolayısıyla ben okulda okumama rağmen,alaylı olmaya karar verdim ve üniversiteden derslere giremeyerek alamadığım eğitimi,girdiğim işlerden almaya karar verdim ve madem işletmeciyim,satış üzerine gidiyim bari dedim..Hazır çene de var bende herşeyden fazla..

Ve ilk ciddi iş tecrübemi uluslararası fuarlar düzenleyen bi firmada gayet full time satışçı olarak edindim..Allahımm,satış bu muyduu..Okuma yazma bilmeyen ama bilmem ne kadar üretim kapasitesi olan firmanın patronuna Kenyada düzenlenen fuarı anlatmakk,bacımm kenyada safari mi yapcazz hehehehehe lerini çekmekk,o sanayi bölgesi senin bi diğeri benin İstanbul'un balta girmemiş ormanlarında fabrika adresleri ezberlemek,taksicilerden daha iyi bi İstanbul yol bilgisine sahip olmak,her türlü sırnaşık patron ve müdür müsveddelerinin yavşaklıklarına rağmen ciddiyetini koruyup o çok inandığın somut bişi olmayan gayet soyut ilk defa düzenlenecek o afrika fuarını satmak..Sattımm ya ama sonunda,hem de gayet başarılı oldum her türlü fabrikanın sidik renkli çaylarını içip bacım muhabbetlerine katlanarakk...Ama benim istediğim bu değildi ki,yazıktı annemin babamın emeklerine,o kadar yatırdıkları okul paralarınaa..E okul da uzamıştı 5.seneye, o alttan 20-25 dersi vermem gerekti,salak diyeceklerdi okulu 6.seneye uzatsaydımm, ve ben tam Kenyaya safariye ay pardon fuara gidecekken,tam satış rekoru kırmışken ayrıldım işten...1,5 ayda 25 dersi hatmettim,yalvararaktan hocalara,tek derse bile kalmadan bitirdim okulu..meğer ne kolaymış üniversite bitirmek onu anladım:)tabiki bu her okul için geçerli değil bizim okul ve bölüm için böyle oldu..

Neyse efemm, bu arada fuar işi yaparken ne kadar sömürüldüğümü,gece yarılarına kadar İstanbul trafiklerinde deli gibi direksiyon sallayıp ömür tükettiğimi,karşılığında asgari ücretten hallice bi maaş ama artı prim diye adlandırdıkları ve fakat o primlerin de aylar sonra kırpılarak elime geçtiğini pek anlatmicam:)

Baktım,ben eşek gibi çalışıyorum ama pek bi para kazanamıyorum,e bi de okul da bitti, artık dedim düzgün bi iş ve güzel paralar kazanmamın vaktı geldi..Ve fuar işinden tek kazancım olan çevrem sayesindee,aman aman ne çevree,sanayi kralları:), gelen iş tekliflerinden en düzgün, en aklı başında ve önü açık görünen firmaya kapağı attımm..Tamam satışta iyiydim,ama yabancı dilimi kullanmalıydım,takıntı ya bu bende,babam para verdi yıllarca,yazık olacak saplantısı, ve ihracat yapmaya karar verdim..Dolayısıyla üretim yapan ve ihracatın kurtuluş olduğunu düşünen binlerce Türk firmasından birine girdim,dha doğrusu ordaki müdür benim onları zorla Sudan daki fuara ikna etmemden çok etkilenmiş,teklif etti gel sat bizim ürünleri Crystal sen bu işi becerirsin..

tamam beceririm dedimm,ben süperim..Ve o çok homur homur ettiğim organize sanayi bölgelerinden birindeki o hiç beğenmediğim sidik renkli çayları olan fabrikalardan birinde İhracat Satış Uzmanı title 'ıyla göreve başladım..Maaş,he maaş asgariden gene biraz fazla ama prim vardı..Vaat etmişlerdi yani..Hem sonra anladım ki benim ihtiyacım yokmuşş,benim tuzum kuruymuşşş, öyle dediler yani bana bi zaman sonra:)Çünkü ben keyfi çalışıyorum ya,anasını satiyim nerdeyse bağış yapıcam firmaya,öyle bi hava oldu..En büyük hatam arabayla gitmek oldu işe,onu gördüler ya,ben sanki sabancının kızı anasını satıyim..Ulen araba da sanki limuzin!
Ama işte koz vermicen mirimm, adamların eline..Baktılar ben aç değilim açık değilim,karın tokluğuna çalışır bu dediler..Neler mi yaptırdılar bu işte bana, walla aslında sadece pazar araştırması yapıp müşteri bulup satış yapacaktım ama ,tüm bunları yapıp,ekstradan , 3 ay üretim yapamayıp gönderecek mal olmayınca müşteriyi oyalamakk,üretip aslında üretemeyip sattığımız cihaz yüzünden fabrikasında yangın çıkan başka müşteriyi sakinleştirmek,sevkiyat bölümündeki çalışanların beceremeyeceği düşüncesiyle bir takım ürünlerin paketlemesine yardımcı olmak,o paketlenen cihazlara etiketi tükürkle yapıştırmak,yani benim tükürüğüm Avrupa ve Balkanların bir çok ülkesinde cihazlarla raflarda satıldı hehehehe iğrencimm, neysee ziyarete gelen müşteriyi eylemekk,yani ada vapuru gezisi yaptırmak,yemeğe çıkmakk, o müşteri gelmeden tüm seyahat programını halletmek,otel bulmak,uçağını ayarlamak,he o da yetmedi,şoför sayımız yeterli olmadığından hemen hemen her gelen müşteriyi havaalanından karşılamak,İstanbul sight seeing turu pahalı olduğundan bu turu bizzzat kendim düzenlemek ve gene araba hatta bazen minibüs kullanmakk,ayy daha çok var sayamicaamm, aslında tek işim müşteriye mal satmaktıı...Buydu yani bu kadar basittiii...Ama çalıştığım firma patron firması olduğundan ve bizim patronumuzz gayet ticari mantıkla ne kadar az eleman o kadar çok para mantığıyla düşündüğündenn, epey bi süre o havalı Export Area Specialist title ının yanında şoförlük,sevkiyatçılık,paketleme,organizasyon ve rehberlik ve bilimum başka title ve pozisyonun da sahibi oldum..Hani insan bunu yaparken para kazanır di mii,hani haftasonu çalışır,akşam geç saate kadar kalır işte mesai ücreti falan alır dimi..Yok onu da almadımm,veren yoktu ki çünküü..
Ama ne hikmetse, ben böyle büyü yapılmış gibi üzerimee ne para talebi ne prim talebi,deli gibi çalıştımm,arada arkadaşlarım,ailem falan noluo kızım delimisin git zam iste falan dediğinde bi kendime gelir gibi oluodum,müdürüme gidiodum,böyle böyle diodumm,o da hm tabi falan diodu,ve hemenn beni mükafatlandırıodu ve title yükseltioduu,mesela en son Export Area Manager dımm ama ne maaşım artmıştı ne de altımda adam çalışıodu,yani kendimin managerıydım aslında ben:)Ulen onlara da kanmışım eşek gibi çalışmışım işte 3 sene..ve bu şekilde, ben ve bi kaç arkadaşım bizim şirketin ihracatını 10 ülkeden 72 ülkeye çıkarmış oldukk,byaa başardık bişiler de başarının sonucunda bizim patronumuz kızına bi Audi kendine yeni bi BMW jeep aldı,böyle kutladık işte başarımızı:)

Sonuç olarak,daha yazamiceem bi ton olayla bu deli gibi çalışma hayatına devam ederken bi de evleniverdim ki düğünümden 1 gün önce hala çalışıyodum yani izin bile alamamıştımm..Allahtan bu çalışmalarımın karşılığı olarak yasal tatil iznim olan 2 haftayı kullanmama izin verdiler de balayı yapabildim..Evlendikten sonra baktım ki hayat daha da zorlaşıo,hem iş hem ev kadını olmam gerekio,ve salakça bi mükemmeliyetçilikle 2sini de en iyisi olsun diye kendimi kahrediyorumm, dedim buna bi son vermem lazımm..olmicekk..işte o dönem ben de elimde kahvem seda sayan seyretmek istiyorum diye ayaklandımm..tüm derdim buyduu, evde oturmakk..tüm hayalim..yayıp popomu oturmakk...şaka maka nerdeyse 10 sene olucaktı ve ben hep çalışmıştımm hiç evde oturmamıştım...hem vakti de gelmişti, evlenmiştim artık kendi evimin keyifini çıkaracaktım..O kadar özenerek ev kurmuştukk, evi göremiyodum çalışmaktan..
Eh bi de evlilik tazminatı diye bişi çıkmıştıı..intikam vakti gelmiştiii,beni 2 kuruşa çalıştıran firmamdan en azından topluca para alacaktım hehehehehehee..böylelikle sene başı oldu, zamlar açıklandı, ben gene 2-3 taktik lafla kandırmaya çalışan müdürümü dinledim..sana ihtiyacımız var,en fazla sana zam yaptık,bu firmada bu zam süperr.. falan şeklindee..sonra 2 gün kendimle mücadele ettimm,gittim kararımı verdiğimi söyledimm müdürüme..1 hafta küs kaldı müdürüm, 1 hafta ben ağladım falan böyle salakça çocukça şeyler..profesyonellğin yanına yaklaşamadık zaten 3 yıl boyunca firmada:) neyse işte zor da olsa kararım onaylandı, 2 ay zorunlu bi çalışma döneminden sonraaaa pastalar partiler falann iştenn ayrıldımm..Geçen sene nisan ayıydı..

Mutluluk sarhoşu oldumm ilk başta,sonra bi affaladımm.garip gelmişti onca yıl sonra..Sonra çatır çatır evlilik tazminatı paralarını yedim ilk 1 ay falan,zaten bitiverdii öööle çok gözükmüştü ki oysa bana o para:)halbuki ne bekliodum zaten kuş kadar maaşın tazminatı da karga kadar oluo:)
Gezdim,tozdum,tatil yaptık kocacıkla aralıklarla..Mısır,Amerika falan oralara da gittim..

Eeee..sonra nooldu..bahar yaz bitti..kış geldi..Yapacak bir şey kalmadığı gibi para harcamaktan ben yoruldum kocacık da haliyle yoruldu:)Gerçekten bişi söylicem burdann, evde oturmya başlayınca insan daha çok para harcıyo..bunu gördüm...Bir ara alışveriş merkezlerinin müdavimi olmuştum sıkıntıdan..para dayanmaz arkadaşlar bu hayata..

Sonuç itibariyle, 28 yaşımda gayet işleyen bir beyni ve vücudu olan ve henüz çocuğu bile olmayan bi zat olarakk, utanıyorum artık evde oturmaktan..Yazık bişi çünkü bu beyne..kullanmaları lazım canım beni ,yazık oluo bu müthiş beyne:) Gerçekten beynim sulanmaya başladı bu ev kadınlığı modundan..Zaten tam anlamıyla ev kadını da olamadım benn,hala yemek yaparken annemi arıyorum:) yatak çarşafı değiştirirken zorlanıyorumm,ütü konusuna girmicem bile..
Yani uzun lafın kısası..
evet para ,deliler gibi para kazanamadımm ben çalışma hayatımda..Eşek gibi çalıştım,ama özel sağlık sigortasını bile kocam yaptı benim..yani çalıştığım şirketler malesef öyle imkanlar sunmadı hiç..Ama ne olursa olsun çalışmak lazım arkadaşlar..Evde kafayı sıyırıp,o dükkan senin bu dükkan benim gezeceğime..para harcarken kocaya yük oluyorum len galiba diye düşüneceğime, kendi paramı kazanıp rahat etmem lazımm.. ama az ama çok kendi paramm,çok alışmışım ben o rahatlığa...benim çalışmam lazım..Ben enerjisi fazla gelen bi kişiyim ve bu evde pek sağlıklı olmuyo..Meğer seviyomuşum ben işyerinde didişmeyi,koşturmayı..

Evet sevmiyodum,hırsları,dedikoduyu,ikiyüzlülüğü,adam kayırmaları,seni eşek yerine koyup üzerine yük bindirdikçe bindirmelerini..Ama maleseff..Türkiye'de genel olarak işyerleri böyle..
Uluslararası , kurumsal firmalarda da hırslar,birbirini ezme durumlar muhakkak vardır ama ben kararımı verdimm..Çalışacaksam kurumsal bi yerde çalışacağım..Madem bu ülkede çalışacağımm,bari özel sağlık sigortası falan yapan bi yer olsun..kocacığın imanı gevredi prim ödemekten:)

Sonuç itibariyle, elinde kahve seda sayan seyretmek bi yere kadarmışş,fazlası hem bütçeye hem sağlığa zararmış..özellikle ruh sağlığına:)

İş arıyorum,hükümsüzümm..duruum budur...evet budur:)

6 yorum:

kedi dedi ki...

Ayyyy crystalll,28 yılın neresine sığdırdın bunca şeyi yaww?
Ben okurken yoruldum walla.
Sana tavsiyem hemen bi çocuk yap.Bak ozaman hiç sıkılıyon mu?
Hem senin yaşındayken ben 2.çocuğumu kucağıma almıştım tembel.Bu zamane gençleri de bi hoş valla canııım.
(BU son sözleri bi nine edasıyla söyledim:))))

SUNSHINE dedi ki...

seni cok iyi anliyorum bende seninle ayni yollardan gectim cunku. 10 sene boyunca deli gibi calistip ancak allahtan iyi para kazandim. Ama artik canima tak etti calismak. amerikaya gelince ev hanimi oldum. 3 yildir bu arada bir cocuk daha dogurdum boylece iki oldular. Ama artik ev hanimligindan sikildim hala sevmiyorum ev toplamayi ve yemek yapmayi. Ama finans sektorunden gina gelmisti o yuzden burda baska isler denemek istiyorum bakalim hayirlisi

sanada basarilar is basvurularinda

Adsız dedi ki...

Crystal'scım, önce sen kendine küçük çapta, çok sermaye gerektirmeyen bir iş kur. Gel sen beni dinle. Yarın öbürgün çocuğun olursa, işi bırakmak zorunda kalmazsın.
Öptüm seni
Bye

Unknown dedi ki...

Crystalim, bende senin gibi hayata erken basladim, universiteye girmekle is hayatimda basladi( senin gibi isletme okudum ve bende bankaci olmak istemedim)
ben kendime is olarak bilgisayar sektorunu sectim, Izmir'in ilk bilgi islemcilerinden oluverdim zamaninda. ayrica universitede okurken evlendim birde :)) son senede cocuk dogurdum, su an kocaman oglusum 21 yasinda:)))
ve hala calisiyorum.
Butun gun evde oturup devrilip yatip tv izleyen, kabul gunu gezen, alisveris yapan kadinlardan olmadim hic, olmakta istemedim.
Calisma hayati herzaman tercihim benim icinde.
Bana CV'ni yollarmisin bu arada?
Yeterince oturmussun evde, agzinin payini aldin...:)))
Sevgilerimi yolluyorum sana,
email adresim: zmtexas@gmail.com

crystalsdreams dedi ki...

ulen eşekbaşı:)ben de senin blogu okurken bazen ben sanıyorum seni:)merakla bekliciim efemm neler yemişsin neler etmişsin brüksellerde!
yahu biyonikcim kedicim,senin yaş kaç ki Allasenn:)sen hayata benden de erken başlamşıın,bi de o hızla 2 çocuğu aradan çıkarmışın:)Maşallah diyorum sanaa ve devam ediyorum,çocuk dileğine de İnşallah diyip geçiştiriyorum:)Evet tembelim,hayır aslında tembel değilim,hazır değilim:) bu da tipik bahanedir biz zamane gençlerinin nineciim:)
Ayışığıcıımm,siz ne becerekli insanlarsınız,ben anlamıyorum yahuu:)1ken 2. olmuş,bi de Amerikalara göç olmuş,şimdi bi de iş kurarsın sen Allah bilirr,ben sizin yanınıza gelip oralarda biraz feyz aliim sizden..çok gururlanıyorum sizlerle.teşekkür ederim efem başarı dileklerin için,çabalicez bakalım:)
Nilaycım,canım sen böyle gaz ver bakalım bana ,yarın gelip iş kurdum dersem şaşırmaa..ama olur da batırırım Walla ortak gösteririm seni haa:)canım benim baktım beğendiğim iş olmadı,yapıcam öyle bişiler,aklımda var elbette,bakalım,paylaşıcam zati sizinle kardişlerim:)
Vedazamanı,şu blok işinde olduğumdan beri en gıptayla izlediğim,en örnek aldığım kişi oldun..Canım..anlattığın hikayen hiç şaşırtmadı beni,senin kadar mükemmeliyetçi biri zaten her işin üstesinden gelirr..Ben de o anlattığın modele sürüklenmek istemiyorum,zaten ben bi de senin gibi yemek yapamadığım için kabul günü olayı da hiç bana göre değil:)
uff işte ben çalışırken daha mutluyum ..Ve tabi ki sana cvmi yollarım hem de seve seve:)
ilgin için teşekkür ederim.Desteğini hissetmek tarif edilemez bi his..
Ne garip,1 ay önce hiçbiriniz yoktunuz hayatımda..şimdi hepiniz çok önemli bir parça oldunuz ..
seviyorum ben sizi..iyi ki var yahu bu bloglar!
öptüm bir de ben hepinizi..canlar..

Unknown dedi ki...

Bende seni seviyorum seker :)